Önder GÜZELARSLAN
19.07.2023 / 07:26

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da düzenlenen Emitt Turizm Fuarı’nda ülkemizin birbirinden güzel şehirleri turizm anlamında görücüye çıktı. Ziyaret ettiğim fuar alanında ziyaretçilerini bekleyen illerimizden birisi de Batı Karadeniz’in incisi taş kömürü diğeri Zonguldak idi. Zonguldak’tan şehirlerini tanıtmaya gelen arkadaşlar ile turizm üzerine uzun uzun münazara yapma imkânı buldum. Bu arada bir madenci çocuğu olarak şehirlerimizin ortak özelliği olan kömür madeni üzerine de hasbihal gerçekleştirdik. Maden kazaları madenin şehre kattığı katma değer vs. gibi konular üzerinde sohbetimiz koyulaştı gitti. İki maden şehrinin birçok ortak kaderi vardı. Aramızdaki fark bizdeki kömür linyit Zonguldak’taki ise taş kömürü idi. Daha önceden bir kitapta da rastladığım bir bilgi fuar alanında da teyit edilince konu üzerinde biraz daha araştırma yapıp Zonguldak taş kömürünün macerasına doğru sizleri bir yolculuğa çıkartmak için bu yazıyı kaleme almış bulunuyorum.  

Kömür dün olduğu gibi bugün de ülkemizin önemli ekonomik değerlerinden biri. Kısaca kömürü bitkisel kökenli organik maddeler ve inorganik bileşenlerden oluşan tortul bir kayaç olarak tanımlayabiliriz. Kömürün oluşumu da milyonlarca yıl sürmekte, bataklıklarda bitki ve ağaç kalıntılarının üst üste yığışarak çökelmesiyle aradan geçen yıllar sonucunda geçirdiği kimyasal ve fiziksel etkilerle değişime uğraması ile oluşmaktadır. Taş kömürü linyit kömürüne nazaran daha değerli bir madendir. Özellikle katı, koyu renkli ve karbon ile yanıcı gaz bakımından zengin bir yapı olan taş kömürü, enerji ve ısınma alanında önemli bir potansiyel sahip değerli bir madenimizdir.

Bu girizgahtan sonra gelelim taş kömürünün bulunması ile ilgili hikâyeye. 19. Yüzyılda Osmanlı Devleti kömürü İngiltere'den ithal etmekteydi. Zamanın yenilikçi, reformcu Padişahı II. Mahmut, döneminde “Memalik-i Şahane Dahilinde Siyah Taşın Taharrisi” ismiyle bir ferman çıkartarak memleketin her yerinde kömür aranmasını emretmiş, kömürü bulup getirene mükafat verileceği ilan edilince ülke genelinde herkes kömür aramaya başlamış bu konuda bir gayret içine girmiştir.  Bu ferman ile anlaşılacağı üzerine Türkiye’de kömürün tarihi 1829 yıllarına kadar uzanmaktadır. Sanayi devrimi ile birlikte büyük önem kazanmaya başlayan kömürü uzun süre İngiltere’den almamız mümkün gözükmüyordu. Zaten o yıllarda iki ülke arasında başlayan savaşlar nedeniyle İngiltere’de bize kömür vermeyi durdurmuştu. Bunun üzerine ülkede kömürün bulunması ve çıkartılıp işlenmesi elzem hale gelmişti. Padişah II. Mahmut’un fermanını duyan bulunduğu yerde kömür arayışına girmeye başlamıştı. İşte bu kömür arayanlardan birisi de Zonguldaklı Uzun Mehmet’tir.

