Önder GÜZELARSLAN
09.10.2021 / 09:14

Üstad Necip Fazıl der ki:

“Fazla ciddiye almayın dünyayı, nasıl olsa içinden canlı çıkamayacaksınız.”

Dünya da bir misafir gibi olduğumuzu çok çabuk unutuyoruz. Ölüm gerçeğini sadece kendimize çok yakın hissettiğimiz, anne-baba, kardeş, dost ve yâran gibi kişilerin başına geldiğinde hatırlıyoruz. Sonrasında yine dünyaya kaldığımız yerden devam ediyoruz. Elbette dünya da yaşadığımız süre içinde bir meşguliyetimiz olacak. Ancak bu meşguliyet bizi dünyaya bağlı kalacakmışız gibi bir hal içine sokmamalıdır. Açıkçası şunu ifade etmeliyim. Biz bu dünyaya sahip olmaya gelmedik. Dünyayı sırtlayıp götürecek değiliz. En fazla yapacağımız şey dünya hayatına şahitlik etmektir. Var birazda sen oyalan misali oyalanıp bizde bir gün göçüp gideceğiz. Rabbimiz Ankebut Sûresi 64. ayetinde bize bunu şöyle hatırlatıyor:

“(Oysa onların tek gerçek kabul ettikleri) bu dünya hayatı hakikatte sadece bir oyun ve eğlenceden ibarettir; ahiret yurduna gelince işte asıl hayat odur; keşke bunu bilselerdi!”

 İşte ayet açık ve sarih. Oyun ve eğlenceye dalıp asıl yurdu unutmamız gerekiyor. Bu dünyadan göçüp gitme vakti gelmeden bu dünya hayatında gerçek hayata hazırlık yapmalıyız. Onun içinde öyle bir hayat yaşamalıyız ki, bizi öldürmeye gelen bizde dirilmeli. Bizi yok etmeyi düşünen bizimle karşılaştığında yeniden doğmalı tıpkı Hz. Ömer (r.a.) gibi.

Hepimizin bildiği malum bir hikâye var. Kureyşin ileri gelenleri gibi putperest olan ve Müslümanlara zulmeden Hz. Ömer, bir gün Kureyşlilerin yaptığı toplantı sonucunda İslam’ın önüne geçmek için Hz. Peygamber’in ortadan kaldırılması kararı gereğince bu vazifeyi bizzat kendisi üstlenir. Hiç vakit kaybetmeden yola koyulur. Artık Kureyşliler kendilerine göre Mekkelileri ikiye bölen, atalarının dini terk edenlerin başı olan Hz. Muhammed (s.a.v.)’den kurtulacaklar ve bu şekilde İslam’ın yayılmasının önüne geçeceklerdi. Hz. Ömer celalli bir şekilde yoluna devam ederken, yolda Nuaym b. Abdullah’a rastlar. Nuaym b. Abdullah, Hz. Ömer’deki bu hiddeti görünce ona bu hiddetin sebebini sorar, cevap olarak Hz. Peygamberi öldürmeye gittiğini duyunca ona kız kardeşi Fâtıma ile kocası Saîd b. Zeyd’in de Müslüman olduklarını söyler.  Hz. Ömer bunu duyunca öfkesi daha da katlanır ve yolunu değiştirerek önce kız kardeşi Fâtıma’nın evine gider.  O esnada kız kardeşinin evinde Habbâb b. Erat Tâhâ sûresini okumaktadır. Hz. Ömer’in gelişi ile evin içinde buz gibi bir hava eser. Öfkesinden deliye dönen Hz. Ömer, kız kardeşini ve eniştesini dövmeye başlar ancak bir süre sonra kalbi yumuşar ve okuduğunuz neydi diye sorar. Bunun üzerine evin içinde saklandığı yerden çıkan Habbâb b. Erat, Allah Rasûlü Hz. Peygamber Efendimizin duasının gerçekleştiğini söyler. Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.):

“Ya Rabbi iki Ömer’den biriyle bize güç ver” diye dua ettiğini söyler. İşte o Ömer sensin ya Ömer der. Bundan sonra Müslüman olan Hz. Ömer Müslümanlığını o esnada Erkam b. Ebü’l Erkam’ın evinde bulunan Hz. Peygamberimizin huzurunda şehadet getirerek gösterir. Bu olayla Hz. Peygamber Efendimizi öldürmek için yola çıkan celalli Hz. Ömer kendisi dirilmiştir. Yeniden doğmuş ve İslam ile müşerref olmuştur.   

