Önder GÜZELARSLAN
01.01.2025 / 16:43

Türk evi ya da Osmanlı evi diye tanımladığımız evler sadece mimarinin bir kolu olarak değil, toplumun sahip olduğu kültürün yansımasıdır. Osmanlılarda ev, her şeyden önce insan yetiştirme projesidir. İnsan, hayatını sürdürürken kültürel donanımını oluşturmaya yaşadığı evde ve çevrede başlar. Bu sebepledir ki, şehirlerde kurgulanan yapılar ve özelikle de evler insanda olumlu duyguları oluşturacak bir mimari yapı olarak tasarlanırdı.

Türk evi diye gözlemlediğimiz bütün yapıların mimarisinde insan merkezli bir anlayış vardır. Evler yapılırken aile yapısına uyum sağlayacak biçimde yapılırdı. Genellikle ahşap ve kerpiç evlerdi bu evler. Zamanla taş evler gündeme gelmiş ve çoğunlukla da bu evler konak tarzında inşa edilmiş. Evlerin ahşap ya da kerpiçten yapılıyor olmasının da bir sebebi var. Evlerin bu şekilde yapılması geçiciliğe vurgu yapmak yani dünyanın geçici bir yer olduğunu yansıtmak. Bir başka sebebi ise değişim. İnşa edilen evler zaman içerisinde değişimin gerektirdiği ihtiyaçlara cevap verebilmesini sağlaması. Zira dünya zaman içerisinde hızla değişim gösteriyor. Bu değişime de öz benliğimizi, kültürel dokumuzu kaybetmeden ayak uydurabiliyor olmamız gerekir. Osmanlı’da her eve bir kimlik kazandırma anlayışı hakimdir. Her ev, bir ailenin amaç ve tasarımının ürünüdür. Evler yapılırken hane halkının bütün ihtiyaçlarını karşılayacak konsepte yapılırdı. Ev sadece yaşam merkezi değil, çoğu zaman bir işletmeydi. Köylerde yapılan evler ise insan hayatının önemli bir parçası olan hayvanların da barınağı olarak kullanılırdı. Çoğunlukla üç katlı planlanan evlerin alt katı ev de beslenen büyükbaş hayvan, küçükbaş hayvan, at vb. gibi hayvanların barındığı yerler olurdu. Aynı zamanda bir bölümü depo olarak kullanılırdı. Evin diğer katları geniş ailenin yaşam alanına göre tasarlanırdı. Böylesi bir evde yetişen birey önce aile kültürü alır sonra da geniş aile içinde olduğundan burada yaşayan herkesten etkilenir ve büyük bir aile içinde nasıl yaşam sürdürülebilir kültürünü alarak büyürdü. Geniş aile içinde yaşayan ailenin en büyükleri dede ve nineler, çoğu zaman aileye katılan yeni bireylerin eğitiminde de ilk hoca, ilk eğitmen olurlardı. Zira büyük bir kültür birikiminin içinden gelen evin büyükleri en arkadan gelen nesle bu birikimi aktarma yükümlülüğünde hissederdi kendilerini.

Bugün ne yazık ki, bu kültürel anlayış yok artık. Sebebi is anlattığım tarzda evlerin olmayışı. Çekirdek aile var ve bu çekirdek ailenin yaşadığı çok katlı binalar var. Bu durumu ülkemizin yetiştirdiği aydın, mütefekkir, mimar Turgut Cansever şöyle ifade ediyor. “Bugünkü Müslümanların bir ev tasarımı yok. Tanımı olmayan, anlamı olmayan yerlere bugün ev diyoruz.” Aslında bunu söylerken ruhu ve anlamı olan Türk Evi’ni kaybettiğimizi vurguluyor. Ruhu olan, anlamı olan bir eğitim merkezi mantığında olan Türk Evi’ni kaybettiğimizden bu yana insan yetiştirme de problem yaşıyoruz. Zira temel yok ya da temel çürük, üzerine de haklı olarak sağlam bir eğitim koyamıyoruz.