Uzun Mehmet bir köylü çocuğudur. Zonguldak'ta Kestaneci köyünde dünyaya gelmiştir. Rivayetlere göre bölgenin yani Zonguldak Ereğli’nin belli başlı ailelerinden olan Kestaneci köyü Karamahmutzadeler sülalesine mensuptur. Zamanı geldiğinde büyüyüp asker olan Uzun Mehmet askerlik için İstanbul'a gitmiştir. Deniz eri olarak askerliğini yaptığı süre içinde maden kömürünü ilk defa asker ocağında görmüştür. Kömürün o dönemde memleket için ne kadar gerekli bir şey olduğunu askerlik yaptığı asker ocağında öğrendi. Günler geldi geçti, askerliği bitti. Askerliğinin son gününde bölük komutanı bütün erleri bir araya toplayarak elindeki maden parçasını askerlere göstererek;
-“Arkadaşlar, bunun maden kömürü olduğunu öğrendiniz. Şimdi biz bunu para ile yurtdışından alıyoruz. Türkiye'de maden kömürü var mı yok mu bunu bilen yok. Eğer varsa bulmak lazım. Onu bulmak memlekete çok büyük bir hizmet olacak. Gittiğiniz köyde, dağda, derede, her yerde bu kömürü arayıp bulmaya çalışın.” Diye seslenmiş. Bölük komutanı konuşmasını bitirdikten sonra her ere bir parça maden kömürü vermiş. Uzun Mehmet de bir parça alarak, torbasına koymuş ve terhisi ile birlikte köyüne yola koyulmuş.

Uzun Mehmet, köyüne vardığında nereye gitse maden kömürü parçasını da yanına alıp aramaya koyulurmuş. Yine bir gün Ereğli'de Kösedağı mevkiindeki Neyren Köyü civarındaki değirmene gittiğinde hasat sonu olduğu için değirmen tamamen doludur ve sıra vardır. Bunun üzerine sıra kendisine gelinceye kadar etrafta dolaşmaya başlar. Bir süre yol aldıktan sonra dere kenarında siyah taşlar görür. Bir anda askerde kendisine gösterilen siyah taş (yanan taş) aklına gelir. Burası tam bir maden kömürü yatağıydı. Uzun Mehmet:

- “Buldum işte! Şimdi buldum! diye sevinç içinde hemen işe başlar ve kömürü kazarak bir çuvala doldurarak evine götürür.  Evinde yanan ocağa bulduğu siyah taşları atar ve yandığına bizzat kendisi şahit olur. Ertesi gün aynı yere gizlice giderek daha geniş arama yapar. Uzun Mehmet, çuvala koyduğu kömür numunelerini İstanbul'a götürüp, bölük komutanını bularak kömürü ona teslim eder. Komutanı maden kömürünü inceler ve Mehmet’e:

- “Evet bu maden kömürü. Hem de en iyi cins maden kömürü. Aferin Mehmet. Evladım bunu nereden buldun” diye sorar. Mehmet’te komutanına:

- Zonguldak’ta bulduğunu söyler.

O gün bölük komutanı: "Uzun Mehmet’in Zonguldak'ta maden kömürü bulduğunu” Padişah II. Mahmut’a haber verir. Kömürün bulunuşuna çok sevinen Padişah II. Mahmut, Uzun Mehmet'i 50 altınla ödüllendirir. Ayrıca kendisine kaydı hayat şartıyla 600 kuruş maaş bağlanır. Böylece taş kömürünün bulunuşu, 8 Kasım 1829 olarak tarihe geçer.

Dönemin Ereğli Ayanı Hacı İsmail Ağa Uzun Mehmet’in kömürü bulmasını hazmedemez. Uzun Mehmet bir heyetle Zonguldak'a dönüp, kömürü bulduğu yeri göstereceği sırada daha İstanbul'da iken kahvesine zehir konarak Ayan Hacı İsmail Ağa tarafından Leblebici Hanı'nda 8 Kasım 1829 tarihinde öldürtülür.

Zonguldak'taki maden ocaklarından ikisine Uzun Mehmet-I, Uzun Mehmet-II adları verilerek ismi yaşatılmaya çalışılan Uzun Mehmet adına Karadeniz Ereğli Kestaneci Mahallesi’nde bir anıt yapılmış ve her yıl 8 Kasım’da Zonguldak Karadeniz Ereğli Kaymakamlığı, Karadeniz Ereğli Belediyesi ve TTK İşletmeleri iş birliğiyle resmi anma törenleri düzenlenmektedir.