Allah’ın Rasûlü Hz. Peygamber Efendimiz (sav) bu konuyu özetleyici tarzda şöyle  buyurmaktadır: “Din, nasihatten ibarettir.” 

Yine Medine’de yaşanan bir başka olayda bize bu konuda çok güzel ışık olmaktadır.  

Mus‘ab bin Umeyr (ra), beraberinde Es‘ad bin Zürâre (ra) olduğu halde Medine’de Abd-i Eşhel ve Zaferoğulları’nın yurduna gitmişlerdi.

O gün Abd-i Eşheloğulları’nın liderleri Sa‘d bin Muaz ile Üseyd bin Hudayr idi. İkisi de henüz müşrikti. Sa‘d, Mus‘ab bin Umeyr’in gelişini duyunca Üseyd’e;

“Ne duruyorsun? Bizim zayıf ve cılız insanlarımızı aldatmak için gelen şu iki adamın yanına git ve onları buradan uzaklaştır!” dedi.

Üseyd de Mus‘ab bin Umeyr ile Es‘ad bin Zürâre’nin yanlarına geldi; kötü sözler söyleyerek başlarına dikildi ve elindeki mızrağını onlara doğrultup; “Yaşamak istiyorsanız buradan çekip gidin!” dedi.

Mus‘ab (ra) ise sakin ve mütebessim bir şekilde şu mukabelede bulundu; “Eğer oturup dinlersen, sana söyleyeceklerimiz var. Sen akıl ve basiret sahibi seçkin bir kimsesin. Beğenirsen kabul eder, hoşlanmazsan uzak durursun.” dedi.

Üseyd, biraz düşünüp; “Doğru söylüyorsun.” diyerek mızrağını yere sapladı ve onu dinlemeye başladı.

Dinledikçe Mus‘ab (ra)’ın anlattığı ilahî güzelliklerin cazibesine kapılarak İslam’ı kabul etti. Sonra huzur içinde oradan ayrılıp Sa‘d’a; “Onları dinledim, anlattıklarında da bir mahzur görmedim.” dedi.

Buna kızan Sa‘d, bu defa kendisi Mus’ab’ın yanına gitti. Öfkeli idi ve kılıcını da yarıya kadar sıyırmıştı. Mus’ab (ra) onu da aynı şekilde karşıladı. Yatıştırdı. Sonra tatlı ve ruhunu okşayıcı bir üslûp ile ona da bir kısım ilahî hakikatleri anlattı.

Böylece Sa’d da, Üseyd gibi anlatılanların ulvî cazibesine kapılarak iman kevserini yudumladı.

Hiç şüphesiz bu hâl, Allah Rasûlü (sav)’in manevî terbiyesinde yetişen müstesna sahabilerin nasıl yüce bir olgunluğa eriştiklerinin bir misalidir.

O bahtiyarlar, insanın ihyasından ibaret olan İslam’ın bereketiyle; “Seni öldürmeye gelen, sende dirilsin!” düsturunun beşeriyet tarihine altın harflerle yazılmasına vesile olmuşlardır.

