Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkarak kısa sürede bütün dünyayı etkisi altına alan Covid-19, Koronavirüs’ün etkisiyle bu sene ilk defa cami ve cemaat olmadan sessiz sedasız bir Ramazan ayı idrak ediyoruz. Aslına bakarsak ramazan ayı ibadet ayı, tefekkür ayı ve arınma ayıdır.
Ramazan ayı, içinde barındırdığı 1000 aydan daha kıymetli olan Kadir Gecesi ve Kadir Gecesi’nde nazil olan Kuran-ı Kerim, ramazan ayını anlamlı ve önemli kılan önemli sebeplerden biridir. Bu ayda nazil olan ve insanlığa rehber olan Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz birçok ayetinde bizden tefekkür etmemizi, düşünmemizi istemektedir.
Rabbimiz Bakara süresi 266. ayette şöyle buyurmaktadır:
“Sizden biriniz arzu eder mi ki, hurma ve üzüm ağaçlarıyla dolu, arasından sular akan ve kendisi için orada her çeşit meyveden (bir miktar) bulunan bir bahçesi olsun da, bakıma muhtaç çoluk çocuğu varken kendisine ihtiyarlık gelip çatsın, bahçeye de içinde ateş bulunan bir kasırga isabet ederek yakıp kül etsin! (Elbette bunu kimse arzu etmez.) İşte düşünüp anlayasınız diye, Allah size ayetlerini açıklar.”
Bu ayette de işaret edildiği üzere Allah bizleri tefekkür etmeye davet ediyor. Tefekkür etmek, düşünmek demektir.
Aklıselim ile derin bir tefekkür içinde olmalıyız. Kâinata ibret nazarı ile bakmalıyız. Yaratılan bütün nesneler aslında Allah’ı her an tesbih etmekte. Allah’ın insana verdiği en güzel haslet düşünme yetisi ve akletme yetisidir. Aklımızı doğru kullanır ve Allah’ın bizden istediği bir hayatı yaşayabilirsek, yine Kuran-ı Kerim’in birçok ayetinde zikredildiği üzere Adn Cennetine girebilmeyi hak etmiş olabiliriz.
Bütün bu güzelliklere ulaşmak için ramazan ayları insan hayatının en değerli anlarıdır. Hakkıyla müstefid olmak gerekir.
Bu sene aslında bu anlamda çok iyi bir fırsat. Zira önceki yıllarda şaşalı ve debdebeli iftarlar vardı. Her gün bir iftara yetişmek, anlı, şanlı insanları görmek için yarışılırdı. Bu iftarlara çoğu zaman gerçek ihtiyaç sahipleri çağrılmazdı. Ayrıca ciddi bir israfta söz konusu olurdu. Bir diğer durum ise belediyelerin adeta yarış içinde oldukları iftar davetleri vardı. Görünürde aslında çok masum bütün mahalle bir araya geliyorduk, kaynaşıyorduk. Ama samimiyetten uzak idi. Yüce Rabbimizin Kuran-ı kerimde uyarmasına rağmen ﴾Çoklukla övünme yarışı sizi kabirlere varıncaya kadar oyaladı. (Tekâsür Suresi 1-2) ﴿ “En kalabalık iftar bizim iftarımız oldu” muhabbeti bir başka can sıkan durum idi. Buram buram gösteriş kokardı. Ayrıca iftar sonrası yapılan ramazan eğlenceleri, ramazan ayını ibadet ve tefekkür ayı olmaktan çıkartıp tamamen eğlenceye, boş ve manasız bir hava içine sokmaya çalışılırdı. Çok az istisna dışında bu programların hiçbir faydası olmazdı.
Bir diğer durum ise cami cami dolaşılırdı. O cami imamı şöyle namaz kıldırdı, yok şu camide şöyle iyi vaaz yapıldı, muhabbetleri ile etraf dolar taşardı. Hani nerede kalmıştı ibadet ayı, tefekkür ayı hepsi bir koşuşturmacanın içinde adeta kaybolup gitmişti. Birde ekran hocalarımız olurdu. Gerçi bu ekran hocalarımız bugün yine var. Hiçbir faydaları yok. Malayani konuşmalar ve magazinvari sorulara verilen cevaplar ile ramazan ihya ettiğimizi zannediyorduk.
Halbuki ramazan derin düşüncelere dalacağımız, iç dünyamız ile hesaplaşacağımız bir ay. İşte bu nedenle bu sene ne iftar koşuşturmaları var, ne de cami koşuşturması. Evlerimizde şuur ve ihlas ile ramazanı idrak etmeye çalışıyoruz. Bir yandan huşu içinde tuttuğumuz oruç ile diğer yandan da ailelerimiz ile tefekkür içinde aile bağlarını da güçlendirerek bir ramazan idrak ediyoruz. Bir çoğumuz evlerinde aileleri ile birlikte teravih namazı kılarak adeta evlerimizi mescid haline getirmiş olduk. Bizim dinimiz o kadar kolaylıklar sunmuş ki bizlere, biz çoğunun farkında bile değiliz. Bizim için temiz olmak şartı ile yeryüzünün her tarafı bir mescit. İşte fırsat doğmuş oldu. Evlerimizi ramazan eğlencelerine çevirmek yerine, anlamını düşünerek, Rabbimizin bize verdiği bütün nimetlere şükrümüzü eda edebilmek için ev halkı ile birlikte ibadet ederek, Kur’an okuyarak, dini ve ilmi sohbetler yaparak topyekûn arınabilmek için birbirimize örnek olarak bir ramazan yaşamaya gayret ediyoruz. Aslında bu anlamda değerlendirdiğimizde bu sene yaşadığımız bu durum büyük bir nimet.
Sessiz geçen ramazan ayını derin tefekkür ile geçirebilir ve kalbimizi daha fazla Allah’a yönlendirebilirsek bu süreçten en kârlı çıkacağımız bir durum olmuş olur. O nedenle her anımızın kıymetini bilelim, her anı fırsata çevirmeye gayret edelim. Sonu cennete giriş olarak müjdelenen ramazan ayının bu son günlerini de aynı şuur ve saik ile geçirebilmeyi Rabbim hepimize nasip etsin.