Bugün 28 Şubat, bol yağışlı bir gün, ardından güzel bir güneş açtı…
21 yıl önce tarihte bugün ise karanlık bir 28 Şubat yaşanmıştı ülkemizde. Kara 28 Şubat’ta sıra dışı bir girişimle, imza altına alınarak bir darbe gerçekleştirildi. Sonrasında da adına havalı bir isim verildi, postmodern darbe denildi. Millî Güvenlik Kurulu toplantısında askerler, anti-laik hareketlere karşı alınmasını istedikleri 18 maddelik önlem paketini dönemin Başbakanı Erbakan’a imzalatarak söylemlerine göre demokrasiye balans ayarı yapmışlardı.
28 Şubat’ta askerler, Hükümet’e irticayla mücadele konulu kararlarını bildirdiler ve de süreci başlattılar. Sancılı 28 Şubat Süreci çok sayıda kişinin, ailelerinin ve de en çok da kadınlarımızın gözleri yaşlı dönemi oldu. İnançları ve tercihleri doğrultusunda yaşamak her insanın hakkı iken, haksızlıklara uğradıkları, haklarını arayamayıp, âdeta bir suç işlemiş gibi kaçmak zorunda kaldıkları, kaçarken, susarken, konuşamazken, etkileri yıllarca sürecek bir travma yaşadıkları, eğitimlerini tamamlayamadıkları, aldıkları eğitime rağmen iş hayatına başlayamadıkları, hayallerinin yıkıldığı, umutlarının kaybolduğu, hiç unutamayacakları, unutmadıkları ve de unutmayacakları bir dönem…
İrtica nedir? Gericilik midir, geriye dönüş isteği midir, yoksa her türlü yeniliğe karşı çıkarak eskiyi koruma isteği midir? İrtica denilince akla ilk gelen kavram genellikle din kavramıdır ve ‘‘irtica’’ sözcüğü sanki yalnızca bizim ülkemizde hayat bulmakta diye düşünülür. Oysa ki her milletin bir dini, her insanın bir inancı (istisnalar olabilir) vardır ve inanışlar yaşam şekillerini belirlemektedir. İrtica her ülkede sosyal ve politik bir olgudur, çoğu zaman da din âlet edilmiştir. Terakkinin zıddı olan "irtica" kelimesi, Arapça "Ricat" kökünden türetilmiştir. Lügatta "geri dönmek" demek olan bu kelime Türkçe'de; yeniliklere değer vermeyip, her yönüyle eskiyi özlemek veya eski düzeni getirmeye çalışmak anlamını ifade eder. Batı dillerinde, "Etkiye karşı, tepki göstermek" manasına gelen bu kavram, İngilizce'de "Reaction", Fransızca'da "Réactione" ve Almanca'da "Reaction" kelimeleriyle karşılanmaktadır.
Fikri hür, vicdanı hür bir toplumda herkes kendi inanışına göre yaşayabilmeli, inanışından, yaşayışından, giyim kuşamından ötürü kimse kimseyi kınamamalı, kendisi gibi düşünmeye, kendisi gibi hareket etmeye zorlamamalı, baskı altına almaya çalışmamalıdır. Ancak o zaman din ve vicdan hürriyetinden bahsetmek mümkün olabilir. Aksi halde sözde fikri hür ve vicdanı hür bir toplum olmaktan bir adım öteye gidilemez.
Ancak bugünden, hatta 15 Temmuz’dan o güne baktığımızda amacın öyle veya böyle bu ülkenin yönetimini ele geçirmek ve irticayla mücadele adı altında boşaltılan kadrolara aynı amacı güden kişileri yerleştirmek olduğu daha net görülmektedir. Amaç; senin başın kapalı, seninki açık diyerek, baş örtüsünü bahane ederek insanları ayrıştırmak, ötekileştirmek, aslında temelde aynı manevi değerlere sahip insanları bölmek olmuştur. İç ve dış şer odaklarının başarılı olmak istedikleri işlem bu milleti bölme işlemidir.
28 Şubat’ta irtica ile mücadele diyerek yapılan postmodern darbeden, inananların dini inançlarının sömürülmesi ve bu inançların, sömürenlerin menfaatleri doğrultusunda kullanılması… Dini âlet ederek başarıya ulaşmak amaç…Amaç da âlet edilen ya da üzerinden gidilen de sonuç da bugüne kadar değişmedi, değişmeyecek. Onlar için amaç bölmek, âlet edilen din, sonuç başarısızlık, hüsran…
Onların bölme işlemine karşılık bizler 15 Temmuz’da çok güzel toplandık. Meydanlarda toplandık, gönüllerde birleştik. Her ilde toplandık, 81 ile çarptık. Toplamayı ve çarpmayı çok güzel başardık. Sonrasında çıkarma işlemine geçmemiz gerekiyordu. Aramızdaki hainleri, bizden görünüp, bizden olmayanları çıkarmamız gerekiyordu. Çıkarma işlemi henüz bitmedi, devam ediyor, edecektir, etmelidir de…Çıkarma işleminden sonra toplandığımızda, 81 ile çarptığımızda çok daha güçlü olacağımız kesin.
Dört işlemin biri şer odaklarında olsa da diğer üç işlem bizde ve o üç işlem için kağıda da kaleme de gerek yok, ihtiyaç olan yürek de sevgi de mevcut bizde, gönüllerimizde… Matematiği ve kimyası kuvvetli milletimizi yağmurun ardından çıkan güneş gibi güneşli, güzel günler beklemekte.
Sevgiyle kalın. Allah’a emanet olun…