İşte bu iki örnek olay bizim nasıl bir düstûr içinde olmamız ve nasıl bir davranış sergilememiz gerektiğini ortaya koymaktadır. Şu da bir gerçektir ki;

Fazilet sahibi insanlar, her halükârda birtakım sebeplerle düşmanca hakaretlere, layık olmadıkları davranışlara ve durumlara maruz kalabilirler. Nitekim tarih boyunca bunun birçok örneğini görmekteyiz. Bu tarz durumlar bazen mallarına karşı, bazen de ailelerine, sevdiklerine yönelik olabilmektedir. Bazen daha da ileri giderek fazilet sahibi insanların canına kastetmeye kadar gitmektedir. İşte böyle bir durumla karşılaşıldığında aynı muamaleyle karşılık vermek, intikam alırcasına dişe diş, göze göz bir davranış sergilemek yerine, yukarıda anlattığımız örnek olaylarda olduğu gibi daha mülayim bir tavırla karşılık verebilmeliyiz.

Daha öz bir ifadeyle, bizi öldürmeye geleni, ahlaki erdemlilik ve olgunluk içinde kendimizde diriltmeliyiz. Bize diken batırmak isteyenlere, gül kokusu ikram edebilmeliyiz.

PARALEL AÇMAZ - 1 PARALEL AÇMAZ - 2 EĞİTİM, ERDEMLİLİK ve BAŞARI EĞİTİLMEMİŞ EĞİTİMLİLER PADİŞAHIN İŞİ NE ? KISSADAN HİSSE! HALEP İZLENIMLERİ MANİSA ve AK PARTİ TARİHTEN İBRET ALMA DÜRÜSTLÜK GÜNDEME DAİR YOLDAN GÜZEL GEÇMEK DİVRİĞİ ULU CAMİİ 1 DİVRİĞİ ULU CAMİİ 2 MEDENİYET İNSANI YETİŞTİREMEMEK YAPBOZA DÖNEN EĞİTİM İSTİFALAR VE SONRASI YERLİ ÜRET, YERLİ TÜKET KÜLTÜR EMPERYALİZMİ MEDENİYETİMİZİ TANIMAK (AHLAT) AHLAK DEJENERASYONU 24 HAZİRAN NE ANLAM GELİYOR? 24 HAZİRAN SEÇİM SONUÇLARINA BAKIŞ! YENİ DÖNEMDEN BEKLENTİLER - 1 YENİ DÖNEMDEN BEKLENTİLER - 2 TANIMAKLA BAŞLAR HERŞEY AİLE KURUMUNA BAKIŞ EĞİTİMDE ÜMİTVAR OLALIM MI? ADAY PROFİLİ NASIL OLMALI! 2019 YEREL SEÇİMLERE DOĞRU! NE KADAR BİZİZ? GÜNEYDOĞU İZLENİMLERİ ve MARDİN GÜNEYDOĞU İZLENİMLERİ 2 Mahalli Seçimlere Doğru 1 Mahalli Seçimlere Doğru-2 Mahalli Seçimlere Doğru-3 YEREL SEÇİMLERİN ARDINDAN KİTAP FUARINDA KAYBOLDUM RAMAZAN BİZE NE DİYOR? SEYYİDET NEFİSE 23 HAZİRAN İSTANBUL SEÇİMİ SABIR, ŞÜKÜR VE FÜTÜVVET AİLEME DOKUNMA KURBAN BİZE NE İFADE EDİYOR? BELEDİYECİLİK ANLAYIŞI ÜZERİNE TARİH