Ben uzun yol insanıyım, yollar ne kadar uzarsa o kadar iyidir bana... Hatta mümkün olsa gideceğim yere yürüyerek gitmek isterim...Her yerleşim yerinde mola vermek, fırından yeni çıkmış köy ekmeğinden yemek... Köy kahvehanesinde çay içmek... Hayat, ufak güzellikleri büyütebilme sanatı aslında.... Asitli içeceklerin insanların sarhoş olmalarına sebep olduğunu düşünen bir adamla sohbet etmiştik yıllar önce... Yerle gök arası, Antalya Alanya arası derme çatma bir mola yerinde... Uzun uzun dinlemiştim… Yüzler ilk gün olduğu gibi aklımda, laf aramızda fotoğraflarını çekmiştim, unuturdum yoksa...
Gündelik yaşamımın aksine ben yola çıktığım zamanlarda hiç konuşmam, dinlerim... O kadar çok yol hikayem var ki benim... Canım ülkemin, güzel vatanımın günümüzü, dünümüzü güzelleştiren güzel insanları.... Merhameti bol, her daim paylaşacak aşı sıcak... Yorgunsanız en güzel yer size ayrılır uyumanız için ama kör olası yadırgarız yerimizi... Yıldızlar öyle güzeldir ki zifiri karanlık zannettiğiniz yerlerde... Necati Cumalı'nın Yaz Geceleri şiirinde söylediği gibi... Hayatın böyle güzel, yıldızların bol olduğu geceler, kimseye düşman değilim...
Eskiden nereye gidersem gideyim İstanbul, Adana, Mardin yolculukta, bankta, lokantada mutlaka bütün hayat hikayesini anlatmak istediği birisini arayan kişiyle karşılaşırdım, dinlerim... Kim olduğunu bilmedikleri , bir daha karşılaşmayacakları insanlara o kadar çok şey anlatıyorlardı ki şaşırırsınız… Ben zaten şaşıra şaşıra şaşırmamayı öğrendim diyemeyeceğim.... Şaşkınlıklar yaşıyorum hala ve gizleyemiyorum asla... Tanımadığınız bir kişi arkanızdan konuşamaz, konuşsa siz duymazsınız, kimse laf taşımaz aranızda birbirinize yabancısınız... Kaynanası kızmış mı, gelini kaçmış mı... Bir de duymama gibi sorunumuz var... Dinliyoruz dinlemesine ama duymuyoruz şimdilerde... Eskiden canı gönülden,can kulağı ile dinlerdik... Kim demiş, ne demiş, kime, niye demiş… Kendin söyle kendin dinle oldu şimdi…Baktım kimse duymuyor, yazdım ben de…Okuyor mu… Bilemem…
Hiç kimse tesadüfen çıkmıyor karşımıza... Bazıları şükür, bazıları estağfurullah... Şimdilerde yollarda yolculuklarda pek bir son moda selamlaşma ve ekleme sosyal medyada... Yan koltuktan bir arkadaşlık isteği, arka sıralardan bir el sallama… Tanıştık, görüştük…Beraber yolculuk yaptığını bildirme öz çekimlerle, gülümse... Kim bu fotoğraflardaki yabancı… Kimse acı çekmiyor, herkes çok mutlu... Galiba Dünya'nın yükü sadece bende... Eskiden yüzümüze baka baka anlatırlardı... Görürdük, hissederdik, yaşardık hüznü de sevinci de... Kaç yaşında olduğunu kestiremediğim kadınlara rastlardım eskiden, yüzündeki çizgilerden nehirler geçecek... Şimdi herkes genç... Fotoğraf hileleri var, fotoğrafa bakıyorum başka, karşımda duran başka… Biri şaka yapıyor sanki… Hayat genelde düşündüren latife gibi…
Herkesin elinde telefon herkes sevincini, öfkesini yazıyor ama kimse kimseyi duymuyor görmüyor… Herkes sadece kendi duygusunu anlatıyor ama kimse kimsenin ne hissettiğini önemsemiyor…
Yine karışık bir yazı oldu, anlarsınız…
Önemseyenleriniz çok olsun, kalın sağlıcakla…