Önder GÜZELARSLAN
30.05.2020 / 22:50

İnsan bazen zamanı durdurmak istiyor. Geçmişte yaşadıkları belleğinde güzel hatıralara yol açıyor. Bu yazımızda biraz geçmişe uzanacağız. 1990’lı yıllara doğru. Kilometre taşlarında plağı geri sararcasına 30 yıl öncesine gideceğim. Bende çok büyük izler bırakan güzel dostluklara ve kardeşliklilere vesile olan yıllar.

1990 yılında Kırkağaç İmam Hatip Lisesi’nde lise eğitimin son yılındayız. 1984’te başlayan Kırkağaç İmam Hatip Lisesi’nde orta ve lise eğitiminin son yılından bahsedeceğim. Bizim zamanımızda İmam Hatip okulları üç yıl ortaokul, dört yıl da lise olmak üzere toplamda yedi yıl idi. Yaklaşık 40-50 kişi olarak başladığımız ortaokul 1. sınıfta, 7 yıl sonra kala kala hepi topu 15 kişi kaldık. Sınıfta kalanlar, başka okullara gidenler derken toplam sınıf mevcudumuz 15 kişiye kadar düşmüştü.

15 arkadaş birbirimize öyle kenetlenmiştik ki sanki hepimiz bir anne babadan idik. Kaynaşmamız, dostluğumuz bir içimlik su gibiydi. Artık mezun olacağımız içinde okulu salıvermiş bir Hababam Sınıfını aratmayacak durumda idik. Her gün gizemli davranışlarımıza yenileri eklenirdi. Bir yandan da üniversite sınavına hazırlanıyoruz. Ama ne hazırlık, adeta evlere şenlik. O dönemlerde dershaneler de yeni yeni hortlamaya başlamıştı. Sınıfımızdan 3 arkadaş dershaneye gidiyordu. Ben başta olmak üzere diğere arkadaşlar dershaneye karşı idik. Biz dershaneye değil dershane bize gelmeliydi diyorduk.