Türk evi diye ifade etmeye çalıştığım Osmanlı evleri bugünkü gibi basit bir anlayışla inşa edilmiyordu. Bu evler genellikle bir plana sahipti ve belirli bir işlevi vardı. Bu evler iki ya da daha fazla katlı olur, genellikle de avlulu veya bahçelidir. Evler birkaç bölümden oluşuyordu. Giriş bölümü ve misafirlerin ağırlandığı genişçe bir sofa. Sofalar hem sohbet etmek için hem de yemek yemek için kullanılırdı. Bu evler de kadın ve erkekler için ayrı yaşam alanları oluşturulurdu buna da haremlik selamlık denirdi. Mutfak genel olarak avlunun dışında bir yer alır aynı zamanda yanında kiler bulunurdu. Evlerin büyüklüğüne göre de hamamlar bulunurdu. Ana yaşam alanı olarak kullanılan sofalar aynı zamanda bir eğitim merkezi gibiydi. Sosyal yaşamın devam ettiği bu alanda görgü kuralları yanı sıra hayatta gerekli bilgilerin öğretildiği kültürel donanımın yaşatıldığı alanlardı. Sofaların dışında genel olarak ikinci katlarda daha belirgin olan odalar, bireysel yaşam alanı olmakla birlikte aile mahremiyetinin yaşatıldığı bölümler olarak karşımıza çıkıyor. Bu odaların her birinde banyo ve ocaklar bulunurdu. Bugün bazı binalarda yatak odalarında ebeveyn banyosunun olmasını hayretle karşılıyoruz. Aslında bu kültür binlerce yıl önce vardı ve yaşatılıyordu. Hatta günümüzde Anadolu’da bazı köy evlerinde hala her oda da banyo yapılabilecek bir alan mevcut. Eski aile yapımızda gelen misafir rahat etsin diye de böyle düşünülmüş.

Odalardaki dıştan içe mahremiyet kurgusu ortaya koyulmasının yanı sıra bir sanatta hakimdi. Duvarlardaki kalem işçiliği, geometrik desenler yaşamı daha dinamik kılıyordu. Odaların pencereleri dışarıyı rahatlıkla görülmesini sağlayacak şekilde geniş yapılırdı. Hem güneş ışığından azami derecede istifade etmek hem de gerektiğinde dışarıyı izleyebilmek. Kısaca Türk evlerinde işlevsellik ve estetik ön plandaydı her daim.  Türk evinin döşenmesi de oldukça sade ancak bir o kadar sanatvariydi. Evin mobilyaları sahibine değil, eve aittir. Onunla da şunu anlatmaya çalışmışlar; bu evin sedirleri bu eve göre yapılır. Bir kişi bu evden taşındığı zaman bu eşyaları başka bir yere taşıyamaz, götüremez, o evin ölçüsüne göre yapılmıştır.

Kısaca özetleyecek olursak Türk evi herkesin özerkliğini koruyor, geniş aile tipine uygun tasarlanmış ve aile içindeki bütün bireylerin ihtiyaçlarına çözüm üretebilecek nitelikte. İşte bu sebepledir ki Türk evi aynı zamanda bir eğitim yuvasıdır. Hayata yeni hazırlanan her bireyin yetişme ocağıdır.

Bugüne geldiğimizde beton yığınları arasına sıkışmış betonarme binalar sadece içinde yaşanılan alan olma özelliği bulunduruyor. Ruhu yok bir kere. Komşuluk kavramı kaybolmuş, eski evlerdeki görsellikten ve estetikten çok uzak. Orta da ne bir güzellik ne de samimiyet oluşturacak ortam var. Burada şunun altını çizmek istiyorum. İyi bir insan yetiştirmek istiyorsak önce evden başlamalıyız. Yeniden ruhu olan evlere kavuştuğumuzda, o evde yaşayan insanlar doğru ve düzgün eğitimle inşa edildiğinde yeni bir toplum olma yolunda kararlılıkla yol almaya başlayacağız.

Son söz, sözün ve sanatın ustası mimar Turgut Cansever’den:

“Şehri imar ederken nesli ihya etmeyi ihmal ederseniz, ihmal ettiğiniz nesil imar ettiğiniz şehri tahrip eder.” 