PALU’DUR, PALU TARİHTİR ZOR İŞE TALİP OLMAK ŞEHZADELER'E YAKIŞIR BİR BELEDİYE NİMETLERİN HESABI! MANİSA'YI BEKLEYEN TEHLİKELER DOĞU BATI KÖPRÜSÜ YEŞİL ÇAY PUDRASI TERMİK SANTRALLER ve FİLTRE MEVZUSU KAYYUMLAR YERLİ OTOMOBİL TOGG GÖNLÜNE GİREMEDİĞİNİZ KİŞİNİN KAFASINA GİREMEZSİNİZ! NASIL BİR RUH HALİ ŞEHİRLERİN RUHU OYUNCAK MÜZESİ SAĞLIK MESELESİ HABİB BABA VE İBRETLİK HİKAYESİ GÖNÜLLER YAPMAYA GELDİM SABIR VE TEVEKKÜL İNSANA KENDİ İHTİYAÇLARININ BİLGİSİ VERİLMEMİŞTİR ALLAH’IN SENİ BİLMESİ YETER BİR AKÇEYE SATIN ALINAN KÖŞK MÜSLÜMANLAR KARDEŞTİR SEFERTASI İNSAN KENDİSİNDE OLMAYANI BAŞKASINA VEREMEZ DİLİMİZİN HALİ SESSİZ GEÇEN RAMAZAN FUDAYL BİN IYAD’DAN HARUN REŞİT’E NASİHAT İMAM HATİPLİ YILLARDAN BİR HATIRA ( 12/A SINIFI) DONDURMANIN BAŞKENTİ “KAHRAMANMARAŞ” BİR AVUÇ KÖMÜR İÇİN BİR ÖMÜR VERENLER ŞUHUT KAYMAKAMI VE KEŞKEK EVİ ŞİFA KAYNAĞI BAL İNANÇ TURİZMİNDE HANGİ NOKTADAYIZ? SAKLI TERMAL CENNET SİMAV VE ÇİTGÖL ÖNDER 17. KURULTAY İZLENİMLERİ BEDAVA ELEKTRİK SİSTEMİ (ZBS) BEREKETİN SİMGESİ KENEVİR ( KENDİR ) BİNBİR MUCİZE KENEVİR CANDAN GÜZEL İNSAN ORMAN ENDÜSTRİ MÜHENDİSLERİ’NİN IZDIRABI DEĞERLERİMİZE SAHİP ÇIKABİLDİK Mİ ? YEREL BİR TAD TARHANA CİPS YAVUZ SULTAN SELİM VE MANİSA VAKFI ÖNCE FİİLİ DUA BİR TOHUM HİKÂYESİ FIRAT NEHRİ VE KÖMÜRHAN KÖPRÜSÜ ARILARIN DÜNYASI MUSTAFA HAYRİ ÖĞÜT EFENDİ KÜLTÜR DÜNYASINDA NEREDEYİZ? SAVUNAN ADAM PROF. DR. NECMEDDİN ERBAKAN FACİAYA DÖNÜŞEN EĞİTİM EKMEK TİMSAHIN AĞZINDA RANT EKONOMİSİ ADALET VE ÖZGÜRLÜK TAHNÎK NEDİR? MEDENİYETLE DÜNYAYA DAMGA VURMAK YARATILIŞ GAYEMİZ YÜREKLERİ TİTRETEN BİR İMAN HİKÂYESİ MİNERAL DEPOSU KAKTÜS MGV DEN AGD YE MİLLİ VE MANEVİ GENÇLİK BİR GEZİNİN ARDINDAN ULUDAĞ ETEKLERİNE YOLCULUK ORGANİK TABİİ GÜBRE SENİ ÖLDÜRMEYE GELEN SENDE DİRİLSİN YURT MESELESİ İŞSİZLİK Mİ? İŞ BEĞENMEMEZLİK Mİ? İNÂBE TARİHE SIĞMAYAN YİĞİT “KOCA SEYİT ONBAŞI” MAL VE EVLADIN FAYDA ETMEYECEĞİ GÜN ABDÜLFETTAH BAĞDADİ EL-AKRİ HAZRETLERİ DOĞRULUK NUSRETİYE CAMİİ VE MUHAMMED EMİN KUYUCU HOCA BUĞDAY ÇİMİ MERMALATI “UĞUT” BİR SEVDA SIFIR ATIK “ÇEÇO” İLGİNÇ HİKÂYESİYLE