Sümer tabletlerinde Allah’ın katından insanlığa hediye olarak verdiği mucizevi bir bitki olduğuna inanılan milletlerarası literatürde Cannabis sativa, Türkçe’de ise kendir veya kenevir olarak bilinen bitkinin insanlık tarihinde yeri çok önemlidir. Arkeologlar tarafından yapılan bazı kazı çalışmaları sonucunda Asya kıtasında M.Ö. 1500'lü yıllarda, dünyada ise M.Ö. 8000'li yıllarda ekildiği tespit edilmiştir.
Kenevir bitkisi Allah tarafından gelen dört tohumdan ( arpa, buğday, keten, kenevir ) biri olduğuna inanılan mucizevi nebatatlardan birisidir. Türk kültür ve geleneklerinde 20. yüzyılın ortalarına kadar üretilen tekstil liflerinin %80’ni keten ve kenevirden oluşmaktaydı. Ülkemize Orta Asya’dan gelen kenevir kültürü 1930'lu yıllarda yeniden ekilmesi ile ilgili önemli adımlar atılmış ve ilk olarak Trakya Bölgesi’nde, akabinde de Kastamonu’da ekilmesi için talimat verilmiştir. Ancak 1971'de kurulan Nihat Erim hükümeti tarafından ABD’den gelen baskılar sonucunda ekilmesi yasaklanmıştır. Bu yasaktan sonra Kastamonulular şöyle bir tespitte bulunmuşlardır:
“Kenevir genetik yapısı ve boyunun yaklaşık dört metreye ulaşması sebebiyle havadaki Azotu toprağa indirmesi, köklerinin uzun olması da yerdeki Selenyumu toprağın üstüne çıkarmasına imkan tanıdığından toprağın bereketini kat be kat arttırmaktadır. Bundan dolayı Kastamonulular olarak kenevir ekimini bıraktıktan sonra topraklarımızın bereketi kalmadı, Kastamonu sarımsağının kalitesi aslında Kenevir ekimi sonrasında toprağın bereketlenmesinden kaynaklanmaktadır. Şu an ekilen sarımsağın kalitesi kenevir ekildiği dönemlerdeki gibi kaliteli olmamaktadır.” diye üzüntülü bir şekilde ifade etmektedirler.
Kenevir veya bir diğer adıyla kendir bitkisinin, dünyada başka hiçbir bitkide olmayan özelliğiyle hem tohumundan hem çiçeklerinden hem de saplarından faydalanılmaktadır. Bu bitki erkek ve dişi olarak iki çeşittir. Bitkinin erkek mi dişi mi olduğunu çiçeklenme dönemine kadar ayırt etmek mümkün değildir. Kenevir bir çok alanda kullanılabilen, bir çok sektöre can suyu veren bir bitkidir. Gıda, ilaç, tekstil, petrol, petro kimya, kozmetik, kağıt, mobilya, inşaat, otomotiv sektörlerinde kullanılmakta ve aynı zamanda kirlenen toprağı ve havayı temizlemektedir. Özellikle yüzyılın başında tıp alanında kullanımı çok yaygınlaşmış ve birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Kenevir lifleri tarih boyunca tekstil üretiminde çok önemli bir yer tutmuştur. Öyle ki, 19. yy. sonlarına kadar dünya üzerindeki bütün tekstil ürünlerinin % 80’inin hammaddesi kenevir lifleri olmuştur. 20. yy. başlarında gelişen teknoloji ile birlikte pamuk lifleri ve petrol türevlerinin sentetik lifleri kullanımı artmış olsa da organik ve ekolojik olması sebebiyle hala kenevir lifi talebi devam etmektedir. İnsanlık tarihinde önemli bir yeri olan kenevirin liflerinden üretilen kumaşlar sağlık açısından aranan bir kumaş olma özelliğini kaybetmemiş ve uzun ömürlü olması ile de özen gösteren insanlar tarafından hala günümüzde talep edilmektedir. İnsanlık açısından son derece kıymetli olan kenevir bitkisi 1930’lu yıllarda ABD’de çıkartılan “Marihuana Vergi Yasası” ile birlikte ekilmesine yasaklar getirilmeye çalışılmıştır. Aslında son derece önemli bir bitki olan kenevirin yasaklanmasında bitkinin dişi olan çiçeğinden üretilen esrar maddesi etkili olmuştur. Fakat ABD tarafından getirilmeye çalışılan yasağın altında yatan temel sebep, esrar elde edilmesinden ziyade ekonomik ve siyasi sebeplere dayanmaktadır. Bir dönüm kenevir dört dönüm ağaca denk gelen kağıt hamuru elde edilebilecek bir yönünün yanı sıra selüloz açısından da çok zengin bir odunsu bitkidir. Bu yönüyle baktığımızda kenevir ekimi sonucunda liflerinden elde edilecek kağıt ile birlikte kağıt sektörü, matbaacılık alanında milyonlarca ağacın kesilmesinin önüne geçilmiş olacaktır. Bu sadece kağıt alanında sağladığı fayda. Diğer sektörlere katkısı ise sayılamayacak kadar çok.
Son yıllarda başta ABD olmak üzere, İsrail, Kanada, Avustralya, Hollanda, Almanya, Avusturya, Fransa kenevir ekimi ile ilgili önemli çalışmalar yapmış ve ekim sahalarını her geçen gün arttırmaktadır. Ülkemizde ise son yıllarda yapılan bazı çalışmalar yavaş yavaş meyvesini vermeye başlamıştır. Kenevir ekimi ile ilgili 1990'lı yıllarda kısmi izinler verilmiş ve 19 ilimizde hali hazırda devam etmektedir. Ancak bürokrasinin ve siyasetin bu noktada yeterli ilgi göstermemesi nedeniyle istediğimiz düzeyde bir sonuç alabilmiş değiliz. Kenevir ekiminde bir diğer sorunumuzda yerli tohumumuz olmamasıdır.
Türkiye’nin kenevir ekilebilir toplam alanı 237,450 km²’dir.
Tarım alanlarımızın sadece ve sadece %15’ine kenevir (kendir) ekebilsek ülkemizin bütün ısınma, aydınlanma ve petrol giderlerimizi karşılayabiliriz. Bunun sonucunda bütçemizdeki cari açığımızı kapatmış ve dengelemiş oluruz.
Kenevir hakkında kısa bilgilendirme yapmaya çalıştığımız bu yazımızın devamında, kenevirin hangi sektörlerde ne gibi faydaları olduğuna ve özellikle tıbbi mucizesi ile kanserin sonlanmasına dair etkisini yazmaya çalışacağım.