Derslerimiz şen şakrak geçiyor. Sınıfın abisi en büyüğü Ahmet Akdağ, lakin biz yaşça büyük olana değil de Karaman’ın koyunu sonra çıkar oyunu diye takıldığımız Kadir Karaman’a “abi” derdik. Elbette yaşça en büyüğümüz olan Akdağ’a da abi derdik ona da ayrı saygımız vardı. Bir de topçumuz vardı. İyi futbol oynardı kendisine sadece sınıf olarak biz değil bütün okul amca lakabını takmıştı. Ömer Öçay o bizim sınıfımızın da amcasıydı. Beyel’den kayamız vardı. Balıkesir Dursunbey ilçesi Beyel köyünden Mustafa Kaya. Sürekli gülerdi. Hoş sempatik bir arkadaşımız idi. Sınıfın bir de filozofu vardı, biz ona profesör ünvanının kısaltılmışı olan kısaca Prof derdik. Sedat Savaş. Çok okurdu. Sürekli kitap elinden düşmezdi. İyi futbol oynayanlardan biri de Laz Ahmet’ti, Trabzonlu Ahmet Aydın. Elbette nüktedanlığı ile unutulmayacak kişiliği ile Mehmet Çavuşoğlu vardı. Ayrıca çok iyi şiirler okurdu. Zaman zaman okulda veya ilçe içindeki aktivitelerde Necip Fazıl’dan genelde de Sakarya Türküsü’nü okurdu. Ali Rıza Özdemir unutulmayacak simalardandı. En çok hocalarımızın takıldığı bir arkadaşımız vardı. Gelenbe Gebeler köyünden olunca, Gebelerli Suphi Özer’in torunu diye hitap edilirdi kendisine. Bu arkadaşımız sessiz sedasız birisi sanki dili yoktu Fatih Özer’in. Hiç unutamadığımız bir arkadaşımız Kırkağaç, Karakurt Kasabası’ndan Arif idi. Karakurt, o zamanlar kasaba idi, şimdiler de mahalle oldu. Tefsir hocamız Mevlüt Kurt’un “oğlum Arif sen kitaptan çok yazdın” deyip sınavlarda sırasının alt bölümünden sınıfın bütün kitaplarının çıktığı Arif Kurt. Yine bir diğer filozofumuz diyebileceğimiz İstikbali diye hitap ettiğimiz Bayram Ali Kılıç vardı. Alkanlı Muharrem derdik, bu da ayrı filozoflarımızdan idi. İlginç ve enterasan betimlemeleri olur, bazen sınıfı gülmekten kırar geçirirdi, Muharrem Alkan. Babası Soma’da müftülükte çalıştığından mıydı bilmiyorum, sınıfın imamı idi o. Pek sesi çıkmazdı onun da. Ama adını aldığı Hz. Bilal’i Habeşi gibi güzel sesi vardı. Bilal Kasım Yağız çok güzel ezan okuyan, kıraat eden bir arkadaşımızdı. Sonradan aramızdan çok hızlı kaybolan sınıfın artisti vardı. Şık giyimi ile göz doldururdu adeta. Bu arkadaşımız Levent Ateş’ten başkası değildi. Belki sınıfta muziplikte en önde gelenlerden biriydim. Biraz da derslerde başarılı olunca, hocalarımız da ses çıkarmayınca bende bazen dozajı kaçırıyordum. Meşhur peştamalim (havlu) ile okulun hep gündeminde oldum. Arapça başta olmak üzere bir iki meslek dersimize gelen aynı zamanda Avukat olan iki fakülte bitirmiş, esprili ders anlatışı ile de dillerde olan hocamız Mehmet Candan her sınıfa girişinde, benim de her zaman alışkanlık edinip sıramın üstüne koyduğum peştemalimi görür görmez hemen bana dönerek “Peştemalci, kaldır o peştemali” derdi. Bir keresinde hiç unutmuyorum bayrak töreni yapılacak ben yine havluyu sermişim sıranın üstüne koşarak geldi mikrofandan bağırıyor, Güzelarslan çabuk git derhal o peştemali kaldır. Peştamal aşağı peştamal yukarı giderdi.

Felsefe Grubu derslerine giren Mustafa Bulgurcu vardı, hiç unutulmaz. Ders anlatırken bazen dalar gider pencereden uzun uzun bakar ve birden sınıfa döner bizim Ali Rıza’ya çok takılırdı. Yine öyle yaptı. Ali Rıza o ayakkabıları yeni mi aldın. Sınıfta bir kahkaha giderdi. Turgay Aras vardı tarihçi. Son sınıfta İnkilâp Tarih’i var dersimize o giriyor. Ahmet abi onun dersinde sürekli radyo dinlerdi. Bazen ajans vakti olurdu, sesi yükseltirdi. Yine dalmış ders anlatıyor, yakın tarih çoştukça çoşmuştu. Ama sınıfta kimsenin kulağı onda değildi. Herkes radyodaki haberlere dikkat kesilmişti. Aniden ne olduysa radyonun sesini duydu. Birden celallendi. Ahmet abi sınıfın hem yaşça hem de yapıca en irisi olunca gözüne de kestiremiyor tırsıyordu. Kapat o radyoyu dedi sessizce. Ahmet abi hafifçe sesini kıstı lakin tam kapatmadı. Bu sefer yüksek sesle “Çlak sesi gelsin dedi” ortalığı çınlattı. Yani kapa sesi gelsin diyordu. Ahmet abi yine oralı olmadı, ders o şekilde kaynadı gitti. Edebiyatçımız vardı Berrin hanım ağzı var, dili yoktu. Sınıfa bir türlü sözünü dinletemezdi. Sürekli Çavuşoğlu ile takışırdı. Beden dersimiz vardı Müjgan Ateş hocamız sevimli hoş laf söz bilen bir bayandı. Bizi severdi. Biz de kendisini severdik. Çok anlayışlı bir kadındı.