İşte kara taş diye bilinen maden kömürünün hikayesi böyle. Ülkemiz için buğday kadar, et kadar, bütün tarım ürünleri kadar gerekli olan maden kömürü ile dün tren ve vapurlar çalıştırılırken bugün hem fabrikalar çalışıyor hem evler ısınıyor hem de enerji üretiliyor. Bütün ülkeler için önemli bir yer altı kaynağı olan maden kömürü Uzun Mehmet’in bu ülkeye bir hatırası olarak tarihe geçmiştir. Bugün her siyah kömürde Uzun Mehmet’in kara alınyazısı bulunurken, Onun vatan aşkı ve milletine hizmet sevgisi, yanan her kömürde bir kor gibi parlamaktadır.

 

 

 

 

 

PARALEL AÇMAZ - 1 PARALEL AÇMAZ - 2 EĞİTİM, ERDEMLİLİK ve BAŞARI EĞİTİLMEMİŞ EĞİTİMLİLER PADİŞAHIN İŞİ NE ? KISSADAN HİSSE! HALEP İZLENIMLERİ MANİSA ve AK PARTİ TARİHTEN İBRET ALMA DÜRÜSTLÜK GÜNDEME DAİR YOLDAN GÜZEL GEÇMEK DİVRİĞİ ULU CAMİİ 1 DİVRİĞİ ULU CAMİİ 2 MEDENİYET İNSANI YETİŞTİREMEMEK YAPBOZA DÖNEN EĞİTİM İSTİFALAR VE SONRASI YERLİ ÜRET, YERLİ TÜKET KÜLTÜR EMPERYALİZMİ MEDENİYETİMİZİ TANIMAK (AHLAT) AHLAK DEJENERASYONU 24 HAZİRAN NE ANLAM GELİYOR? 24 HAZİRAN SEÇİM SONUÇLARINA BAKIŞ! YENİ DÖNEMDEN BEKLENTİLER - 1 YENİ DÖNEMDEN BEKLENTİLER - 2 TANIMAKLA BAŞLAR HERŞEY AİLE KURUMUNA BAKIŞ EĞİTİMDE ÜMİTVAR OLALIM MI? ADAY PROFİLİ NASIL OLMALI! 2019 YEREL SEÇİMLERE DOĞRU! NE KADAR BİZİZ? GÜNEYDOĞU İZLENİMLERİ ve MARDİN GÜNEYDOĞU İZLENİMLERİ 2 Mahalli Seçimlere Doğru 1 Mahalli Seçimlere Doğru-2 Mahalli Seçimlere Doğru-3 YEREL SEÇİMLERİN ARDINDAN KİTAP FUARINDA KAYBOLDUM RAMAZAN BİZE NE DİYOR? SEYYİDET NEFİSE 23 HAZİRAN İSTANBUL SEÇİMİ SABIR, ŞÜKÜR VE FÜTÜVVET AİLEME DOKUNMA KURBAN BİZE NE İFADE EDİYOR? BELEDİYECİLİK ANLAYIŞI ÜZERİNE TARİH PALU’DUR, PALU TARİHTİR ZOR İŞE TALİP OLMAK ŞEHZADELER'E YAKIŞIR BİR BELEDİYE NİMETLERİN HESABI! MANİSA'YI BEKLEYEN TEHLİKELER DOĞU BATI KÖPRÜSÜ YEŞİL ÇAY PUDRASI TERMİK SANTRALLER ve FİLTRE MEVZUSU KAYYUMLAR YERLİ OTOMOBİL TOGG GÖNLÜNE GİREMEDİĞİNİZ KİŞİNİN KAFASINA