PARALEL AÇMAZ - 1 PARALEL AÇMAZ - 2 EĞİTİM, ERDEMLİLİK ve BAŞARI EĞİTİLMEMİŞ EĞİTİMLİLER PADİŞAHIN İŞİ NE ? KISSADAN HİSSE! HALEP İZLENIMLERİ MANİSA ve AK PARTİ TARİHTEN İBRET ALMA DÜRÜSTLÜK GÜNDEME DAİR YOLDAN GÜZEL GEÇMEK DİVRİĞİ ULU CAMİİ 1 DİVRİĞİ ULU CAMİİ 2 MEDENİYET İNSANI YETİŞTİREMEMEK YAPBOZA DÖNEN EĞİTİM İSTİFALAR VE SONRASI YERLİ ÜRET, YERLİ TÜKET KÜLTÜR EMPERYALİZMİ MEDENİYETİMİZİ TANIMAK (AHLAT) AHLAK DEJENERASYONU 24 HAZİRAN NE ANLAM GELİYOR? 24 HAZİRAN SEÇİM SONUÇLARINA BAKIŞ! YENİ DÖNEMDEN BEKLENTİLER - 1 YENİ DÖNEMDEN BEKLENTİLER - 2 TANIMAKLA BAŞLAR HERŞEY AİLE KURUMUNA BAKIŞ EĞİTİMDE ÜMİTVAR OLALIM MI? ADAY PROFİLİ NASIL OLMALI! 2019 YEREL SEÇİMLERE DOĞRU! NE KADAR BİZİZ? GÜNEYDOĞU İZLENİMLERİ ve MARDİN GÜNEYDOĞU İZLENİMLERİ 2 Mahalli Seçimlere Doğru 1 Mahalli Seçimlere Doğru-2 Mahalli Seçimlere Doğru-3 YEREL SEÇİMLERİN ARDINDAN KİTAP FUARINDA KAYBOLDUM RAMAZAN BİZE NE DİYOR? SEYYİDET NEFİSE 23 HAZİRAN İSTANBUL SEÇİMİ SABIR, ŞÜKÜR VE FÜTÜVVET AİLEME DOKUNMA KURBAN BİZE NE İFADE EDİYOR? BELEDİYECİLİK ANLAYIŞI ÜZERİNE TARİH PALU’DUR, PALU TARİHTİR ZOR İŞE TALİP OLMAK ŞEHZADELER'E YAKIŞIR BİR BELEDİYE NİMETLERİN HESABI! MANİSA'YI BEKLEYEN TEHLİKELER DOĞU BATI KÖPRÜSÜ YEŞİL ÇAY PUDRASI TERMİK SANTRALLER ve FİLTRE MEVZUSU KAYYUMLAR YERLİ OTOMOBİL TOGG GÖNLÜNE GİREMEDİĞİNİZ KİŞİNİN KAFASINA GİREMEZSİNİZ! NASIL BİR RUH HALİ ŞEHİRLERİN RUHU OYUNCAK MÜZESİ SAĞLIK MESELESİ HABİB BABA VE İBRETLİK HİKAYESİ GÖNÜLLER YAPMAYA GELDİM SABIR VE TEVEKKÜL İNSANA KENDİ İHTİYAÇLARININ BİLGİSİ VERİLMEMİŞTİR ALLAH’IN SENİ BİLMESİ YETER BİR AKÇEYE SATIN ALINAN KÖŞK MÜSLÜMANLAR KARDEŞTİR SEFERTASI İNSAN KENDİSİNDE OLMAYANI BAŞKASINA VEREMEZ DİLİMİZİN HALİ SESSİZ GEÇEN RAMAZAN FUDAYL BİN IYAD’DAN HARUN REŞİT’E NASİHAT İMAM HATİPLİ YILLARDAN BİR HATIRA ( 12/A SINIFI) DONDURMANIN BAŞKENTİ “KAHRAMANMARAŞ” BİR AVUÇ KÖMÜR İÇİN BİR ÖMÜR VERENLER ŞUHUT KAYMAKAMI VE KEŞKEK EVİ ŞİFA KAYNAĞI BAL İNANÇ TURİZMİNDE HANGİ NOKTADAYIZ? SAKLI TERMAL CENNET SİMAV VE ÇİTGÖL ÖNDER 17. KURULTAY İZLENİMLERİ BEDAVA ELEKTRİK SİSTEMİ (ZBS) BEREKETİN SİMGESİ KENEVİR ( KENDİR ) BİNBİR MUCİZE KENEVİR CANDAN GÜZEL İNSAN ORMAN ENDÜSTRİ MÜHENDİSLERİ’NİN IZDIRABI DEĞERLERİMİZE SAHİP ÇIKABİLDİK Mİ ? YEREL BİR TAD TARHANA CİPS YAVUZ SULTAN SELİM VE MANİSA VAKFI ÖNCE FİİLİ DUA BİR TOHUM HİKÂYESİ FIRAT NEHRİ VE KÖMÜRHAN KÖPRÜSÜ ARILARIN DÜNYASI MUSTAFA HAYRİ ÖĞÜT EFENDİ KÜLTÜR DÜNYASINDA NEREDEYİZ? SAVUNAN ADAM PROF. DR. NECMEDDİN ERBAKAN FACİAYA DÖNÜŞEN EĞİTİM EKMEK TİMSAHIN AĞZINDA RANT EKONOMİSİ ADALET VE ÖZGÜRLÜK TAHNÎK NEDİR? MEDENİYETLE DÜNYAYA DAMGA VURMAK