Türkiye’nin son 15 yılına damgasını vuran AK Parti, ülkemizde ve gönül coğrafyalarımızda sıradan bir parti olmanın çok ötesinde, daha derin anlamlar ifade ediyor.
Dünya liderimiz Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın kurduğu ve ruhunu verdiği AK Parti, kadim devlet geleneklerimizi oluşturan zincirde en önemli iki büyük devlet olan Selçuklu ve Osmanlı geleneği çerçevesinde, kadim medeniyet değerlerimizin yeniden ihya ve inşası ile geleceğimizi nasıl kuracağımızı belirleyen, Hakk’ın hakim olacağı adil ve yeni dünya düzeninin temellerini atan ve dil, din, ırk ayrımı gözetmeksizin tüm kesimleri kucaklayan, insanlığa söyleyecek sözü olan muhteşem bir yapı.
“AK Parti Ruhu”nun, milletin, ümmetin ve tüm dünya mazlumlarının beklentilerini karşılayacağına inanıyoruz. Bu ruhun, milletin ve ümmetin menfaatlerini, kendi menfaatlerinin üzerinde gören bir ruh olduğunu biliyoruz. Bu ruhun, nefislerini, ideallerinin emrine vererek, dosdoğru yürüyenlerin ve milletin vicdanının sesi olan bir ruh olduğunu biliyoruz.
AK Parti’nin, tek başına iktidarı kaybetmemesi için, Dünya Liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın “Başkan” olarak ülkenin ve ümmetin liderliğine devam etmesi için, AK Parti Genel Merkez yöneticilerinin ve Reis’in, özellikle nice fedakarlıklarla ve özveriyle üzerine düşeni bugüne kadar yapan ve yapmaya devam eden AK Parti tabanına kulak vermesi gerekiyor.
Partideki gidişatın yönü, tabanı da toplumu da tatmin etmiyor. Dışarıdan bakınca bir dağınıklık gözüküyor. Her şey Genel Başkan’a göre şekilleniyor gibi bir hava veriliyor ama, “yukarı”ya, doğru bilgi gittiğinden, hakikatlerin ulaştırıldığından, taban pek emin değil.
Teşkilatlarda bazen aşağıdaki gidiyor ama yukarıdaki duruyor. Bakıyorsunuz dün giden, yarın geri geliyor. Bazen birini günah keçisi yapıyorlar, bir kurban verip bütün günahı ona yıkıyorlar, ötekiler yoluna devam ediyorlar. AK Parti, önümüzdeki seçimlerde ne yapacağına, yola kimlerle devam edeceğine artık bir karar vermeli. Yoksa bu gidişin sonu pek hayra alamet değil.
Parti’ye karşı toptan bir saldırı var zaten. Emperyalist şer odakları ve bunların işbirlikçi uşakları, küresel teröristlerin yerli taşeronları, Dünya Liderimiz Sayın Cumhurbaşkanımızı devirmek veya bitirmek için el birlik uğraşıyorlar. Herkesin dikkatli, daha dikkatli ve daha dürüst, daha cesur olması ve akıllı olması gerekiyor. Yoksa gelecek günler, geçen günleri aratacak.
Bazı gerçekler acıdır ve dostlar bazen acı söyler. Hastalığın acısından kurtulmak için, ameliyatın acısına katlanmak gerek. Eğer bu halktan oy isteyecekseniz, halk nezdinde ve parti tabanında kredisi tükenmiş adamları artık vitrine çıkarmayınız. Kraldan fazla kralcılık yapanları da..
Üç-beş çapsızın veya ahlaksızın işledikleri yüzünden bazen bir topluluk helak olabiliyor. Şoförün ya da sorumsuz bir yayanın hatası, bütün otobüs yolcularının felaketine sebep olabiliyor.
Geçmişinde hiç bedel ödememiş, naylon kadrolarla geleceğe yürünmez. Muhteris, kibirli, odun kılıklı, para ve makam delisi, cahil, fasık, korkak tiplerle bir yere gidemezsiniz!..
Herkes kendi adamını yukarıya taşımak için her yolu meşru görürse, iyiler birbirine nötralize eder ve daha kötü birine mecbur kalırlar.
Dünya zulüm ve gözyaşına boğulmuşken, bölgemiz kan gölüne dönmüşken, içerideki, sadece cebini ve ikbalini düşünen alçak ve hain bir azınlığın insiyatifine mahkum olmak, tabana gerçekten çok ağır geliyor.
Eğer yukarısı bir şeyler yapmazsa, AK Parti teşkilatlarını, halktan ve tabandan kopuk, AK Parti ruhundan zerre kadar nasiplenmemiş, sadece çıkarlarına uygun kendi hegamonyalarında yönetmeye çalışanların maskelerini, taban, yakında indirecek.
“Bade harabul Basra” diye bir söz vardır. “Basra harap olduktan sonra!”.. Bu işler, son noktaya gelmeden, çok geç olmadan “yukarı”sı, bu samimi eleştirilere kulak vermeli.
Yazımın ikinci bölümünde, bu hususlardan mütevellit tabanın bir kısmının olumlu ve bir kısmının olumsuz yöndeki hareketliliğine değineceğim.