GİREMEZSİNİZ! NASIL BİR RUH HALİ ŞEHİRLERİN RUHU OYUNCAK MÜZESİ SAĞLIK MESELESİ HABİB BABA VE İBRETLİK HİKAYESİ GÖNÜLLER YAPMAYA GELDİM SABIR VE TEVEKKÜL İNSANA KENDİ İHTİYAÇLARININ BİLGİSİ VERİLMEMİŞTİR ALLAH’IN SENİ BİLMESİ YETER BİR AKÇEYE SATIN ALINAN KÖŞK MÜSLÜMANLAR KARDEŞTİR SEFERTASI İNSAN KENDİSİNDE OLMAYANI BAŞKASINA VEREMEZ DİLİMİZİN HALİ SESSİZ GEÇEN RAMAZAN FUDAYL BİN IYAD’DAN HARUN REŞİT’E NASİHAT İMAM HATİPLİ YILLARDAN BİR HATIRA ( 12/A SINIFI) DONDURMANIN BAŞKENTİ “KAHRAMANMARAŞ” BİR AVUÇ KÖMÜR İÇİN BİR ÖMÜR VERENLER ŞUHUT KAYMAKAMI VE KEŞKEK EVİ ŞİFA KAYNAĞI BAL İNANÇ TURİZMİNDE HANGİ NOKTADAYIZ? SAKLI TERMAL CENNET SİMAV VE ÇİTGÖL ÖNDER 17. KURULTAY İZLENİMLERİ BEDAVA ELEKTRİK SİSTEMİ (ZBS) BEREKETİN SİMGESİ KENEVİR ( KENDİR ) BİNBİR MUCİZE KENEVİR CANDAN GÜZEL İNSAN ORMAN ENDÜSTRİ MÜHENDİSLERİ’NİN IZDIRABI DEĞERLERİMİZE SAHİP ÇIKABİLDİK Mİ ? YEREL BİR TAD TARHANA CİPS YAVUZ SULTAN SELİM VE MANİSA VAKFI ÖNCE FİİLİ DUA BİR TOHUM HİKÂYESİ FIRAT NEHRİ VE KÖMÜRHAN KÖPRÜSÜ ARILARIN DÜNYASI MUSTAFA HAYRİ ÖĞÜT EFENDİ KÜLTÜR DÜNYASINDA NEREDEYİZ? SAVUNAN ADAM PROF. DR. NECMEDDİN ERBAKAN FACİAYA DÖNÜŞEN EĞİTİM EKMEK TİMSAHIN AĞZINDA RANT EKONOMİSİ ADALET VE ÖZGÜRLÜK TAHNÎK NEDİR? MEDENİYETLE DÜNYAYA DAMGA VURMAK YARATILIŞ GAYEMİZ YÜREKLERİ TİTRETEN BİR İMAN HİKÂYESİ MİNERAL DEPOSU KAKTÜS MGV DEN AGD YE MİLLİ VE MANEVİ GENÇLİK BİR GEZİNİN ARDINDAN ULUDAĞ ETEKLERİNE YOLCULUK ORGANİK TABİİ GÜBRE SENİ ÖLDÜRMEYE GELEN SENDE DİRİLSİN YURT MESELESİ İŞSİZLİK Mİ? İŞ BEĞENMEMEZLİK Mİ? İNÂBE TARİHE SIĞMAYAN YİĞİT “KOCA SEYİT ONBAŞI” MAL VE EVLADIN FAYDA ETMEYECEĞİ GÜN ABDÜLFETTAH BAĞDADİ EL-AKRİ HAZRETLERİ DOĞRULUK NUSRETİYE CAMİİ VE MUHAMMED EMİN KUYUCU HOCA BUĞDAY ÇİMİ MERMALATI “UĞUT” BİR SEVDA SIFIR ATIK “ÇEÇO” İLGİNÇ HİKÂYESİYLE KILIÇ ALİ PAŞA CAMİİ GÖNÜL ERBABI OLMAK ALTIN SARISI BİR BAHARAT “SAFRAN” ATEŞBAZ-I VELİ ŞEMSETTİN YUSUF TÖRE, YAŞ ALMA VE