Sevgili Okuyucularım;
Geçen hafta başladığımız Paralel Açmaz konulu yazımızın 2. bölümüne kaldığımız yerden devam ediyoruz.
1990 yılların başlarında Ortadoğu cadı kazanı olmaya başladığı dönemlerde Körfez Savaşlarının başlamasıyla, Irak ile Kuveyt arasında çarpışmalar başlamıştı. O dönemlerde paralel Yapının Lideri ABD ve Onun yanında yer alan ülkeler tarafından Müslüman Irak halkına yapılan akıl almaz bombardımanlarda ölen Müslümanları düşüneceğine İsrail deki ölen çocuklar için üzüntüsünü dile getirmişti. Belki de ta o dönemlerde gerçek yüzünü kısmen de olsa ortaya koymaya çalışıyordu. Lakin hiç kimse bu yapıyı o yönüyle değerlendirmeyip hep bütün dünya da açtıkları okullar ile düzenledikleri Türkçe Olimpiyatlar ile ve daha yaptıkları birçok göz boyayacı etkinlikler ile belleklerde hatırlanmaya çalışılıyordu. Yaptıkları Türkçe Olimpiyatlar ile neredeyse 80 milyon halkın gönlünde taht kuran bir anlayış haline gelmişlerdi.
Fakat bu yaptıkları çalışmalar bir gün gerçek yüzlerinin ortaya çıkmasına mani değildi. Nihayet Ak Partinin 3 dönem iktidarında bile gizlenmeyi başaran Bu Paralel Yapı 17–25 Aralık operasyonlarıyla gerçekler gün yüzüne çıkmaya başlamasıyla deşifre olmaya başladı. Paralel yapı devleti eline geçirme aşamasında yaptığı birbirinden grift adımlar ile hep gizli kalan tarafı artık gerçek yüzünün ortaya konulduğu Milat bir tarih olarak belleklerde yerini almış oldu.
Paralel Yapı o kadar acımasızdı ki devletinin en mahrem sırlarını bile ifşa etmekten ve onları devletimizin düşmanlarıyla paylaşmaktan imtina etmedi. Devletin içine sızan bu yapı 3 yıldır Cumhurbaşkanımızın amansız ve içtenlikle yürüttüğü mücadeleyle çökertilmeye başladı. Seçim meydanlarında “İnlerine Gireceğiz” denilmişti. Bugün bu inlerine girme mevzusunda adım adım ilerlemekteyiz. Fakat ne acıdır ki Paralel Yapının Devleti ele geçirme operasyonlarına seyirci kalan yönetici ve bürokratlar aynı kararlılıkla bu mücadeleyi sürdürememektedirler.
Paralel Yapı son derece sinsi hareket etmektedir. Hala birçok bürokrat beklide milletvekilleri tarafından korunarak devletin içinde ihanetlerini sürdürmeye devam etmektedirler. Bu ihanet öyle bir noktaya gelmiştir ki bugün Terör örgütleriyle bile işbirliği yapacak boyuta gelmiştir. Son seçimlerde hepimiz şahit olduk ki 1950 li yıllara kadar tek parti iktidarıyla ve sonrasında yer aldığı koalisyonlar da bu milletin değerlerini ayakaltına alan ve din düşmanlığı yaparak bu millete adeta kan kusturtan, hala daha milletin değerleriyle alay eden CHP ile de işbirliği yapmayı kendilerine bir görev bildiler. Ak Parti ve Onun adayı kazanmasında kim kazanırsa kazansın mantığıyla hareket ettiler. Ülkemizin her köşesinde bir birinden ilginç hikayeler ile nasıl maskara olduklarını da görmüş olduk…
Cumhurbaşkanımız tarafından Paralel yapıya yönelik verilen kararlı mücadeleye, öncelikle yol arkadaşları olan seçilmiş Parti Yöneticileri ve Milletvekilleri hiç tereddüt etmeden aynı kararlılıkla mücadeleye devam etmelidirler. 90’lı yıllarda belki çok erken denilebilir ama 2000 yılların başında da bir takım tanığımız dostlarımıza çok tehlike arz eden bu paralel yapı gerçeğini uyarmaya çalışmıştım. Fakat maalesef uyardığımız dostlarımız, O günlerde evham ve yanlış düşüncede olduğumu beyan ederek, çok kötümser düşenmemem gerektiğini bana ifade etmeye çalışıyorlardı. O dönemlerde Paralel yapıya her türlü destek veren kişiler bugün hala milletvekili olarak ve yine bürokrasinin tepesinde görev yapmaya devam ediyorlar. Ben doğru bildiğim şeyleri her zaman söylemeye devam edeceğim.
Benim bir çıkar ve beklentim yok. Kendisini Ülkemize ve milletimize adayan, dünya ölçeğinde milletimizin itibarını tekrar kazandıran Cumhurbaşkanımıza bir nebze de olsun destek verebiliyorsam kendimi mutlu addederim.
Bir sonraki hafta da ki yazımız ile tekrar görüşünceye kadar sağlık ve afiyette kalınız….