Sevgili Okuyucularım;
Türkiye 24 Haziran’da tarihi bir seçim yaşadı. Bu seçimi diğer seçimlerden ayıran en önemli özelliği milletvekili seçmenin yanı sıra Türkiye’de ilk defa uygulanacak olan bir yönetim değişikliği, yani sistem değişikliği de oylandı. Recep Tayyip Erdoğan bu seçimler sonucunda % 52,59 oy oranı ile yeni sistemin ilk Devlet Başkanı (Cumhurbaşkanı) oldu. Genel Başkanı olduğu Ak Parti ise %42,56 oy oranı ile Mecliste birinci parti olarak 295 milletvekili ile temsil edilecek düzeyde kaldı. Cumhurbaşkanı ile Ak Parti arasında görünürde % 10 civarında oy farkı olduğu fark ediliyor. Ancak bu fark Cumhurbaşkanı için en az %4 civarında MHP’den gelen bir oy ve Milletvekilliği seçimi içinde Ak Partiden en az %4-5 aralığında bir oyun MHP’ye kaydığını düşünürsek aradaki fark %1 veya %2 gibi görülmektedir. Şimdi yeni sistem gereği Meclis çok önemli görülmese de Yasa yapma yetkisi hala Mecliste olduğu ve Cumhurbaşkanı denetleme mekanizması konumunda olduğu için önemini korumaktadır.
Gelelim, seçim analizine. Cumhurbaşkanının kendi oylarının partisinin üzerinde olduğu her halükarda aşikar. Yani bu şu demek, Recep Tayyip Erdoğan her zaman olduğu gibi partisinden önde gitmeye devam ediyor. Seçimi %30’lar civarında bir oy ile ikinci tamamlayan CHP’nin adayı Muharrem İnce’ye baktığımızda hiçbir şahsi bir icraat vurgusu yapmamasına rağmen yine ciddi oy alabilmiştir. Tabii burada şu gözlemlenmektedir. CHP seçmeni adayına sahip çıkmıştır. Ve adayını kemikleşmiş bir oy kitlesi ile desteklemiştir. Her ne kadar seçimin sonucunda kaybetti gibi görülse de hiçbir icraat açıklayamayan ve iktidarın onca yaptığı hizmeti yıkma ile seçim propagandası yapan bir adaya, seçmeni güvenmiştir. Bu yabana atılmaması gereken bir mevzudur. 16 senelik Ak Parti’nin birçok hizmetine rağmen Recep Tayyip Erdoğan seçimi 1. turda MHP’den gelen destek oylar ile göğüsleyebilmiştir. Bu kadar yapılan hizmetler karşılığında en az %60’lar seviyesinde bir oy alınması gerekirdi. Buradan şu çıkartılabilir, seçmen her zaman hizmete bakmıyor. Bunun da açık göstergesi milletvekilliğinde alınan oy oranı ve milletvekili sayısı göstermektedir. Seçmen bu tercihi ile Ak Partiye bir mesaj yollamıştır. Cumhurbaşkanımıza sonsuz desteğimiz devam ediyor. Ancak Milletvekilliğinde, “tepeden bakan, halkın gönlünü fethedemeyen, bölgelerinde kabul görmeyen adaylar ile listeler oluşturulursa, bizi yok sayan bir anlayışla aday dayatması yapılırsa biz de buna tepkimizi oy vermeyerek gösteririz” demiştir.
Seçim sonrasında görüştüğüm birçok arkadaş “Cumhurbaşkanlığında Recep Tayyip Erdoğan” dedik. Ancak “Milletvekilliğinde tercihim MHP oldu” dedi. Bu da zaten oy oranı ile açıkça kendini göstermiştir. Şimdi bu sonuçlar doğrultusunda Ak Parti yönetimi şapkayı önlerine koyarak nerelerde hata yapıldığını görmesi gerekiyor. Aslında hatalar nerelerde bu açıkça belli. Öncelikle son dönemde halktan kopuk bir anlayış sergileniyor. Belediye başkanlarının tavrı, milletvekillerinin birçoğunun şahsi menfaatlerini, partinin ve ülkenin menfaatleri üzerine çıkarmış olması yine kibir gurur ve enaniyetin gittikçe artması ve 16 yıldır tek başına iktidar olmanın getirdiği şımarıklıklar bu sonuçları doğurmuştur. Millet şunu diyor “evet 16 yıldır Türkiye’nin çehresini değiştirdiniz. Rüyamızda göremeyeceğimiz hizmetleri yaptınız. Ancak bütün bunlara rağmen benim gönlümü almasını bilmez isen ben de sana sandıkta dersini veririm”.
Bir de unutulmaması gereken bir konu da Türkiye’de seçmen kitlesi gittikçe gençleşiyor. 2002 öncesi Türkiye’den bi haber bu seçmen kitlesinin talepleri ve beklentileri çok farklı. Bunların nabzını tutabilmek ve beklentilerine karşılık verebilecek politikalar da üretilmelidir. Yoksa bu genç seçmen kitlesi önümüzdeki yıllarda seçimlerin sonuçları üzerinde adeta belirleyici rol oynayacaklardır. Ak Parti yönetimi bu konuları masaya yatırmalıdır. İvedi bir şekilde de çözüm için adım atmalıdır. Zira önümüzdeki yerel yönetimler seçimi, en az bu milletvekilliği seçimi kadar önemlidir. Ciddi kan kaybı yaşanırsa artık çözülme başlayabilir. Bütün bunları ifade ederken bir iyi niyet çerçevesinde ülkenin geleceği ve milletin selameti için vurgu yapıyoruz. Bu konulardaki eleştirel yaklaşımlarımız yanlış anlaşılmamalıdır. Ve hiçbir zaman eleştiriye de kapalı olunmamalı, bilakis açık olunmalıdır. Yine seçimler arefesinde İYİ Partinin %10 civarında bir oy ile 40-50 arasında milletvekili çıkarabileceğini ifade ettiğimizde adeta bazı kişiler tarafından linç edilir duruma geldik. Seçim sonuçlarını gördük ve bu tahminimiz tuttuğuna şahit olduk.
Buradan şunu ifade etmek istiyorum. Seçim süresince hiçbir vaadi olmayan, iktidarın yaptığı her şeyi yıkmak üzere bir politika geliştiren partiye, seçmen % 10 destek veriyorsa ve 16 yıldır ülkeyi nereden nereye getiren Ak Parti’ye ihtar çekiyorsa burada oturup düşünmek lazım.