Sevgili Okuyucularım,
Geçtiğimiz haftalardaki yazımızda Eğitim üzerinde durmuş, eğitimin ne derece önemli olduğundan bahsetmeye çalışmıştım. Bu hafta aynı konu üzerine değerlendirme yapmaya devam edeceğim.
Son dönemlerde maalesef eğitim konusunda eğitimciler dışında herkes eğitime müdahil olmaya çalışıyor. Eğitim denilince öncelikle aklımıza ne geliyor. Bunun tespit edilmesi lazım. Milli Eğitim Bakanlığı nasıl bir eğitim istiyor. Hükümet nasıl bir insan profili yetiştirmeyi düşünüyor. Bütün bunların tespit edilmesi gerekmektedir. Yaşadığımız 15 Temmuz Darbe Girişimiyle birlikte eğitim ve öğretimin önemi bir kez daha anlaşılmış ve eğitim konusunun daha ciddi ele alınması gerektiği bir vakıa olarak karşımıza çıkmış bulunmaktadır. Neredeyse 100. yılına doğru ilerlediğimiz Cumhuriyet, Eğitim sisteminde, her iktidar döneminde yapboz şekilde bir takım müdahaleler geçirmiş, yapılan her müdahale de, daha iyi fertlerin yetişmesi hedeflenmiştir. Ancak geldiğimiz nokta bize şunu göstermiş, eğitilmiş insanlar bu ülkenin gelişmesine ve ilerlemesine sekte vurmuşlardır. Bunu darbeler dönemiyle aynel yakin çok iyi test etmiş olduk. 28 Şubat Post Modern darbesinde ve 15 Temmuz Darbe Girişimiyle bu ülkenin yetiştirdiği ve eğittiği insanların ülkeyi ne hale getirmeye çalıştıklarına hep beraber şahit olduk. Yine diğer bir taraftan bu ülkede umduğunu bulamayan bazı kişiler soluğu yurt dışında alıyor. Bu sayede de ciddi bir beyin göçü yaşanmaktadır. Belki her ülkede bu tarz gelişmeler yaşanmaktadır. Ancak bizde ise Eğitim Sisteminin çarpıklığı o kadar belli oluyor ki yıllarca eğitim gören fertler ne bir yabancı dil öğrenebiliyorlar. Ne de mesleki bilgi ve birikimi kamil manada öğrenebiliyorlar. Batı da kısmen de olsa eğitim almış olan kitleler hep ülke içinde eğitim görenlerden bir adım önde olmuşlardır.
Halbuki 1000 yıllık tarihimiz, iyi incelendiğinde bizim eğitim sistemimizin modeliyle ne insanlar yetiştirildiği ayan beyan ortadadır. Şimdi deneme yanılmayla eğitim sistemi dizayn etmeye çalışan iktidarlar hiç tarihimizi merak edip bakmıyorlar mı acaba diye sormak geliyor aklımıza.
Eğitim sisteminin çarpıklığı, Eğiticiler ve o eğiticilerin kullandıkları müfredat ile de sınırlı değildir. Eğitime müdahil olan Sivil Toplum Kuruluşları da işin ayrı bir sıkıntı noktasıdır. Çünkü burada rekabet halinde olan ideolojik bağlantılar gündeme gelmektedir. Bu ideolojik düşünce tarzlarıyla hareket eden STK ların güdümünden kopamayan eğitim, bir süre sonra sisteme müdahale eden bu kurumların belirledikleri eğitim anlayışıyla eğitim olayı başka mecralara doğru çekilmeye başlanmaktadır. Bugün açıkça bunun yansımasını görüyoruz. İşte bizi 15 Temmuz Olayına getiren vakıa da bu eğitimdeki aksaklıklar ve eğitimin başka mecralara doğru çekilmesidir.
Bugün FETÖ/PDY ‘ nın kendi kurduğu eğitim sistemi ve okullarıyla yetiştirdiği insanlar, başarılı bir nesil olmakla birlikte yaşamını idame ettirdiği ülkesine ve kendilerine minnet borçlu oldukları bu ülke insanına yani milletimize çok ağır bir darbe vurdular. Şimdi yukarıda değindiğimiz gibi 15 Temmuz sonrası, İlgilleri tarafından eğitim tekrar masaya yatırılmalıdır. Alınacak kararlar uygulamaya geçilmesi gerekir. Ülkemizde iktidarlarca bir yanlış da hep aksak ve eğri durumlar konuşularak nasıl olması gerektiği şeklinde mütalaalar yapılarak zaman kaybedilmektedir. Hâlbuki bizim kaybedecek zamanımız yok. Çünkü Muasır Medeniyet seviyesine ve günümüzde daha çok önemini yaşayarak gördüğümüz Ortadoğu’nun liderliği noktasında yolumuza devam edebilmek için çok bilinçli, şuurlu, vatanperver ve de dini duyguları yoğun ahlak ve erdemli nesiller yetiştirmeliyiz. Bu yetiştireceğimiz nesiller tam da ecdadımız gibi bu ülkeyi bir adım daha ileriye taşıyacaktır.
Eğitimin önemli bir sonucu erdemli ve ahlaklı nesiller yetiştirmektir. Erdemli nesiller yetiştirebilmek için bugün yapıldığı gibi sadece İmam Hatip Okullarının sayısını arttırmak. Okul binalarının fiziki şartlarını en iyi hale getirmek ve de İmam Hatipte okuyan öğrenci sayısına milyonlara milyon katmak ile olmaz. Bugün toplamda 14 milyona yakın öğrencisiyle eğitime devam eden Milli Eğitim bakanlığı bünyesindeki, 1.5 milyona yakın İmam hatip Okulları öğrencisi ki, bu da Eğitim öğretim gören bütün öğrencinin % 10 ununa tekamül etmektedir. Geri kalan % 90 ise diğer okullarda okuyan öğrencileri kapsamaktadır. Bu öğrencilerinde ahlaklı, erdemli ve de en iyi vatanperver olabilmeleri için azami gayret gösterilmelidir. İmam hatipler için 10 larca sivil toplum kuruşu hizmet verirken diğer öğrenciler adeta yok sayılmaktadır. Buda sonuçta bize ağır bir fatura olarak yansımaktadır. Çünkü bu vatanın evlatlarının hepsi bizimdir. Hepsine aynı gözle bakmalıyız ve de aynı özeni göstermeliyiz.
Eğitimde asıl olan bütün eğitilen fertlerin en iyi şartlarda eğitim görmelerini sağlamak, eğitim dairesiyle ilgilenen bütün fert ve kurumların bütüncül olarak olaylara yaklaşmalarını sağlamak. Yarınların doğru ve iyi yetişmesini sağlamaktır. Ve yine eğitim de önemli bir gösterge de bireysel değil, kitlesel başarıya odaklanılmalıdır.
Eğer Kitlesel ahlak ve başarı hedeflenmez ise, yarın yine birbirleriyle çatışacak nesillerin yetişmesine zemin hazırlamış oluruz…
Gelecek hafta yeniden yeni bir konu ile görüşünceye dek. Sağlık ve Afiyette kalınız.