TECRÜBE GÖNÜLLER YAPMAYA GELEN BAŞKANDAN YUNUS EMRE’YE ANLAMLI PROJE SANAT, EDEBİYAT VE KİTAP SEYYİD KURTŞEYH DEDE VE DEVREKÂNİ ZAFERLER İLE GEÇEN AY “AĞUSTOS” SOFRALARIMIZIN VAZGEÇİLMEZ BAHARATI “ZENCEFİL” ŞEHİRLER ÖLÜRKEN MEDENİYETLER DE YOK OLUYOR! SERMAYESİ ERİYEN ADAM İNSANLIK TARİHİ VE MEDENİYETLERİN DOĞUŞUNA İMKÂN SUNAN MEYVE İNCİR NÜKTEDAN BİLGE İNSAN NASREDDİN HOCA KAZDAĞLARI ETEĞİNDE BİR EKO TURİZM DURAĞI SOMA VE EMİR HIZIR BEY CAMİİ AKDENİZ MUTFAĞININ ŞİFA DOLU SEBZESİ ENGİNAR BAYRAK ŞAİRİ ARİF NİHAT ASYA DÜNYAYI YAŞANIR KILMANIN YOLU MUĞLA’NIN MANEVİ GÜNEŞİ “ŞÂHİDΔ HAZRETLERİ CÖMERTLİĞİN EN ÜST DERECESİ ÎSAR SİVİL HAVACILIĞIN MİMARI TEYYARECİ VECİHİ HÜRKUŞ DÜNYAYI YAŞANIR KILMANIN YOLU ÇİFTÇİLERİN REFAHI ARTMADAN SANAYİCİLERİN REKABET GÜCÜ ARTMAZ DEVRİNİN YAŞAYAN KÜTÜPHANESİ MÜTEFEKKİR CEMİL MERİÇ MUTLU OLMAK İÇİN ÇÖP KAMYONU TEORİSİNİ UYGULAYALIM YAZARLIK, OYUNCULUK SERÜVENİ SONRASI GELEN VEKİLLİK DARPHANE, MANGIR VE KAYME SEYDİŞEHİR’İN MANEVİ MİMARI FAKİRLERİN EFENDİSİ SEYYİD HARUN VELİ RIZIK MESELESİ TAŞ KÖMÜRÜ VE UZUN MEHMET ŞANLIURFA TAŞ EVLERİ VE NAHRİN HOTEL & ART TÜRKİYE’NİN TARIMA DAİR SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ KORUYUCU AİLELER VE MANİSA KORUYUCU AİLELER DERNEĞİ VARDIR BUNDA DA BİR HAYIR ÖLÜMSÜZLÜK AĞACI PORSUK AĞACI BEREKETLİ TOPRAKLARIN MAYALADIĞI ELMALI’NIN GURURU İBRAHİM BEDRETTİN ELMALI BİR ADALET HİKÂYESİ GAYBI ANCAK ALLAH BİLİR ÇİFTÇİLERİN REFAHI ARTMADAN SANAYİCİLERİN REKABET GÜCÜ ARTMAZ HİCİV USTASI BİR DEVLET ADAMI ŞAİR EŞREF MEDENİYETİN YAPISI KİTAPLAR VE DERİK KİTAP FUARI ŞAİR YAZAR SİYASET VE DEVLET ADAMI SÜLEYMAN ARİF EMRE İKİ İSTİKLAL MADALYALI MİLLİ KAHRAMAN MANİSALI ALİ BEY İMANIMIZIN DERECESİ NE BOYUTTA AKHİSARLI ŞEYH İSA VE ÇAĞLAK FESTİVALİ BİLGİ TOHUMU EKEN BAHÇIVAN ÖĞRETMEN BEYAZ ALTIN PAMUK HAYATA KİRLİ BİR CAMDAN BAKMA “ÖNYARGI” KOCA YUSUF’UN KİSPET GİYME TÖRENİ ARAYANLARIN HİKMET YOLCULUĞU