Bizim bilmediğimiz ne çok konu varmış, depresyon ve enerjiler de bunlardan bazıları… Eskiden bizim canımız sıkılırdı, üzülürdük hatta depresyona girip çıkarmışız farkında olmadan... Dertlenirdik, efkârlanırdık ne de olsa öyle görmüştük büyüklerimizden... Üzüldüğümüzde, sevindiğimizde sarılırdık birbirimize... Dertleştik derdik biz arkadaşlarımızla, yakınlarımızla içimizdeki acıları paylaşmaya… Sanırım depresyonda olduğumuz için pek halimiz olmazdı, onun adı da gönül yorgunluğu olurdu ki annemizden surat astığımız için azarı yediğimiz zaman geçerdi...
Gözlerimizi tavana dikip uyuyamadığımız gecelerde ağlardık belki de yorganımızı çekip başımızın üzerine... Milyonlarca kişinin kullandığı sosyal paylaşımlardan da habersiz olduğumuz için yalnızlık çekmezdik... Biz küserdik...Küsmek için bile el temasına gereksinim duyar ve elimizi uzatırdık barışmak için bile ...Biz küserdik belki ama asla kötü cümleler kurmazdık birbirimize... Arkadaşımıza bir başkası asla sataşamazdı, biz her zaman yanında olurduk küs olduğumuz zamanlarda bile....Biz asla arkadaşlarımıza olan kırgınlığımızı dile getirmezdik sosyal paylaşım siteleri olmuş olsaydı bile...Öyle ulu orta yazılar bırakmazdık sosyal paylaşım sitelerindeki sayfalarımıza, sonra bir arkadaşımız üzerine alınır ve üzülürse, mazallah...
Biz arkadaşlarımıza enerji vampiri, enerji emici gibi kelimeler sarf etmez, yanlarında da olurduk şartlar ne olursa olsun... O zamanlar sosyal paylaşım siteleri olmadığı için kendi kendimize yaşardık... Ayşe'ye kızıp herkese ilan etmezdik gecenin üçünde... Ahhh zamane...
Şimdi bu enerjisi düşük olanlar kim ve bu enerjisi düşük olanlarla görüşmek istemeyenler kimler... Biz böyle görmedik... Bizim gönül pencerelerimiz vardı, iyi olduğumuz zaman bahar, kötü olduğumuz zaman dostlar girerdi o pencerelerden içeri...Ve biz her daim ama ağlayarak ama gülerek beraber içerdik kahvelerimizi...
Sonra anlatırım eskilerden kulağımda kalan, mangalda tek kişilik cezvelerde pişen kahve keyiflerini ve anneannemlerin enerji düşüklüğünden bi haber bıkmadan usanmadan her defasında ilk kez dinliyormuşcasına üzülüp ağladıkları dost dertlerini... Kırk yıl hatırı kalınan kahvelerden enerjisi düşük diye uzak durulan zamanlara... Hey gidi günler...
Kalın sağlıcakla...