Manisa’da Son Nokta Haber Sitesi’nin İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni olarak, önce resmi Kurumlarımızın İl Müdürlerine daha sonra da STK Temsilcilerine nezaket ziyaretinde bulunma kararı aldım.
Bu nezaket ziyaretinde ki amacım ise, Manisa’da Son Nokta diye bir haber sitesinin kurulduğunu, zaman zaman kurumlar hakkında aleyhte haberlerin gelmesi durumunda haberin doğru olup olmadığını hem teyit etme hem de diyalogdan yana olduğumuzu ifade etmekti.
Resmi kurumlara yapmak istediğimiz ilk nezaket ziyaretine de Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Mustafa Yılmaz’dan başlayayım istedim. Özel Kalemini arayıp kendilerinden randevu talebinde bulundum.
Ve şok edici bir cevap aldım.
Çevre ve Şehircilik Müdürü Mustafa Yılmaz’ın ne Manisa’da Son Nokta olarak ne de vatandaş Nazmi Aydın olarak ziyaretin adı nezaket ziyareti bile olsa kabul edemeyeceği yönünde özel kaleminden bilgi aldım.
Yani, Çevre ve Şehircilik İl Müdürü makamı, kamu adına hizmet eden Manisa’da Son Nokta’ya ve vatandaş Nazmi Aydın’a kapalıydı.
Ziyarete kabul edilmeyişimizin gerekçesi olarak da Manisa Valisi Erdoğan Bektaş’ın talimatı olduğu gösterildi.
Böyle bir gerekçe asla kabul edilemezdi.
Neden kabul edilemezdi ?
Çünkü, kurum özel bir kurum değil devletin bir kurumuydu. Kurumun başında ki zat ise devletin bir personeliydi.
Kaldı ki Vali Bektaş’ın da ‘adı nezaket ziyareti bile olsa kurumunuzda hiçbir kimse ile görüşmeyeceksiniz’ diye bir talimatının olacağı düşünülemezdi.
Aldığım cevap üzerine bu durumun köşe yazıma konu olabileceğini söylediğimde ise, bir sonraki güne randevu verildi. Randevu verildi verilmesine ama artık nezaket ziyaretinin bir anlamı kalmamıştı.
Zira nezaket ziyareti rezalaet ziyaretine dönüşeceği için bir sonraki gün özel kalemini telefonla arayarak ziyarete gelmeyeceğimi ilettim ve şöyle bir karar aldım;
Kamu adına çalışan bir basın mensubu yada o basın kuruluşunun İmtiyaz Sahibi, kurumun başındaki görevliyle görüşemiyorsa, burada bir sorun var demekti. Bu sorunu da çözmenin en güzel yolu Vali Bektaş ile görüşmekti.
Nitekim de aynen öyle oldu.
Geçtiğimiz hafta içerisinde Manisa Valimiz Sayın Erdoğan Bektaş’ı makamında ziyaret ettim. Sıcak bir atmosferde gerçekleşen ziyarette göstermiş oldukları yakın ilgiden dolayı öncelikle Vali Bektaş’a namütenahi şükranlarımı bir kez daha sunuyorum.
Vali bey ile bazı konular üzerinde görüş alışverişinde bulunduğum sırada, Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Mustafa Yılmaz’ın nezaket ziyareti isteğimi gösterdiği bir gerekçe ile kabul etmediğini kısaca anlattıktan sonra , daire müdürlerine karşı ziyaretler konusunda herhangi bir talimatlarının olup olmadığı yönünde bir soru yönelttim.
Vali beyden aldığım cevap aynen şöyle oldu;
“Kesinlikle böyle bir talimatım olmadı olamazda. Ben, tüm Daire Müdürlerinden iki konu üzerinde hassasiyet göstermelerini istedim. Bunlardan birisi kesinlikle siyaset yapmamaları bir diğeri ise hiçbir kimse ile polemiğe girmemeleri yönündeydi. Devletimizin tüm kurumlarının kapıları basın mensuplarımıza olduğu gibi tüm vatandaşlarımıza da sonuna kadar açıktır.”
Şimdi hal böyleyken;
Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Mustafa Yılmaz, Vali beyin talimatı olmadığı halde, neden Vali beyin talimatı var? dedirtti.
Tabiki bu sorumun muhatabı sizler değilsiniz.
Sorumun muhatabı Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Mustafa Yılmaz’dır.
Makamına kabul etmeyen o zatın, bu sorumuza nasıl bir cevap vereceğini bekleyip göreceğiz.
Yazımı baştan aşağıya doğru okurken, “Ne gerek vardı ziyaret için randevu istemeye. Herhangi bir kurum ile ilgili burnuna pis kokular mı gelmeye başladı. Ya haber yaparsın yada köşe yazına konu edersin. İşte o zaman sen müdüre değil müdür seni ziyarete gelir.” der gibi olduğunuzu hissettim. Umarım yanılmıyorumdur.
Çevre ve Şehirçilik İl Müdürü bizi makamına kabul etmedi ama, tüm daire müdürlerimiz dahil olmak üzere herkesi kaul edecek bir mekanımız ve herkesin sevgisine yetecek kadar bir kalbimiz, dostluğunu barındıracak kadar da bir gönlümüzün olduğunu bilinmesini isterim.
Şimdi demem odur ki;
Devlet ve aile terbiyesi almış bendeniz Nazmi Aydın, devletini ve milletini seven birisi. Mevlana’nın dostluğu, Yunus’un sevgi ve hoşgörüsü ile büyüyen bendeniz, 22 yıllık basın hayatımda atışmadan, sataşmadan yana değil hep diyalogdan yana oldum, olmaya da devam edeceğim.
Kalbinizden sevgi, gönlünüzden dostluk, yüzünüzden tebessüm eksik olmaması dileğiyle...