Sevgili Okuyucularım;
Bu haftaki köşemizde artık son virajına girdiğimiz Mahalli seçimler üzerine son bir değerlendirme yapacağım.
Artık bütün seçim bölgelerinde adaylar kesinleşti ve bütün siyasi partilerin adayları hummalı bir şekilde arazide çalışmaya başladı. Belediye Başkanlıkları adayları her ne hikmet ise seçim zamanlarında milleti kucaklamak ve millet ile iç içe olabilmek için adeta birbileri ile yarışıyorlar. Seçimler sonuçlandıktan sonra ise seçilen başkanları görebilmek bir hayli zor oluyor. Anadoluda küçük il ve ilçelerde yaşayanlar nispeten büyükşehirlere göre şanslılar. Onlar Belediye Başkanlarına daha kolay ulaşabilmektedirler.
31 Mart seçimlerinde, seçim süreci adeta bir genel seçim yapılıyormuş havası içinde sürdürülmekte, bu da bazı partiler için dezavantaj oluşturmakta. İktidarların yerel seçimlerde hem şanslı hemde şanssız yönleri vardır. Şanslı yönleri iktidarın ellerinde olması nedeniyle “yerel iktidar ile merkezi iktidar uyumlu olur, aynı partiden olmaları sinerji oluşturur” diyerek avantaj sağlarlar. Dezavantajlılık yönü ise iktidarın iktidarlık sürecinde yıpranma ve yorgunluğu bazı seçmenler üzerinde değişim beklentisi oluşturmaktadır. Bu nedenle de değişim talebinde bulunan seçmen kitleleri tarafından muhalefet partilerine bir yöneliş kaçınılmaz olarak gündeme gelmektedir.
Bu çerçeveden baktığımızda da mahalli seçimler bir yerel başkan seçiminin ötesine geçmemesi gerekir. Vatandaşlar kendi bölgelerine hizmet yapacak başkan adayının projeleri ve vizyonuna bakarak, şehre kimin daha iyi hizmet getireceğini belleğinde süzerek ona göre bir karar vermesi daha doğru bir yaklaşımdır. Fakat bir başka boyutu ile de yerel yönetimlerin, iktidar ve devlet ile iç içe olması o bölgeye hizmetlerin daha süratli ve daha kolay gelmesi için bir bütünlük içinde olması elbette bir avantajdır. Zira artık hizmet alanları ne kadar yerel olarak düşünülse de ülkenin bütünlüğü açısından genel yönetimden soyutlanması çok doğru bir şey değil. Artık bir çok hizmet genelden yerele doğru inmeye başladı. Hele de günümüzde bir çok projenin yapılabilmesi için merkezi yönetimin onayı ve desteği gerekmektedir. Bütün bunlar göz önünde bulundurarak hareket edilmesi ve Belediye Başkanının çok güçlü bir kadro ile seçilebilmesi gerekmektedir. Bundan dolayı seçmenler tercihini kullanırken bunları da düşünmeleri gerekmektedir. Zira artık yerel hizmetler sadece çöp toplama, temizlik işleri, fen işleri ve kültürel işler ile sınırlı değildir.
Yerel hizmetlerin önünde çok önemli yapmaları gereken işler vardır. Bunların başında kanaatimce enerji konusu gelmektedir. Şimdiye kadar devletin bir politikası olarak kurulan rüzgar ve güneş panalleri önümüzdeki süreçte yerel yönetimlerin önemli bir projesi haline gelecektir. Bir diğer konu da ülkemizde bol miktarda bulunan termal kaynakları olabilir. Hemen hemen her ilimizde bir termal kaynağı bulunmaktadır. Bu termal kaynakları ile ilgili gerekli araştırma ve incelemeler en kısa zamanda yapılarak milletin kullanımına veya turizm kaynaklı olarak istifade edilmesine imkan tanınmalıdır. Tüm bu ve benzeri konular sadece yerel anlamda sonuçlanabilecek şeyler değildir. Bir ayağında mutlaka merkezi hükümet yer almalıdır. Bu nedenle artık yerel yönetimlerde çok fazla partizanlık yapılmamalı, belediye başkanı hangi partiden seçilirse seçilsin merkezi hükümet ile uyum içerisinde olmalıdır. Zira şehirlerimiz birbirinden kopuk değildir. Ülke hızlı bir şekilde büyüme içine girmiş iken illeri “bizden veya değil” şekliyle ayrımcılığa tutmak doğru bir davranış değildir. Bu davranışı ne merkezi hükümetin ne de yerel seçilmiş belediye başkanı ve ekibinin sergilemesi doğru değildir. Artık global dünyada oldğumuzu fark etmeli ve yapılan hizmetlerde bir bütünlük arz edilmelidir.
Belediye seçimlerinin önemli bir noktası da millet olarak birlik ve beraberliğimize, devletin ve milletin bölünmez bütünlüğüne helal gelmemelidir. Tatlı bir yarış içinde süreç devam ettirilmeli, kavga ve kaos ortamına müsade edilmemelidir. Burada hem adaylara hem de seçmenlere büyük iş düşmektedir. Seçtiğimiz başkan hangi partiden olursa olsun devletin bölünmez bütünlüğüne zarar verici davranış ve tutumlardan kaçınmalıdır. Seçilen başkanın seçildikten sonra tek derdi seçildiği bölgenin kaynaklarını en verimli şekilde kullanarak vizyoner hizmetleri ile şehre katma değer katmalıdır. Şehirlerin kalkınması ülkenin kalkınmasıdır. O nedenle vakit kaybedecek halimiz yok. Herkes üzerine düşeni fazlası ile yapmak için gayret göstermelidir.
Oy kullanma zamanına az bir zaman kaldı. Seçim sonuçlarının şimdiden en hayırlı şekilde sonuçlanmasını, kazananın ise ülke ve millet olmasını temenni ederim.