Unutamayacağımız isimlerden birisi de Mehmet Emin Aka, matematik derslerine girerdi. Üzerimizde emeği çok. Kimyacımız vardı Saime Dönmez en nefret ettiği şey benim sürekli sürdüğüm hacı yağı diye hitap ettiği misk-ü amber. Ben de sırf onu gıcık etmek için onun her dersi başlamadan önce bütün sınıfa sürerdim. Babacan bir müdürümüz vardı. Aslında çok müşfik ancak, oto kontrolü sağlamak adına çok sert bir duruş sergilerdi. Kendisinin üzerimde emeği hiç yadsınmayacak derece de çok.

1990’lı yıllar meşhur Körfez Savaşı var. O dönemde Irak-Kuveyt Savaşı oldu. İki Müslüman devlet kapışıyor. Tabi savaş Körfez’de ve İsrail’in yanı başında cereyan ediyor. O dönemde hoca diye hitap edilen bugünkü FETÖ elebaşı açıklamalar yapıyor. Müslümanlar için üzüleceğine (sözüm ona o zaman Hoca idi bazılarına göre, çok şükür bize göre hiç hoca olmadı) İsrailli masum çocuklar için üzüldüğünü onlara acıdığını beyan eden açıklamalar yapmış idi. O zamanlarda militan gibi Refah Partisi adına çalışıyoruz. Okula her gün “Milli Gazete” getirirdim. Tam o günlerde Erzurumlu bir bacımız, şu an ismini hatırlayamıyorum. Sizden gelenler köşesinde FETÖ elebaşısı için bir şiir döşenmiş. Bir iki köşe yazısındaki yazıları da alarak hepsini harmanlayıp bir A4 boyutunda bir yazı döşendim. Ve bu yazıyı fotokopi çektirerek bütün okula ve ilçeye dağıttım. Yazının son cümlesini de şöyle tamamlamış idim:

“F:G (FETÖ Elebaşı) İsrail’in Türkiye’deki en büyük ajanıdır.” Yıl 1991 tabi bu yazıyı yazınca Kırkağaç’taki malum yapının adamları alarma geçmişler beni okuldan atmaya kalkışmışlar benim haberim yok. Adı Selahattin Baydar olan okul müdürümüz beni odasına çağırttı. Odasına girdiğimde celalli müdürümüz gitmiş yerine müşfik bir baba gelmiş. Bana malum yapının beş ayrı noktaya, Bakanlık, Valilik, Emniyet, Kaymakamlık ve okula verdiği dilekçeyi gösterdi. Şimdi seni nasıl kurtaracağız sen ne yaptın dedi bana, okul birincisisin, çok çalışkansın, hem başarılı hem de çok dürüst terbiyeli bir öğrencisin, iyi bir aile terbiyesi aldığın belli demişti. Seni nasıl kurtaracağız. Neyse dönemin Refah Partisi Kırkağaç ilçe başkanı Necdet Nurdağ devreye girmesi ile olaylar yatıştırılıyor. Ancak malum yapının gözü hep bende. Bende biraz frene basmış idim.

12/A’yı anlatabilmek için ciltler dolusu kitap yazabiliriz. Hatta roman bile çıkar bu sınıftan. Son günlerimiz yaklaşmış idi, okula veda zamanı, arkadaşlıklar ve dostluklara ara verme zamanı geliyordu. Son bir ay içinde bütün öğretmenlerimizi evlerinde akşam ziyarete gittik. Hatırlayabildiklerim, meslek derslerinden Mustafa Karabey, Harun Aydın, Ömer Tavşancı, Mevlüt Kurt, Mehmet Mersin, Edebiyatçı Süleyman Mahir Türküm, Matematikçi Mehmet Emin Aka ve diğerleri.

