Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan 6. Olağan Kongreyi gerçekleştirdikleri salondan AK Parti’nin Manifestosunu gayet açık bir şekilde dünyaya haykırarak, ahidler vererek açıkladı. Hemen hemen her konuya değindi. Hedefleri için gayet dirayetli ve kararlı olduğunu bir kez daha gösterdi.
Buradan okunan en önemli husus, BÜYÜK TÜRKİYE hedefine büyük bir azim ve coşkuyla yürüneceği oldu. İkinci husus ise, o yolda yürüyeceği kadroların özelliklerini saydı zımnen.
Bu yazımızda bunu işleyeceğiz.
Başkanlık sistemi ile ‘Milletvekilliği’nin artık pek bir öneminin kalmadığını söylemek doğru olmaz. Çünkü, ülkeyi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkaracak, ülkenin bilimsel, ekonomik, güvenlik ve sosyal atılımlarını gerçekleştirmek için hayata geçirilecek kanunları, milletvekilleri yapacak.
Bunun için de, Milletvekili olacak olanların liyakatlari, donanımları, vizyonları, idealistlikleri, yetenek ve becerileri, hatta kişisel özellikleri çok önemli hale geliyor.
Bugüne kadar herkes milletvekili olabiliyordu. Kendine siyaseten bir “abi” bulan ya da siyaset üzerinde baskı gücünü kullanan bir odağın, grubun desteğini alan, sırtını bir kampa dayayan kişi, TBMM’ de milleti temsil(!) edebiliyordu.
Ama artık öyle değil..
Artık aktif denge politikası uyguluyoruz. Sürekli gelişen ülke ve dünya gündemine uyum performansınız ne? Ülkenin gençliği, eğitimi, güvenliği, sağlığı, ekonomisi, sosyal hayatı, hukuk sistemi ve bilimsel gelişmelere dair söyleyecek sözünüz, projeniz, stratejiniz var mı? Multi disipliner bir yaklaşıma sahip misiniz?
Artık yeni seçilecek Milletvekili, dünyayı sömürerek yöneten emperyalist ülkelere “Dünya 5’ten büyüktür” diye rest çeken Türkiye’nin, uluslararası arenada politik bir aktör olduğu bilincine sahip olmalı ve o seviyede bir kimlik ortaya koymalı.
Milletvekili, yanıbaşımızdaki Medeniyet havzamızda ve gönül coğrafyalarımızda dökülen kan ve gözyaşının nasıl dindirileceği ile ilgili etkili stratejiler oluşturabilecek ve buralarla ilgili tarihsel geçmişimizi ve derin gönül bağlarımızı bilecek.
Gelecekte dünyada ne gibi değişiklikler olacağını, Dünya’yı bekleyen şeylerin neler olduğunu bilecek, öngörecek.
Küresel kapitalist odakların, her türlü kirli projelerle ruhları ve insani erdemleri iğdiş ederek, insanı gittikçe köleleştiren, materyalistleştiren, bencilleştiren ve sadece bu dünyaya ait yaşayan hazcı, hedonist köleler haline getirmeye çalışan her türlü vahşi planlarına karşı, ekonomik ve kültür emperyalizmine karşı, bizim, insanlığa huzur ve güven vermiş, insanı merkeze koyan o muhteşem medeniyetimizi, eğitim, sanat, bilim, ekonomi, kültür, hukuk vs. tüm yönleriyle yeniden inşa edecek altyapıyı oluşturarak, Aziz Milletimize de, umudunu “BÜYÜK TÜRKİYE”ye bağlamış dünya mazlumlarına da, insanlığa da refah, barış, selamet ve adalet götürecek asil medeniyetimizi hayata geçirecek alternatif projeler oluşturacak.
Bütün dünya mazlumlarının ümidi, umudu olmanın ne demek olduğunu kavramış olacak.
Uluslararası arenada kimlerle ittihad içinde olacağımızı ve kimlerle ittifak, kimlerle itilaf yapacağımızı bilecek.
Geçmişe dair tecrübe ve bilgi birikimi olacak. Mutlaka tarih bilgisi olacak. Ülke meseleleri ile ilgili 3 boyutlu düşünebilecek.
Ülkenin içinden geçtiği her kritik süreçte sağına soluna bakmadan; vesayetçilere, darbecilere, terör örgütlerine, ihanet çetelerine karşı özüyle, sözüyle mertçe dimdik duracak.
İçinde, kadim medeniyet değerlerimizin yeniden ihyası ve inşası idealimize dair yoğun coşku biriktirdiğimiz yüreğimizin gür sesi olacak, dava adamlığımızın heyecanı olacak.
Zulüm kimden gelirse gelsin, kişisel ya da bir grubun menfaatlerine ters düşse bile, gücünün yettiğince buna karşı çıkacak, duruşunu açıkça her daim Haktan ve halktan yana gösterecek.
Yalnız kalmaktan korkmadan Hakkın tarafında durabilmeyi büyük bir erdem kabul edecek. Cesur ve yüreği millet, yükü medeniyet olan adanmışlardan olacak.
Konjonktürün, dengelerin veya herhangi bir gücün yanında saf tutmayı vahim bir tarafgirlik olarak kabul edecek.
En büyük erdem olan Hakperestliği şiar edinecek.
Adaletsizliklerin giderilmesi için, haksızlıklara aralanan kapıları kapamak için cesurca mücadele edecek.
Millete giydirilmiş deli gömleği hükmündeki darbe anayasasından arta kalan çarpıklıkların giderilerek, kadim medeniyet değerlerimiz doğrultusunda tamamen milli ve sivil bir anayasaya geçişe katkı sağlayacak ve bu süreçte insiyatif alıp gayretle çalışacak.
"Benim Ankara'da oturmamı ve boğazda keyif çatmamı bekleyenler daha çok beklerler." diyen Sayın cumhurbaşkanımızın ne demek istediğini tüm hücreleriyle idrak edecek, milli iradeye sahip çıkarak küresel operasyonları boşa çıkarma gayretinde olacak.
. . .