Sevgili Okuyucularım;
Geçtiğimiz haftalarda bize ayrılan bu köşede “2019 Mart Yerel seçimlerinde nasıl adaylar bekliyoruz” başlığı altında bir yazı kaleme almış idik. Bu haftada o yazının devamı niteliğinde yerel seçimlerde ne gibi hamleler yapılmalı ki başarı elde edilebilsin çerçevesinde bir konu işleyeceğim.
Artık başta iktidar partisi başta olmak üzere hemen hemen bütün partiler büyükşehir, il ve ilçelerde adaylarını belirlemeye başladı. Yerel seçimlerde parti mutlaka önemlidir. Hele de merkezi hükümet ile aynı partiden olursa yerel yönetim hizmetleri açısından bir bütünlük arz etmesi yönüyle önemli bir durum. Ancak yerel seçimlerde özellikle Anadolu’da seçmen birinci derecede adaya bakıyor. Adayın profili seçmenin kafasına yatıyorsa, aday hangi partiden ona bakarak sandığa gitmeyi yeğliyor. Adaylar bir bir seçmenin önüne koyulmaya başlandı. Seçmenlerin daha önlerinde 4 aya yakın bir zaman var, adayları süzgeçlerinden geçirerek bölgelerine en iyi hizmeti kimin getirebileceğini düşünüp ve de takdir ederek bir seçim yapacaklardır.
Adaylar yavaş yavaş sahaya inerek, kanaatimce burada birinci öncelik gönül belediyeciliği mantığından yola çıkarak halk kucaklanmaya çalışılacak. Gönülleri en çok fetheden ve sonrasında da bölgesi için en anlamlı projeleri olan başkan adayı seçmenden tam not alırsa seçimi göğüsleyecek.
Artık Belediyecilik sistemi Türkiye’de neredeyse oturdu. Klasik belediye hizmetleri bir şekilde yürütülüyor. Belediyeciliğin ana hizmetleri olan temizlik hizmetleri, yol ve kaldırım yapımı, altyapı hizmetleri… bunlar rutin bir şekilde ihtiyaçlar doğrultusunda yürütülüp gidiyor. Bundan sonra Türkiye’de yerleşen sosyal belediyecilik mantığı ile insanların sosyal dokularına dokunulması daha fazla ön plana çıkar oldu. Bu doğrultuda kapı aralayan adaylar daha fazla dikkat çekmeye başlayacak. Ve seçmen tarafından birinci tercih noktası olacaktır. Bununla beraber belediye kaynaklarını optimum kullanılması da önemli bir mevzu. Zira kamu kaynakları israf edilmez ve kamu kaynakları rantabl bir şekilde kullanılırsa farklı hizmet alanlarına da kaynak aktarabilmek mümkün olacaktır. Bu dönemde belediyeler biraz daha yerel kaynakları etkin kullanarak, israf etmeyerek, eğitim kanalında daha fazla kullanmalılar. Kaynakların bir çoğu eğitimsizlik ve eğitilmemiş insanların tahripkarlıkları sonucunda heba edilip gitmektedir. Bu süreçte bir diğer önemli konuda belediye olarak gerek merkezi hükümetin gönderdiği kaynaklar olsun, gerekse yerel kanunlar çerçevesinde toplanan kaynaklar olsun, bunlar kuruşuna kadar hakkı verilerek kullanılmalıdır. Bunların yanı sıra her il ve ilçe belediye başkanı kendi bölgesindeki yerel dinamikleri harekete geçirerek bu dinamikler ile ekonomik değer meydana getirmeli ve buralardan kaynak temin etme yoluna gitmelidir. Artık koltuğa oturup hazır olan kaynağı harcama dönemine bir son verilmelidir. Her il ve ilçede; araştırıldığında bulunup ortaya çıkartılacak katma değer oluşturan kaynaklar bulunmaktadır. Yeter ki bunlar için kafa yorulsun ve bunların meydana çıkartılması için samimi bir şekilde gayret gösterilsin.
Artık belediyecilik hizmeti üretken ve dinamik bir yapı kazanmalıdır. Tabi bütün bunları yapabilmek için önce yaptığı işi insanın sevmesi lazım. Bölgesi ile barışık olması lazım. Bulunduğu bölgede herkesimden insan ile gönül köprüsü kurabilmelidir. Bu gönül köprüsünü oluşturabilmek içinde birilerinin dümen suyuna giden biri olmamalıdır. Türkiye’nin birçok ilini ve bölgesini bir vesile ile gezdim. Hemen hemen her bölgede ortak sıkıntı şu. İlin veya ilçenin belediye başkanı ilde bulunan bütün milletvekilleriyle güç birliği yapacağı yerde; bir milletvekilinin direktifi altına giriyor. O ne derse onu yapmaya çalışıyor, diğer milletvekillerini yok sayıyor bu da bir süre sonra “onun bunun adamı” sürecini gündeme getiriyor ve kısır çekişmeler ile aylar yıllar doldurup geçiyor. Bölgeye katma değer üretmeye zaman kalmıyor. Türkiye’nin en büyük hastalığı olan “birilerinin adamı olma” işine bir son nokta koyulmalıdır. Muhalif partinin milletvekili de olsa bölgesine faydalı bir çalışması, projesi varsa hep birlikte kucaklanarak o bölge kalkındırılmaya çalışılmalıdır. Bölgenin kalkınması demek ülkenin kalkınması demektir.
Şahit olduğum birçok olay bana şunu teyit ettirdi. Artık hangi partiden olursa olsun vatandaş kavga, kaos dönemi istemiyor, bölgesine hizmet gelsin, adam kayırmacılığı yapılmasın, işler ehline teslim edilsin, kamu ve belediye kaynakları gereksiz yere çarçur edilmesin arzusu içinde. Yine başkan adayına oy vermiş olsun veya vermemiş olsun herkes kucaklanmak istiyor, yok sayılmak istemiyor.
2019 seçimlerine doğru gidildiği bu süreçte kazanan, ülkemiz ve bölgelerimiz olması ve gönül belediyeciliğinin hakim olmasını temennisiyle…