Geçtiğimiz hafta zafer şehri, milli mücadelenin başlangıç noktası olan Afyonkarahisar ilimizin Şuhut ilçesinde ziyaretlerde bulundum. Manisa Vakfı başkanımız ile birlikte Manisalı hemşerimiz olan Şuhut Kaymakamı Nurullah Kaya’ya yaptığımız bu ziyaret beni ziyadesiyle mutlu etti.
Gönül insanı, kendisini milletine hizmet etmeye adamış Kaymakam Nurullah Kaya bizleri her zamanki sıcaklığı ve candanlığı ile karşıladı. Şuhut ilçesinde kısa bir süre önce göreve başlayan hemşerimiz Nurullah Kaya kısa zaman içinde çok büyük işlere imza atmış. Her daim halkın içinde olan gönlünü halka açık tutan kaymakam Şuhutluların da sevgisini kazanmış. Şuhut halkının ekonomik olarak kalkınması için projeler üretmiş, insanların ekonomik yönden daha müreffeh bir hayat standardı yakalayabilmeleri için adeta seferber olmuş.
Anadolu’da böylesi mücadele içinde olan mülki amir yöneticileri görünce ülkemiz adına sevinç duyuyoruz. Sayılarının her geçen gün artması için de dua ediyoruz.
Kaymakam Nurullah beyi uzun zamandır tanıyorum. Manisalı hemşerimiz olmasının yanı sıra İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden de okul arkadaşımdır. Kendisi Van Gürpınar’da da çok güzel işlere imza attı. Önceki görev yeri olan Yalova Altınova’da birkaç kez ziyaret etmiş, orada özellikle güreşçi yetiştirebilmek adına gençlere verdiği öneme yakinen şahit olmuştum. Ayrıca Altınova ilçesinde kivi yetiştiriciliğinin önü açılması için candan bir mücadele verdiğini gözlemlemiştim. Antalya Gazipaşa’dan sonra geldiği Şuhut’ta da dinamizminden hiçbir şey kaybetmemiş olduğunu görmek beni ziyadesiyle sevindirdi.
Afyon, Şuhut denilince akla iki şey geliyor. Bunlardan biri Zafer meşalesinin yakıldığı ilk yer Şuhut. Mustafa Kemal Milli Kurtuluş Savaşı’nın stratejisini Şuhut’ta çiziyor. Hacı Veli Konağı olarak bilinen bugün Büyük Taarruz Karargahı (Atatürk Evi) adı altında müze halinde kullanılan konakta silah arkadaşlarını toplayarak orada 25 Ağustos’ta bir araya geliyor ve 26 Ağustos’ta başlayan Başkomutanlık Meydan Savaşı’nın stratejilerini belirliyor. O günün anısına bu konak Atatürk Evi diye müze haline getirilmiş. Buranın bir diğer değeri ise keşkek. Şuhut, keşkeği ile meşhur bir yöremiz. Şuhut keşkeği özellikle sabah kahvaltılarının vazgeçilmezi. Bu ziyaretimizde hemşerimiz kaymakam Nurullah Kaya ile birlikte yaptığımız sabah kahvaltısında meşhur ve lezzetine doyum olmayan keşkeği tatmak nasip oldu.
İşte bu meşhur keşkeği, Şuhut’u ziyaret eden herkesin gelip tadabilmesi için “Keşkek Evi” adı altında çok kapsamlı bir bina inşa ettiriyor. 3 katlı olarak inşa edilen Keşkek Evi inşaatını ziyaret ettik. Neredeyse inşaat bitim aşamasına gelmiş. Burada hizmete girdikten sonra 24 saat keşkek bulma imkanı olacak. Kaymakamlık adına özel bir işletme tarafından işletilecek olan Keşkek Evi, şehre gelecek olan misafirlere bugün sadece sabah kahvaltısında sunulan meşhur Şuhut keşkeğini günün her saatinde tadıp yeme imkanı sunacak. Anadolu’muzda belki birçok yöremizde keşkek yapılıyor ancak Şuhut keşkeği, diğer yörelerin keşkeklerinden farklıdır. Bu farkın oluşmasında temel etken Şuhut keşkeğinde yöresel malzemelerin kullanılması, hazırlığı, pişirme usulü ve sunumu olarak göze çarpmaktadır. Buğdayın kabuğunun soyulmuş ve yıkanmış hali göce olarak adlandırılır. İşte Şuhut keşkeği, geleneksel olarak yörede yetişen buğdaylardan yapılmış göce ve yine yörede yetişen nohut ile yapılmaktadır. Şuhut keşkeğinde yörede yetiştirilen büyükbaş hayvanların sırt kısmının kuyruğa yakın bölümü ki, yöresel adıyla “zıpkın” olarak ifade edilir, bu kısım kullanılır. Bu bölgenin yağ dokusu ince ve sık olduğundan etin kalitesi yüksektir. Ayrıca zıpkın kemiği hayvanın en yoğun ilikli bölgesidir ve içerdiği yağ keşkeğin kıvamını almasını sağlar. Şuhut keşkeğini diğer keşkeklerden ayıran başlıca özelliklerden bir diğeri ise sırsız toprak çömlekte ve odun ateşinde ısınan fırınlarda 12-15 saat pişirilmesidir. Bu uzun pişirilme süresi keşkeğin kolay hazmedilmesinin yanı sıra aromatik lezzete dönüşmesini sağlamaktadır. Şuhut keşkeğinin lezzeti ve farkı bir anlamdan buradan gelmektedir. Şuhut’un simgesi haline gelmiş olan keşkeğini, inşallah inşaatı bittiğinde Şuhut’a yolu düşen herkesi karşılayacak olan Şuhut Keşkek Evi’nde tatmak nasip olacak. Böylesi anlamlı ve manası büyük olan bir mekanı Şuhut ilçesine kazandırdığı için Kaymakam Nurullah Kaya’yı yürekten kutluyor ve teşekkür ediyorum.
Şuhut tarihi, eski evler açısından da zengin bir ilçe. Bu tarihi evlerden bir tanesini de proje kapsamında kaymakamlığa kazandıran Nurullah Kaya, burayı yörede yaşayan hanımlara tahsis etmiş. Burada hanımlar el emeği, göz nuru kendi yaptıkları ürünlerini üretecekler. Bir anlamda mini bir atölye gibi olacak. Klasik bir kaymakamın yaptığı hizmetlerin ötesinde canla başla projeler üreterek Şuhut özelinde Afyonkarahisar’a değer katacak işler yapmaya çalışıyor. Bölgenin turizm açısından da değer kazanması için özel çalışmalar yürütüyor. Kendisini her ziyaret edişimde azminden hiçbir şey kaybetmediğine yakinen şahit oluyorum.
Yolu termalin başkenti olan, Zafer şehri Afyonkarahisar’a düşenlerin mutlaka Şuhut’u ziyaret etmelerini, inşaatı tamamlandıktan sonra Şuhut Keşkek Evi’nde Şuhut keşkeğini tatmalarını tavsiye ediyorum.