KILIÇ ALİ PAŞA CAMİİ GÖNÜL ERBABI OLMAK ALTIN SARISI BİR BAHARAT “SAFRAN” ATEŞBAZ-I VELİ ŞEMSETTİN YUSUF TÖRE, YAŞ ALMA VE TECRÜBE GÖNÜLLER YAPMAYA GELEN BAŞKANDAN YUNUS EMRE’YE ANLAMLI PROJE SANAT, EDEBİYAT VE KİTAP SEYYİD KURTŞEYH DEDE VE DEVREKÂNİ ZAFERLER İLE GEÇEN AY “AĞUSTOS” SOFRALARIMIZIN VAZGEÇİLMEZ BAHARATI “ZENCEFİL” ŞEHİRLER ÖLÜRKEN MEDENİYETLER DE YOK OLUYOR! SERMAYESİ ERİYEN ADAM İNSANLIK TARİHİ VE MEDENİYETLERİN DOĞUŞUNA İMKÂN SUNAN MEYVE İNCİR NÜKTEDAN BİLGE İNSAN NASREDDİN HOCA KAZDAĞLARI ETEĞİNDE BİR EKO TURİZM DURAĞI SOMA VE EMİR HIZIR BEY CAMİİ AKDENİZ MUTFAĞININ ŞİFA DOLU SEBZESİ ENGİNAR BAYRAK ŞAİRİ ARİF NİHAT ASYA DÜNYAYI YAŞANIR KILMANIN YOLU MUĞLA’NIN MANEVİ GÜNEŞİ “ŞÂHİDΔ HAZRETLERİ CÖMERTLİĞİN EN ÜST DERECESİ ÎSAR SİVİL HAVACILIĞIN MİMARI TEYYARECİ VECİHİ HÜRKUŞ DÜNYAYI YAŞANIR KILMANIN YOLU ÇİFTÇİLERİN REFAHI ARTMADAN SANAYİCİLERİN REKABET GÜCÜ ARTMAZ DEVRİNİN YAŞAYAN KÜTÜPHANESİ MÜTEFEKKİR CEMİL MERİÇ MUTLU OLMAK İÇİN ÇÖP KAMYONU TEORİSİNİ UYGULAYALIM YAZARLIK, OYUNCULUK SERÜVENİ SONRASI GELEN VEKİLLİK DARPHANE, MANGIR VE KAYME SEYDİŞEHİR’İN MANEVİ MİMARI FAKİRLERİN EFENDİSİ SEYYİD HARUN VELİ RIZIK MESELESİ TAŞ KÖMÜRÜ VE UZUN MEHMET ŞANLIURFA TAŞ EVLERİ VE NAHRİN HOTEL & ART TÜRKİYE’NİN TARIMA DAİR SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ KORUYUCU AİLELER VE MANİSA KORUYUCU AİLELER DERNEĞİ VARDIR BUNDA DA BİR HAYIR ÖLÜMSÜZLÜK AĞACI PORSUK AĞACI BEREKETLİ TOPRAKLARIN MAYALADIĞI ELMALI’NIN GURURU İBRAHİM BEDRETTİN ELMALI BİR ADALET HİKÂYESİ GAYBI ANCAK ALLAH BİLİR ÇİFTÇİLERİN REFAHI ARTMADAN SANAYİCİLERİN REKABET GÜCÜ ARTMAZ HİCİV USTASI BİR DEVLET ADAMI ŞAİR EŞREF MEDENİYETİN YAPISI KİTAPLAR VE DERİK KİTAP FUARI ŞAİR YAZAR SİYASET VE DEVLET ADAMI SÜLEYMAN ARİF EMRE İKİ İSTİKLAL MADALYALI MİLLİ KAHRAMAN MANİSALI ALİ BEY İMANIMIZIN DERECESİ NE BOYUTTA AKHİSARLI ŞEYH İSA VE ÇAĞLAK FESTİVALİ BİLGİ TOHUMU EKEN BAHÇIVAN ÖĞRETMEN BEYAZ ALTIN PAMUK HAYATA KİRLİ BİR CAMDAN BAKMA “ÖNYARGI” KOCA YUSUF’UN KİSPET GİYME TÖRENİ ARAYANLARIN HİKMET YOLCULUĞU