Doğru yapılanları beğenmek, desteklemek, her zaman “..cı”, “..ci” şeklinde tanımlanmayı gerektirmez. Birinin bir sözünü, duruşunu ya da tavrını, gayretini beğeniyor, başka bir söz ya da tutumunu beğenmiyor olabilirsiniz. Ya da bugün iyidir ama yarın adam başka yere savrulur ve o çizgisinden saparsa, dün desteklediğinizi bugün desteklemezsiniz olur biter.
Ancak işimize geldiği ya da gelmediği için destekleyip desteklemeyeceğimize karar vermemeliyiz. İşimize gelmese bile, hoşlanmasak bile Hakikate göre davranmalıyız. Yanlışları dilimizi ısırmadan eleştirip düzeltmeye çalıştığımız gibi doğruları da desteklemeliyiz.
Biz, “doğruluktan saparsan seni kılıcımızla düzeltiriz Ya Ömer” diye korkmadan haykırabilen bir medeniyetin çocuklarıyız. “Taraf” olacaksak, menfaatimizden, adamımızdan, etnik kökenimizden ya da dünyalık arzulardan yana değil, Hakk’tan yana, adaletten, barıştan, doğruluktan yana taraf olacağız!
Bugün AK Parti İl Başkanı Sayın Berk Mersinli’nin ortaya koyduğu gayreti görmezden gelmek, desteklememek, bu düstura göre haksızlık olur..
AK Parti il kongresinin hemen ardından bereketli ve mübarek üç aylarla birlikte Manisa’da bir hareketlilik de başladı. Seçimle yeniden iş başına gelen il başkanı Sayın Berk Mersinli, bu yeni dönemi, bu manevi iklimin ruhaniyeti içinde iyi planlamış gibi görünüyor.
Reis’le kaygısı ve kavgası bir olmayan ama “O”nun adıyla “yolunu bulanların” yüzünden yaşanılan kan kaybının ve kibirli kifayetsiz muhterislerle “ganimetçiler”in partiye kaybettirdiklerinin farkında.
Dava derinliğine, tarihsel sorumluluklarımıza, küresel konjöktüre ve Büyük Türkiye'ye dair hiçbir kanaati, vizyonu ve heyecanı olmayan riyakarlara inat, Reis’ten yüreğine enjekte ettiği o kutlu aşkı, Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım Bey’in samimi, alçakgönüllü, sade ve mütebessim üslubuyla sentezleyerek, ete kemiğe bürümüş ve teşkilatına, “siz de böyle çalışmalısınız” diyerek adeta model oluyor.
Kısır tartışmaları, günlük dedikoduları, "istikbal ve istiklal mefkûremiz"le uzaktan yakından alâkası olmayan yavan söylemleri bir yana bırakarak, muhteşem bir enerji ile sahaya inmiş, özveriyle çalışıyor. Adayın kim olacağıyla değil, insanların gönüllerine nasıl dokunulacağıyla ilgileniyor. AK Parti’nin Manisa’da Büyükşehir’i almasına kilitlenmiş. Kendisini ispatlaması için de bir fırsat. Zaten Büyükşehir’i alamazsak görevi bırakırım da dedi.
Ayda bir gün ilçelere vakit ayırıyormuş Berk Başkan. Çalışmalarından bir kaçını yakinen birebir takip ettim. Teşkilatının her kademesindeki yöneticilere ve yönetim kurulu üyelerine verdiği değer, hakikaten takdire şayan. Muhtarlarla ve mahalle başkanları ile birebir ilgileniyor. Teşkilatının özellikle gençlik ve kadın kollarına ayırdığı zaman, gerçekten çok fazla. Onlarla kaliteli toplantılar yaparak moral motivasyonlarını arttırma noktasında çok başarılı ve çok etkileyici bir strateji izliyor.
Sayın Başkanın bu samimi ve disiplinli çalışmaları, küçük dünyalarında basit çıkarları için büyük laflar edip, bunu memleket meselesi, dava adanmışlığı olarak pazarlayanların tabanda ve halkta bıraktığı olumsuz imajı yok ederek, AK Parti’ye Manisa’da olumlu yönde büyük bir ivme kazandırır.
Manisa’nın geleceğine dair umut vadeden bu rüzgarın, hased ve fitne ile kesilmemesi için herkes üzerini düşeni yapmak zorunda. Çekememezliğin ve enaniyetin yıkıcılığı konusunda Afgan mücahitleri örnek vermek isterim. Ülkelerini işgal eden dünyanın iki süper gücünden biri olan Sovyetler Birliği’ni yendiler ve ülkelerinden çıkardılar. Fakat kendilerine yenildiler. Fitne ve enaniyet galip geldi. Birbirlerine düştüler. Sonuç, acıdır ve bugün ortadadır.
Geçtiğimiz yerel seçimlerde yaşanılanları da asla unutmamak lazım! Bazıları seçimleri, aday olarak konulan hoşlanmadıkları bir siyasînin, kişisel ikbal kaygısi olarak gördüler. Kendi adaylarına oy vermediler. Hatta daha ileri gidip, çevrelerine de verdirmeyerek, partiye de Manisa’ya da yazık ettiler. Zaten baştan, ‘filancayla olmaz’ demekle seçim mağlubiyetini kendi elleriyle ilan etmişlerdi.
Artık önümüzdeki süreçte, düşmanlığın ve rekâbetin kör ettiği insanlardan olamayız. Kendi adayımız olduğu halde, ‘falanca kazanmasın da kim kazanırsa kazansın’ demek, insan onuruna ve haysiyetine de yakışmaz.
Pireye kızıp yorgan yakan adamın haline benzemeyelim artık. Kaş yapayım derken göz çıkarmayalım. Son pişmanlığın fayda sağlamadığını hep birlikte yaşayarak öğrendik!
"Biz, 'âdil bir dünyayı, yeniden inşa' hedefine kuşanmış, soylu mücadelenin adanmışlarıyız" diyenlerin, el ele omuz omza, yürek yüreğe bütünleşerek yürüme mecburiyeti var artık!..