İstanbul’un her noktasında ecdad yadigari bir eserle karşılaşmak olağan bir durum. Bu nadide eserlerden birisini geçtiğimiz günlerde görmek, tarihi ve tarihteki önemini öğrenmek nasip oldu. Can bir dost olan Beyoğlu ilçemizde yer alan Nusretiye camii müezzin kayyımı Muhammed Emin Kuyucu hocamızı yine değerli bir dost olan Yılmaz Avcı ile birlikte ziyaret ederek hocamızın görev yaptığı tarihteki anlamı büyük olan Nusretiye camiini tanıdım. Çoğu zaman önünden geçip gittiğim ve içine girmek pek nasip olmayan Nusretiye camiini müştemilatı ile gezdiğimde caminin yerinin bir zamanlar çok önemli bir olaya şahitlik ettiğini de öğrenmiş oldum.
Nusretiye camii ve müştemilatı ile alakalı öğrendiğim bu bilgileri sizlerle paylaşmak için bu yazıyı kaleme almış bulunuyorum.
İstanbul’un Tophane semtinde bulunan Nusretiye camii, Osmanlı’nın Batılılaşma süreci içerisinde 19. yüzyılda selatin cami olarak inşa edilmiştir. Halk arasında Tophane Camii olarak da adlandırılan camii 1823-26 yılları arasında II. Mahmut tarafından yaptırılmıştır.
Camiinin doğu tarafında hemen bitişiğinde bulunan mekân II. Mahmut tarafından çalışma alanı olarak kullanılmıştır. Burayı gezerken tarihimize Vaka-i Hayriye olarak bilinen Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması olayına gidiyorsunuz. Zira II. Mahmut döneminde yaşanan bu olayın kurgulandığı yer bugünkü Nusretiye Camiinin olduğu alan.
1823’teki Firuzağa yangınında yanan 3. Selim zamanında yapılmış olan “Arabacılar Kışlası Camii”’nin yerinde II. Mahmut tarafından yaptırılan ve “Nusretiye” adı verilen camii, 1826 yılında ibadete açılmıştır. Caminin mimarlığını Osmanlı'ya sonradan saraylar, köşkler inşa edecek Balyan ailesinin ilk kuşağından Meremetçi Bali Kalfa'nın oğlu Krikor Amira Balyan üstlenmiştir. Cami inşaatı üç yıl kadar sürmüş ve 8 Nisan 1826'da, saltanat kayığı ile Tophane İskelesi'ne çıkıp yere serilmiş değerli kumaşların üzerinde at sırtında ilerleyerek camiye gelen Sultan II. Mahmut tarafından açılışı yapılmıştır. Açılış töreninde topçu birliklerini selamlayıp yeniçerileri selamlamadığı görülen II. Mahmut’un birkaç ay sonra yeniçeri ocağını kaldırması üzerine yeniçerilere karşı kazandığı bu zaferin anısına cami artık “Nusretiye” ismiyle anılmaya başlanmıştır. Tarihi İstanbul’un sınırları dışında inşa edilmiş en büyük camilerden birisi olan Nusretiye camii, yapıldığı yıllarda İstanbul'da etkin olan ampir ve barok üslup etkisinde kalınarak inşa edilmiştir.
Caminin Doğu ve batı yakasındaki çıkıntılı yapı, hünkâr kasrıdır. Hünkâr mahfilindeki kafes pirinç dökme ve altın yaldızlıdır. Hünkâr Kasrına son cemaat bölümündeki odalardan ve dış yan revaklardan da girişler verilmiştir. Sultan girişi ise, denize bakan güney cephesindedir. Cami dikey çizgilerin hâkim olduğu bir yapı olarak şehrin Boğaziçi’ne bağlandığı kesimde gösterişli bir eser hüviyetine sahiptir.
Nusretiye Camii, 1955, 1958, 1980 ve 1992 yıllarında kapsamlı bir tadilat görmüş ve son olarak da 2000’li yıllarda bir restorasyon geçirmiştir. Cami ilk inşa edildiğinde etrafı yüksekçe bir avlu duvarı ile kuşatılmıştı. İçeriye bu avluya doğru açılan büyük kapılar ile girilmekteydi. Geçtiğimiz yıllarda cadde düzenlemesi nedeniyle avlu duvarı yıktırılarak daha alçak bir avlu duvarı çektirilmiştir. Caminin minareleri ise yapılan son restorasyonla bugünkü görünümünü almıştır.
Osmanlının Batılılaşma döneminde inşa edilen bu cami ve müştemilatı gerçekten görülmeye değer. Selatin camii olarak anılan Nusretiye Camii Vaka-i Hayriye olayının da tasarlandığı alan. Padişah Sultan II. Mahmut’un kullandığı Hünkâr Kasrını gezerken insan adeta tarihe bir yolculuk yapıyor. Benim için bu camide önemli bir anı da akşam namazında imamlık yapmış olmam oldu. Unutamayacağım hatıraları bana yaşatan görevini büyük bir titizlik ve hassasiyetle yapmaya çalışan caminin din görevlisi müezzin kayyımı hafız Muhammed Emin Kuyucu hocama sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Nusretiye Camii her ne kadar Avrupa’nın barok ve empire üslubuyla yapılmış olsa da cami de hattat Mustafa Rakım, Mehmet Haşim ve Recai Şakir efendilerin hat eserlerine de yer verilmiştir. Her yönüyle tarih kokan bu camiyi ve müştemilatını mutlaka görmelisiniz.