Unutulmayacak hatıralar ile dolu koskoca bir yıl Mayıs ayı sonunda hüzünlü bir ayrılığa dönüştü. Okullar tatil oldu ve biz mezun olduk. 12/A mezuniyetten 2 ay sonra sınıfın abisi Kadir Karaman’ın düğününde üç fire ile 12 kişi toplandı. Aramızda en erken evlenen O oldu. Sonrasında Arif Kurt’un Bursa’da açtığı bir kafede beş kişi fire vererek toplanan 12/A bir daha salt çoğunluğu sağlayamadı ama ara ara bir araya gelmeye gayret gösterdi.

12/A’nın destansı hatıraları, okula ayak bastığım her seferinde okulun koridorlarında taptaze duruyor.

PARALEL AÇMAZ - 1 PARALEL AÇMAZ - 2 EĞİTİM, ERDEMLİLİK ve BAŞARI EĞİTİLMEMİŞ EĞİTİMLİLER PADİŞAHIN İŞİ NE ? KISSADAN HİSSE! HALEP İZLENIMLERİ MANİSA ve AK PARTİ TARİHTEN İBRET ALMA DÜRÜSTLÜK GÜNDEME DAİR YOLDAN GÜZEL GEÇMEK DİVRİĞİ ULU CAMİİ 1 DİVRİĞİ ULU CAMİİ 2 MEDENİYET İNSANI YETİŞTİREMEMEK YAPBOZA DÖNEN EĞİTİM İSTİFALAR VE SONRASI YERLİ ÜRET, YERLİ TÜKET KÜLTÜR EMPERYALİZMİ MEDENİYETİMİZİ TANIMAK (AHLAT) AHLAK DEJENERASYONU 24 HAZİRAN NE ANLAM GELİYOR? 24 HAZİRAN SEÇİM SONUÇLARINA BAKIŞ! YENİ DÖNEMDEN BEKLENTİLER - 1 YENİ DÖNEMDEN BEKLENTİLER - 2 TANIMAKLA BAŞLAR HERŞEY AİLE KURUMUNA BAKIŞ EĞİTİMDE ÜMİTVAR OLALIM MI? ADAY PROFİLİ NASIL OLMALI! 2019 YEREL SEÇİMLERE DOĞRU! NE KADAR BİZİZ? GÜNEYDOĞU İZLENİMLERİ ve MARDİN GÜNEYDOĞU İZLENİMLERİ 2 Mahalli Seçimlere Doğru 1 Mahalli Seçimlere Doğru-2 Mahalli Seçimlere Doğru-3 YEREL SEÇİMLERİN ARDINDAN KİTAP FUARINDA KAYBOLDUM RAMAZAN BİZE NE DİYOR? SEYYİDET NEFİSE 23 HAZİRAN İSTANBUL SEÇİMİ SABIR, ŞÜKÜR VE FÜTÜVVET AİLEME DOKUNMA KURBAN BİZE NE İFADE EDİYOR? BELEDİYECİLİK ANLAYIŞI ÜZERİNE TARİH PALU’DUR, PALU TARİHTİR ZOR İŞE TALİP OLMAK ŞEHZADELER'E YAKIŞIR BİR BELEDİYE NİMETLERİN HESABI! MANİSA'YI BEKLEYEN TEHLİKELER DOĞU BATI KÖPRÜSÜ YEŞİL ÇAY PUDRASI TERMİK SANTRALLER ve FİLTRE MEVZUSU KAYYUMLAR YERLİ OTOMOBİL TOGG GÖNLÜNE GİREMEDİĞİNİZ KİŞİNİN KAFASINA GİREMEZSİNİZ! NASIL