Ülkemin vefakar, cefakar insanı, rahmetli Menderes’’in ve Özal’ın başlattığı ekonomik ve sosyo-kültürel gelişmişlik ile demokratik özgürlükler hamlesinin bir devamı olarak gördüğü AK Parti hareketine, alternatifsiz bir yönetim mekanizması olarak bakarken, mazlum coğrafyalar, adalet arayan masumlar ve sömürülen dünya halkları ise, kendileri açısından bir “kurtuluş ümidi” olarak bakıyor. İnsanların Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a inanılmaz bir güveni var. Bir o kadar da büyük beklentileri var.

Hal böyle iken, keşke Sayın Cumhurbaşkanımız, kendi teşkilatlarını, belediyelerini, bakanlıklarını tebdili kıyafetle bir denetletse. Aşağıda bazı yerlerde durum gerçekten vahim. İçimizdeki düşmanlar, dışımızdakinden daha tehlikeli.

Adaylarınızı, teşkilat yöneticilerinizi, milletvekillerinizi, belediye başkanlarınızı tanımak istiyorsanız, kimlerle birlikte otup kalktıklarına, kimlerle ne iş tuttuklarına ve dostlarına bakın.

Geçmiş iktidarlar dönemlerinde olduğu gibi bu iktidar dönemindeki sistemin kemirgenleri de, bindikleri dalı kemiriyorlar. Size bir ağaç verirken, ormanı söküp götürüyorlar. Bu adamlar kaz gelecek yerden tavuğu esirgemiyorlar.

Dün süt dişleri ile elinizi geveleyenlerin bu gün köpek dişleri çıktı, ısırırlar. Artık mama yemiyorlar, daha fazlasını istiyorlar. Vermezseniz her türlü bel altı saldırırlar. Bunların beslenip bugünlere gelmelerine müsaade edilmemeliydi. Şimdi önlenilmezse, gelecek günler, geçen günleri aratır. Yani AKP’liler, AK Partilileri boğmak üzere.

Diğer yandan Abdullah Gül üzerinden Reis’ten ve AK Partiden kurtulma hesabı yapanlar var. Bu senaryoya destek verecek, bir takım eski siyasetçiler de var. Bunlara Reis’in üzerini çizdikleri, ihale alamayanlar, bürokraside bir koltuk kapamayan ya da koltuklarını kaptıranlar, milletvekili seçimlerinde ve belediye seçimlerinde aday yapılmayacak olanları da katmak gerek. Ama bu hengamede Reis’in arkasında duran en net ve en sağlam duran ise, samimi taban ve halk.

Şunu da hemen belirtmeliyim ki; bugüne kadar, millete hizmet etsinler diye tevdi edilen makamlarda her haltı yiyenler, ceplerini doldurup, makamların gücünü, millete hizmet yerine, nefislerinin arzuları doğrultusunda har vurup harman savuranlar için, kış kapıda!

Son zamanlarda bir kıpırdama var. Beklemekten bıkan, çıkarcı ve liyakatsiz kişilerin işleri iyice kötüleştirdiğinden endişe edenler artık “bir şeyler yapmalıyız” diyerek seslerini yükseltmeye başladılar. Siyasetteki, bürokrasideki, toplumdaki yozlaşmaya karşı “ne yapabiliriz?” diye soruyor ve çözüm yolları üretmeye çalışıyorlar.

Seçimler yaklaşıyor. Gelecek günlerin geçen günleri aratmasından korkanlar, şikayet etmekten ve başkalarından çözüm beklemekten yorulmaya başladılar. Bu önemli. Sadece şikayet etmek değil, çözüm üretmek için düşünmek, bir araya gelmek gerektiğinin farkına varmaya başladı tabandaki samimi insanlar. Yarının ayak sesleri bugünden duyuluyor.

Allah cc, cahil ve zalim bir topluluğa yardım etmez. Siz doğrularla, akıllı, dürüst, bilgili, cesur insanlarla birlikte olursanız, Allah’ın yardımı size ulaşır. Bakın önümüzdeki süreçte yeni isimleri seçerken buna dikkat edelim. Yarın aday belirlerken de, bürokrat tayin ederken de..

Hep siyasileri ve bürokratları eleştiriyoruz da, biraz da kendimize bakalım. Vatandaş olarak da, STK lar ve iş dünyası olarak da, kendimizi de muhasebeden geçirelim..

 Ufukta seçim var. Sonuçta her topluluk layık olduğu gibi idare olunacak. Unutmayalım, biz kendimizi değiştirmeden, Allah cc, bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecek!..