Bütün medeniyetlerin temeli edebiyattır. Bir başka deyişle medeniyetleri edebiyatsız düşünemeyiz. Edebiyatı da sanatla bütünleşik düşünmek lazım. Edebiyatın meyveleri de kitaplardır. Öte yandan sanata ve sanatçıya dayanmayan bir kültür, bir medeniyet asla düşünülemez.
Kültürün ve medeniyetin gelişimi ancak edebiyat ile olur. Tarihi şöyle bir karıştırdığımızda bütün ülkeleri sürükleyen, toplumsal olaylara yön veren çoğu zaman siyasileri veya devlet yöneticilerine rehberlik eden edebiyatçılar olmuştur. Osmanlı medeniyetine ve kültürüne büyük katkılar sunmuş olan Baki, Fuzuli, Nedim, Yunus Emre, Şeyh Galib ve diğerleri yaşadıkları döneme büyük iz bırakmakla kalmamış günümüze bile hala ışık tutmaktadırlar. Goethe Almanya için önemli bir isim olmuş, Shakespear İngilizler için olduğu kadar dünya edebiyatı için önemli bir mihenk taşı olmuştur. Fyodor Dostoyevski, Lev Nikolayeviç Tolstoy ve Maksim Gorki’nin edebiyat alanındaki yapıtları ve çalışmaları sadece Rus edebiyatı ve Rus kültürüne katkılarından bahsetmek kendilerine haksızlık olur. Dünya edebiyat, sanat ve kültürüne de büyük katkıları olmuştur. Her medeniyet gelişiminin perde arkasında bir edebiyatçı bir sanat insanı yer almıştır. Tarihimiz bu isimler ile doludur. Hangi dönemi açıp okusak veya incelesek büyük bir şair, büyük bir yazar ile karşılaşırız. Bu büyük yazarlar sadece kendilerine yetecek kadar bir ışık ile kalmamışlar büyük bir toplumu peşlerinden sürükleyecek ışığı da etrafa saçmışlardır. Tabi bu büyük yazarlar ve eserleri kolay ortaya çıkmamış nice emek ve gayret sonrasında şiirlere mısra olan kelimeler sadırlardan dökülmüş, kitaplara konu olan olaylar ruh dünyalarından çıkarak kimi zaman romanlaşmış kimi zaman denemeler haline almış, kimi zamanda tiyatro ve sinemalara konu olacak senaryolar olmuştur. Bu büyük eserler ortaya çıktıkça bir medeniyetin bir kültürün harmanı olmaya devam etmiştir. Medeniyetin ve kültürün büyüklüğü kaleme alınan kitaplar ile ölçülmeye başlamış ve bu kitapların okuyucu ile buluşup yıllar sonra da sanki taze yeni yazılmış gibi okunmaları sağlanmış ve sağlanmaya devam etmektedir. Kültür birikimini oluşturan bu eserler her daim insanlığa adeta bir yön verici olmuştur. 1900’lü yılların başından Cumhuriyete giden dönemleri incelediğimizde, tarihimizdeki kültür birikiminin savaş dönemlerinde bile sönmediğine şahit oluyoruz. Peyami Safa, Ahmet Haşim, Ahmet Hamdi Tanpınar, Sait Faik Abasıyanık, Halikarnas Balıkçısı, Cahit Sıtkı Tarancı, Arif Nihat Asya, Ömer Seyfettin ve ismini zikretmediğimiz nice yazarlar edebiyat dünyasının ışığının sönmemesi için yaktıkları ışık ile medeniyet ve kültür dünyamıza katkı sunmaya devam etmişlerdir. Bu yazarların eserlerini kaleme aldığı dönemlerde ve günümüzde hala onların eserlerini okuyarak edebiyata yaptıkları katkıya şahit olmaktayız. Bugün o eserleri okuyan kitleler bu eserler sayesinde bilgi birikimlerini arttırmaktadırlar. O eserleri okudukça hem edebiyata olan sevgimiz artıyor hem de büyüklüğünü daha iyi anladığımız edebiyatımıza sahip çıkmaya çalışıyoruz.
Ancak bugüne geldiğimizde onlar kadar büyük eserler ortaya koyarak edebiyat dünyasına, kültürel mirasımıza ve medeniyetimize katkı sunan yazar, şair, sanat insanı görmemiz zorlaştı. O büyüklükte topluma ışık saçan sanatıyla bütün toplumu olduğu gibi insanlığı aydınlatan insanların yetişmesi de zorlaştı. O nedenle geçmiş dönemde edebiyata, sanata, kültüre ve medeniyete büyük katkı sunmuş olanların eserlerine sahip çıkmak gerekir. Gelecek nesillerin bu eserleri okumaları sağlanmalıdır. Kütüphanelerden bu eserler eksik edilmemelidir. Nesilden nesile taşınmalıdır. Bu eserlerin ışığı ile edebiyat ve sanat dünyasında daha iyi eserler ortaya koyacak yeni yazarların ve sanat insanlarının yetişmesi sağlanmalıdır. Bunun içinde öncelikle okumanın benimsenmesi lazım. Hem okuyacak hem düşünecek hem de yazacak bir nesil ortaya çıkması için çaba gösterilmelidir. İnsan yetiştirmenin odağında kitabın önemi çok büyüktür.
Kültürümüzü, medeniyetimizi tanımanın en kolay yollarından biri medeniyetimize dair yazılmış eserlerin okunması ve tahlil edilmesi gelmektedir. Şu asla unutulmamalıdır. Edebiyat, insanı derinden etkiler, insanı dar çerçeve ve çevresinden çekip alır, kendi dünyasına götürür. Böylece insanı değiştirme yolunda bir ışık saçar. Onun için her zaman edebiyatçıya, sanat insanına, kültürel değerlere daha fazla önem verip, hak ettiği saygıyı ve değeri vermeliyiz. Zira giden değerlerin yeri kolay dolmuyor.