Ankara’daki bombalı terörist saldırısı elbette hepimizi millet olarak derinden üzdü ve etkiledi. Bu terörist saldırısında maalesef onlarca insanımız öldü. Peki ama, niçin öldü bu insanlarımız ? Ve kim öldürdü bu canlarımızı ? Kim bu teröristler ?
Kasıtlı olarak “terör” saldırısı yerine, “terörist” saldırısı diyorum. Terör denildiğinde, sanki bu insanlık dışı yöntemin, bir faili, bir planlayıcısı, bir uygulayıcısı ve menfaatleneni yokmuş gibi, soyut bir kavram zihinlerde dolaşırken, teröristler, gazete köşelerinde, sahne köşelerinde, meclislerde rahatlıkla dolaşabiliyor. Bu nedenle, bu terör denen insanlık dışı eylemin, faillerine dikkat çekmek için terör saldırısı yerine “terörist saldırılar” ifadesini kullanıyorum.
Terörist gruplar mutlaka ama mutlaka başka bir devletin menfaati için oluşturulmuşlardır ve bu dış güçler için çalışırlar. Sözde davaları olan ideolojileri ise sadece bir maskedir. Yani, teröristler, yeni dünya düzeninin paralı askerleridir. Eskinin meydan savaşları, yeni dünya düzeninde yerini kalleşçe bombalı terörist saldırılarına bıraktı.
Dünya düzenine hakim olan devletler, kendi menfaatlerine ters hareket eden bir devleti bu istikametinden çevirmek ve durdurmak için terörist saldırılar düzenler. Terörist saldırıların amacı budur. Peki, koskoca bir devleti istikametinden çevirmek, ülkenin düzenini bozmak, iç karışıklık çıkarmak için bomba patlatan tek bir terörist yeter mi? Elbette ki hayır. Bir terörist bombayı patlatırken , sözde aydın, yazar, sosyal medya trolleri ve siyasetçi kılığındaki diğer teröristler daha etkili olan “kaos bombalarını” patlatarak, asıl amaç olan ülke düzenini ve huzurunu bozmaya çalışırlar. Bombayı patlatanın da, sonrasında kaos algısı oluşturarak kamu düzenini bozmaya ve yıkmaya çalışan sözde yazarların, aydınların, sanatçıların ve siyasetçilerin de terörist olduğu konusunda teknik ve hukuki olarak hiçbir şüphe yoktur. Halk da bu konudaki iradesini ve isteğini defalarca göstermiştir. Eksik olan, bu yönde irade sergileyecek kamu erkleridir.
Terörist saldırısı, bir siyaset veya düşünce eylemi değildir. Doğrudan cana, mala kast eden, en temel hak ve hürriyetleri yok eden, şiddet içeren, devlete karşı silahlı bir saldırıdır. Bu bağlamda maalesef başta hükümet yetkilileri olmak üzere birçok kesim tarafından kullanılan “hendek siyaseti” ifadesi son derece yanlıştır. Terörist saldırıların karşılığı, kınama ve lanetleme değil, faillerinin şiddetle ve derhal cezalandırılmaları olmalıdır. Aç canavara muhabbet, merhametini değil iştahını kabartır, döner dişinin kirasını da alır. Doğu bölgemizde yaşanan terörist saldırılar gibi…
Ülke bütünlüğümüze kastedildiği açıktır. Yedi düvel birleşmiş, bize saldırıyor, bu da çok açıktır. Allah muhafaza etsin ama bu millet gerektiğinde vatanını nasıl koruduğunu tarih boyunca defalarca göstermiştir. Azgın azınlığın sesinin çok çıkması, “maskeli” teröristlerin rahatça ortalıkta dolaşıyor ve konuşuyor olması elbette milletimizi rahatsız ediyor ama milletimiz tek vücut halinde kenetlenmiştir. Birlik ve beraberliğimizi asla bozamayacaklar.
Terörist saldırılar karşısında kamunun tüm erkleri, yargısı, ordusu, emniyet güçleri ve hükümeti en sert tedbirleri ve cezaları uygulamalıdır. Kalemiyle, sözleriyle, siyasetiyle devleti yıkmaya, vatanı bölmeye çalışanların, bu terörist eylemlerine, sadece, kınayarak, lanetleyerek “bakanlar” sonrasında gelişebilecek olaylarla “baş” edemezler.
Kanunlarda ve anayasada tanımlanan işlenmedik suç bırakmayan HDP’ li milletvekillerin fezlekeleri neden hâlâ mecliste bekletiliyor. Cumhurun başı “biz fezlekeleri meclisin raflarında bekletilsin diye göndermedik” derken, bakanların başı neden tereddüt ediyor.
7 Hazirandan sonraki terörist saldırılar karşısında istikrar ve güvenliğin korunması için Milletimiz Ak Parti’ye tek başına iktidar yetkisi verdi. Bu nedenle bakanlar ve başbakan ülkemizi bölmeye, huzurumuzu bozmaya çalışan tüm teröristler için “başkalarının nasıl davranacağını görmeyi” beklemeden net ve sert tedbirleri almalı ve uygulamalıdır.
Anayasa Mahkemesi nasıl Can Dündar’ın başvurusunu öne alarak, acilen gereğini yaptıysa, aynı aciliyetle fezlekelerin derhal Meclis gündemine alınarak, gereğinin yapılması, milli güvenliğimizi ilgilendiren, anayasal bir zorunluluktur. Bununla birlikte teröre destek veren tüm teröristlerin, isimlerinin önündeki diğer sıfatlara bakılmaksızın, ivedilikle yargılanıp, cezalandırılmaları gerekmektedir. Bunun dışında, meydana gelebilecek tüm terörist saldırıları engellemeye yönelik her türlü önleyici ve kısıtlayıcı tedbirler acilen alınmalı ve kararlılıkla uygulanmalıdır. Hiçbir hak, yaşama hakkından ve hiç kimsenin hürriyeti, bir milletin hürriyetinden kutsal olamaz.
Başta hükümet olmak üzere, tüm kamu erkleri teröristlere karşı bütün yetkilerini, devletin ve milletin menfaatleri doğrultusunda, en şiddetli şekliyle ve kararlılıkla kullandıklarında, göreceksiniz, bu milletin feraseti, dayanışma duygusu, birlik ve beraberliği ve inancı, bombalı teröristlerin, yardımcısı olan sözde yazar, sanatçı ve siyasetçi kılığındaki diğer teröristlerin huzuru bozmaya yönelik algı operasyonlarının, amacına ulaşmasına asla izin vermeyecektir.
İnanın…