YARATILIŞ GAYEMİZ YÜREKLERİ TİTRETEN BİR İMAN HİKÂYESİ MİNERAL DEPOSU KAKTÜS MGV DEN AGD YE MİLLİ VE MANEVİ GENÇLİK BİR GEZİNİN ARDINDAN ULUDAĞ ETEKLERİNE YOLCULUK ORGANİK TABİİ GÜBRE SENİ ÖLDÜRMEYE GELEN SENDE DİRİLSİN YURT MESELESİ İŞSİZLİK Mİ? İŞ BEĞENMEMEZLİK Mİ? İNÂBE TARİHE SIĞMAYAN YİĞİT “KOCA SEYİT ONBAŞI” MAL VE EVLADIN FAYDA ETMEYECEĞİ GÜN ABDÜLFETTAH BAĞDADİ EL-AKRİ HAZRETLERİ DOĞRULUK NUSRETİYE CAMİİ VE MUHAMMED EMİN KUYUCU HOCA BUĞDAY ÇİMİ MERMALATI “UĞUT” BİR SEVDA SIFIR ATIK “ÇEÇO” İLGİNÇ HİKÂYESİYLE KILIÇ ALİ PAŞA CAMİİ GÖNÜL ERBABI OLMAK ALTIN SARISI BİR BAHARAT “SAFRAN” ATEŞBAZ-I VELİ ŞEMSETTİN YUSUF TÖRE, YAŞ ALMA VE TECRÜBE GÖNÜLLER YAPMAYA GELEN BAŞKANDAN YUNUS EMRE’YE ANLAMLI PROJE SANAT, EDEBİYAT VE KİTAP SEYYİD KURTŞEYH DEDE VE DEVREKÂNİ ZAFERLER İLE GEÇEN AY “AĞUSTOS” SOFRALARIMIZIN VAZGEÇİLMEZ BAHARATI “ZENCEFİL” ŞEHİRLER ÖLÜRKEN MEDENİYETLER DE YOK OLUYOR! SERMAYESİ ERİYEN ADAM İNSANLIK TARİHİ VE MEDENİYETLERİN DOĞUŞUNA İMKÂN SUNAN MEYVE İNCİR NÜKTEDAN BİLGE İNSAN NASREDDİN HOCA KAZDAĞLARI ETEĞİNDE BİR EKO TURİZM DURAĞI SOMA VE EMİR HIZIR BEY CAMİİ AKDENİZ MUTFAĞININ ŞİFA DOLU SEBZESİ ENGİNAR BAYRAK ŞAİRİ ARİF NİHAT ASYA DÜNYAYI YAŞANIR KILMANIN YOLU MUĞLA’NIN MANEVİ GÜNEŞİ “ŞÂHİDΔ HAZRETLERİ CÖMERTLİĞİN EN ÜST DERECESİ ÎSAR SİVİL HAVACILIĞIN MİMARI TEYYARECİ VECİHİ HÜRKUŞ DÜNYAYI YAŞANIR KILMANIN YOLU ÇİFTÇİLERİN REFAHI ARTMADAN SANAYİCİLERİN REKABET GÜCÜ ARTMAZ DEVRİNİN YAŞAYAN KÜTÜPHANESİ MÜTEFEKKİR CEMİL MERİÇ MUTLU OLMAK İÇİN ÇÖP KAMYONU TEORİSİNİ UYGULAYALIM YAZARLIK, OYUNCULUK SERÜVENİ SONRASI GELEN VEKİLLİK DARPHANE, MANGIR VE KAYME SEYDİŞEHİR’İN MANEVİ MİMARI FAKİRLERİN EFENDİSİ SEYYİD HARUN VELİ RIZIK MESELESİ TAŞ KÖMÜRÜ VE UZUN MEHMET ŞANLIURFA TAŞ EVLERİ VE NAHRİN HOTEL & ART TÜRKİYE’NİN TARIMA DAİR SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ KORUYUCU AİLELER VE MANİSA KORUYUCU AİLELER DERNEĞİ VARDIR BUNDA DA BİR HAYIR ÖLÜMSÜZLÜK AĞACI PORSUK AĞACI BEREKETLİ TOPRAKLARIN MAYALADIĞI ELMALI’NIN GURURU İBRAHİM BEDRETTİN ELMALI BİR ADALET HİKÂYESİ GAYBI ANCAK ALLAH BİLİR ÇİFTÇİLERİN REFAHI ARTMADAN SANAYİCİLERİN REKABET GÜCÜ ARTMAZ HİCİV USTASI BİR DEVLET ADAMI ŞAİR EŞREF MEDENİYETİN YAPISI KİTAPLAR VE DERİK KİTAP FUARI ŞAİR YAZAR SİYASET VE DEVLET ADAMI SÜLEYMAN ARİF EMRE İKİ İSTİKLAL MADALYALI MİLLİ KAHRAMAN MANİSALI ALİ BEY İMANIMIZIN DERECESİ NE BOYUTTA AKHİSARLI ŞEYH İSA VE ÇAĞLAK FESTİVALİ BİLGİ TOHUMU EKEN BAHÇIVAN ÖĞRETMEN BEYAZ ALTIN PAMUK HAYATA KİRLİ BİR CAMDAN BAKMA “ÖNYARGI” KOCA YUSUF’UN KİSPET GİYME TÖRENİ ARAYANLARIN HİKMET YOLCULUĞU TÜRK EVİ’NİN İNSAN YETİŞTİRMEDEKİ ROLÜ