BİR RUH HALİ ŞEHİRLERİN RUHU OYUNCAK MÜZESİ SAĞLIK MESELESİ HABİB BABA VE İBRETLİK HİKAYESİ GÖNÜLLER YAPMAYA GELDİM SABIR VE TEVEKKÜL İNSANA KENDİ İHTİYAÇLARININ BİLGİSİ VERİLMEMİŞTİR ALLAH’IN SENİ BİLMESİ YETER BİR AKÇEYE SATIN ALINAN KÖŞK MÜSLÜMANLAR KARDEŞTİR SEFERTASI İNSAN KENDİSİNDE OLMAYANI BAŞKASINA VEREMEZ DİLİMİZİN HALİ SESSİZ GEÇEN RAMAZAN FUDAYL BİN IYAD’DAN HARUN REŞİT’E NASİHAT İMAM HATİPLİ YILLARDAN BİR HATIRA ( 12/A SINIFI) DONDURMANIN BAŞKENTİ “KAHRAMANMARAŞ” BİR AVUÇ KÖMÜR İÇİN BİR ÖMÜR VERENLER ŞUHUT KAYMAKAMI VE KEŞKEK EVİ ŞİFA KAYNAĞI BAL İNANÇ TURİZMİNDE HANGİ NOKTADAYIZ? SAKLI TERMAL CENNET SİMAV VE ÇİTGÖL ÖNDER 17. KURULTAY İZLENİMLERİ BEDAVA ELEKTRİK SİSTEMİ (ZBS) BEREKETİN SİMGESİ KENEVİR ( KENDİR ) BİNBİR MUCİZE KENEVİR CANDAN GÜZEL İNSAN ORMAN ENDÜSTRİ MÜHENDİSLERİ’NİN IZDIRABI DEĞERLERİMİZE SAHİP ÇIKABİLDİK Mİ ? YEREL BİR TAD TARHANA CİPS YAVUZ SULTAN SELİM VE MANİSA VAKFI ÖNCE FİİLİ DUA BİR TOHUM HİKÂYESİ FIRAT NEHRİ VE KÖMÜRHAN KÖPRÜSÜ ARILARIN DÜNYASI MUSTAFA HAYRİ ÖĞÜT EFENDİ KÜLTÜR DÜNYASINDA NEREDEYİZ? SAVUNAN ADAM PROF. DR. NECMEDDİN ERBAKAN FACİAYA DÖNÜŞEN EĞİTİM EKMEK TİMSAHIN AĞZINDA RANT EKONOMİSİ ADALET VE ÖZGÜRLÜK TAHNÎK NEDİR? MEDENİYETLE DÜNYAYA DAMGA VURMAK YARATILIŞ GAYEMİZ YÜREKLERİ TİTRETEN BİR İMAN HİKÂYESİ MİNERAL DEPOSU KAKTÜS MGV DEN AGD YE MİLLİ VE MANEVİ GENÇLİK BİR GEZİNİN ARDINDAN ULUDAĞ ETEKLERİNE YOLCULUK ORGANİK TABİİ GÜBRE SENİ ÖLDÜRMEYE GELEN SENDE DİRİLSİN YURT MESELESİ İŞSİZLİK Mİ? İŞ BEĞENMEMEZLİK Mİ? İNÂBE TARİHE SIĞMAYAN YİĞİT “KOCA SEYİT ONBAŞI” MAL VE EVLADIN FAYDA ETMEYECEĞİ GÜN ABDÜLFETTAH BAĞDADİ EL-AKRİ HAZRETLERİ DOĞRULUK NUSRETİYE CAMİİ VE MUHAMMED EMİN KUYUCU HOCA BUĞDAY ÇİMİ MERMALATI “UĞUT” BİR SEVDA SIFIR ATIK “ÇEÇO” İLGİNÇ HİKÂYESİYLE KILIÇ ALİ PAŞA CAMİİ GÖNÜL ERBABI OLMAK ALTIN SARISI BİR BAHARAT “SAFRAN” ATEŞBAZ-I VELİ ŞEMSETTİN YUSUF TÖRE, YAŞ ALMA VE TECRÜBE