dareci bulunduğu şehre, bulunduğu ortama her yönüyle hakim olandır. Yani idareci, buyruğunu yürüten, sözünü geçiren ve etkili olandır.
Eğer bulunduğun ortama veya bulunduğun şehre hakim olamazsan (buyruğunu yürütemezsen, sözünü geçiremezsen, etkili olamazsan) o ortamın veya o şehrin mahkumu olursun. Rüzgar estirmek bir yana, rüzgarın önünde savrulan yaprağa dönersin.
Bulunduğun ortamın veya şehrin hakimi olmak için de adaletli, akıllı, cesur, ahlaklı, cömert, hoşgörülü, sabırlı, vakarlı, merhametli, sözünün eri, güvenilir ve dürüst olmalı; aynı zamanda istişareye önem vermeli ve herhangi bir konuda karar verirken aceleci olunmamalı.
Dahası mevcut pozisyonu koruyabilmek için de misyon ve vizyon sahibi olunmalı.
***
Bir idarecide bulunması gereken vasıfları böylece saydıktan sonra geçtiğimiz günlerde benim de üyesi olduğum Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD)’ı ziyaret eden Manisa Valisi Erdoğan Bektaş’tan söz etmek istiyorum. Ziyaret sırasında valinin dikkatimi çeken ve çok önem verdiğim sözlerinden alıntı yapmak istiyorum.
EN BÜYÜKLER HEP BURADA
Vali Bektaş ziyarette şunları söylemişti;
“Manisa’da mevcut bir enerji potansiyeli var. Burada çok farklı bir dünya var. Buraları biliyorduk ama tabi ayrıntıları ile bilmiyorduk. Birkaç öne çıkan ürünü ile biliyorduk. Manisa biraz İzmir’in gölgesinde kalmış. Ön plana çıkmamış. İzmir’in dinamosu gibi düşünmek gerek. İzmir’in sanayisi Manisa’ya taşınmış durumda. Bu durumu yönetebilirseniz, hedeflerinizi koyar, tutturabilirseniz olumlu bir avantaj olur. Manisa’daki tarımın payı sanayiden daha fazla. 5 yıl önce jeotermal diye bir şey bilmezdik burada ama şu anda Alaşehir’de bu kullanılmaya başlanıldı. Gördes-Akhisar tarafında nikel kobalt madeni çıkartılıyor, hem de kuzey yarımkürenin en büyük madeni durumunda. En büyükler hep Manisa’da”
DAHA BÜYÜK HEDEFLER SEÇİLMELİ
Manisa’nın kendine daha büyük hedefler seçmesi gerekir. Türkiye’de rakibi olmamalıdır. Manisa temel standartları yakalamış bir il olarak resmedilebilir. Her türlü kurum ve kuruluşuyla kendi politikalarını uygulamalı ve hedefini tutturmalıdır.
Belirli sorunlar da yok değil. Bu sorunları da sizler gibi sağlıklı düşünen sivil toplum kuruluşları olacaktır. Tüccarlar insanlarla en çok ilişki kuran kişidir. Bu yüzden tüccarlar bir ilin yüzü olarak nitelendirilebilir. Toplumun içini, ruhunu düzeltmek gibi de bir sorumluluğunuz var.
Sosyal dönüşümler her ne kadar zaman alsa da ülke olarak her açıdan iyi bir noktadayız.”
Vali Bektaş, Manisa’ya vali olarak atanmasının hemen ardından yaptığı araştırmalar neticesinde Manisa hakkında edindiği bilgilerini, düşüncelerini ve izlenimlerini o gün ziyarette bizlerle paylaştı.
Vali Bektaş’ı Manisa’ya hakim olma yolunda emin adımlarla ilerlediğini, kısa zamanda çok mesafeler aldığını ve kafasında önemli düşünceler ürettiğini gözlemledim.
***
Hepimizin yıllardan beri söyleye geldiğimiz Manisa İzmir’in gölgesinde kalmış bir il düşüncesini kabul etmeyen Vali Bektaş; tam aksine Manisa’yı İzmir’in lokomotifi olarak görmesi ve bu şekilde hareket edeceğinin sinyalini vermesi, doğrusu bende büyük bir memnuniyet uyandırdı.
Vali Erdoğan Bektaş’tan önce Manisa’da görev yapmış birkaç istisnanın haricindeki valilerin pozisyonlarını neden koruyamadığını buradan yazacak değilim.
Bizim en kötü alışkanlıklarımızdan birisi gidenin arkasından konuşmaktır. Aslında yapmamız gereken gidenin arkasından konuşmak değil, onun yerine gelene sahip çıkmaktır.
Bütün Manisalılar olarak, Manisa’nın sorunları ile ilgilenen, o sorunları kendi sorunu gibi gören ve çözüm noktasında diklenmeden, israf etmeden ve hiç kimsenin etkisi altında kalmadan enerjisini ve mesaisini harcayan Vali Erdoğan Bektaş’ın bir devlet adamı olarak Manisa’ya çok büyük hizmetler kazandıracağını bilmeliyiz.
Aynı zamanda Manisa’mızın her yönden gelişmiş iller arasında yer alması için tüm özel ve resmi kurum ve kuruluşlarca destek olunmalı diye düşünüyorum.
Selam ve dua ile…
Yorum Yazın :Misafir