GÖNÜLLER YAPMAYA GELEN BAŞKANDAN YUNUS EMRE’YE ANLAMLI PROJE SANAT, EDEBİYAT VE KİTAP SEYYİD KURTŞEYH DEDE VE DEVREKÂNİ ZAFERLER İLE GEÇEN AY “AĞUSTOS” SOFRALARIMIZIN VAZGEÇİLMEZ BAHARATI “ZENCEFİL” ŞEHİRLER ÖLÜRKEN MEDENİYETLER DE YOK OLUYOR! SERMAYESİ ERİYEN ADAM İNSANLIK TARİHİ VE MEDENİYETLERİN DOĞUŞUNA İMKÂN SUNAN MEYVE İNCİR NÜKTEDAN BİLGE İNSAN NASREDDİN HOCA KAZDAĞLARI ETEĞİNDE BİR EKO TURİZM DURAĞI SOMA VE EMİR HIZIR BEY CAMİİ AKDENİZ MUTFAĞININ ŞİFA DOLU SEBZESİ ENGİNAR BAYRAK ŞAİRİ ARİF NİHAT ASYA DÜNYAYI YAŞANIR KILMANIN YOLU MUĞLA’NIN MANEVİ GÜNEŞİ “ŞÂHİDΔ HAZRETLERİ CÖMERTLİĞİN EN ÜST DERECESİ ÎSAR SİVİL HAVACILIĞIN MİMARI TEYYARECİ VECİHİ HÜRKUŞ DÜNYAYI YAŞANIR KILMANIN YOLU ÇİFTÇİLERİN REFAHI ARTMADAN SANAYİCİLERİN REKABET GÜCÜ ARTMAZ DEVRİNİN YAŞAYAN KÜTÜPHANESİ MÜTEFEKKİR CEMİL MERİÇ MUTLU OLMAK İÇİN ÇÖP KAMYONU TEORİSİNİ UYGULAYALIM YAZARLIK, OYUNCULUK SERÜVENİ SONRASI GELEN VEKİLLİK DARPHANE, MANGIR VE KAYME SEYDİŞEHİR’İN MANEVİ MİMARI FAKİRLERİN EFENDİSİ SEYYİD HARUN VELİ RIZIK MESELESİ TAŞ KÖMÜRÜ VE UZUN MEHMET ŞANLIURFA TAŞ EVLERİ VE NAHRİN HOTEL & ART TÜRKİYE’NİN TARIMA DAİR SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ KORUYUCU AİLELER VE MANİSA KORUYUCU AİLELER DERNEĞİ VARDIR BUNDA DA BİR HAYIR ÖLÜMSÜZLÜK AĞACI PORSUK AĞACI BEREKETLİ TOPRAKLARIN MAYALADIĞI ELMALI’NIN GURURU İBRAHİM BEDRETTİN ELMALI BİR ADALET HİKÂYESİ GAYBI ANCAK ALLAH BİLİR ÇİFTÇİLERİN REFAHI ARTMADAN SANAYİCİLERİN REKABET GÜCÜ ARTMAZ HİCİV USTASI BİR DEVLET ADAMI ŞAİR EŞREF MEDENİYETİN YAPISI KİTAPLAR VE DERİK KİTAP FUARI ŞAİR YAZAR SİYASET VE DEVLET ADAMI SÜLEYMAN ARİF EMRE İKİ İSTİKLAL MADALYALI MİLLİ KAHRAMAN MANİSALI ALİ BEY İMANIMIZIN DERECESİ NE BOYUTTA AKHİSARLI ŞEYH İSA VE ÇAĞLAK FESTİVALİ BİLGİ TOHUMU EKEN BAHÇIVAN ÖĞRETMEN BEYAZ ALTIN PAMUK HAYATA KİRLİ BİR CAMDAN BAKMA “ÖNYARGI” KOCA YUSUF’UN KİSPET GİYME TÖRENİ ARAYANLARIN HİKMET YOLCULUĞU