Sevgili Okuyucularım;
Küresel dünyada egemen güçler artık 21. yüzyılda daha fazla etkisini gösteren Kültür savaşlarına yer veriyor. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Dünyada Balkanlar, Ortadoğu ve kısmen Asya’da bölgesel Savaşlar olsa da asıl savaş kültür emperyalizmi ile gelen soğuk savaş ile yapılmaktadır. İşte tam bu noktaya dikkat kesilmesi gerekir. Kültür yozlaşması bir milleti, tarih köklerinden koparmanın en kolay ve en etkili yoludur. Bu kültür yozlaşmasından maalesef millet olarak bizler de etkilenmekteyiz. Hepimizin üzerinde 1. Dünya Savaşı’ndan beri çeşitli oyunlar kuruyorlar. Bizim tarih köklerimize dönmememiz için adeta var güçleri ile çalışmaktalar. Biz öyle güçlü bir milletiz ki, şükürler olsun üzerimizde oynanmaya çalışılan bütün oyunları bozarak dimdik ayaktayız. Lakin bu kültür emperyalizmi bizi de çok derinden etkilemekte. Millet olarak tarihten bizi koparmak ile kalmayıp yeniden tarihle bağlantı kurmayalım diye alfabemizi bile değiştirttiler. Neredeyse 100 yıla yakın dedemizin mezar taşını bile okuyamaz olduk. Bugün hala birçoğumuz okuyamasa bile Osmanlıca kursları sayesinde bir kısmımız bunları okumakla kalmayıp tarihin derinliklerindeki bilgilere bile ulaşmaya başladık. Bunlar güzel gelişmeler.
Bugün artık Kültürel savaş dünyanın dört bir yanında egemen güçler tarafından bin bir türlü entrikalar ile devam etmektedir. Sanat, sinema ve medya alanındaki kültürel savaşta maalesef acı bir tablo ile karşı karşıyayız. Bu ülkede hep sanat alanı boş bırakılmış. Daha bebek çağındaki genç dimağlar, özellikle televizyonlardan seyrettirilen çizgi film, dizi film ve sinemalar ile beyinleri dumura uğratılmaya devam ediliyor. Zaten okuma özürlü bir millet olarak bu tuzağa da düşünce vahim tablo ile karşı karşıya kalmış oluyoruz. Ülkemizde bugün en öncelikli konu kültür olmalıdır. Kültür ve Turizm Bankalığımızın kültür yönü biraz daha ağır basmalıdır. Belki ecdad yadigarı bir çok eserin gün yüzüne çıkmasında çok ciddi emekler ve paralar harcanmakta, bu elbette yapılması gereken doğru bir politika. Lakin bunu bir basamak öteye taşıyarak bugün Kültürümüze sahip çıkma adına eserler ortaya koymalıyız. Burada da önceliği dilimize vermeliyiz. Dilimize sahip çıkmaz isek gelecekte çok vahim sonuçlar ile karşı karşıya kalabiliriz. Dilimize sahip çıkabilmek içinde güzel Türkçemizi, iyi öğrenip doğru kullanmalıyız. Bugün çarşı pazarda esnafımız öyle bir kültür travması yaşıyor ki, bütün tabelalar yabancı dilde. Belki yabancı dilde olması çok garipsenmeyecek bir durum olabilir. Ama öyle tabelalar ile karşılaşıyoruz ki hiçbir dile uyum sağlamıyor. Mesela bir berber kalkıyor ‘Berberium’ diye bir tabela asıyor. Ne olduğu anlaşılamayan bu tarz tabelalar tamamen aşağılık kompleksi ve de yabancı hayranlığı alameti. Devlet Türk Tarih ve Dil Kurumu ile birlikte, bu alanda kurulmuş STK’lar ile iş birliği yapıp bu çarpıklığa bir an evvel son vermelidir. Büyükşehirlerde sokaklar bu tarz tabelalarla dolu. Dil bir milletin var oluş dayanağıdır. Bu tarz tutumlar sadece dilimizi bozmak ile kalmıyor, bizi öz benliğimizden hızla uzaklaştırıyor. Eğer kültürel savaşda var olma mücadelesi gösterecek isek, birinci önceliğimiz dilimize sahip çıkmak olmalıdır. Daha sonra da sanat alanına ciddi yatırımlar yapmalıyız. Bugün TV ile birlikte İnternet yoluyla da çok ciddi yozlaşma yayılmaya çalışılıyor. Bizim binlerce yıllık tarihimizde yüzlerce kahramanımız dururken çocuklarımıza Batı Emperyalizmin yaptığı ve inanç değerlerimizle birlikte, örf adetimizle de bağdaşmayan çizgi filmler daha taptaze beyinleri köreltmeye ve benliğinden uzak bir yapıda yetişmelerine vesile olunuyor. Erken yaşlarda kültür erozyonuna uğrayarak değerlerine yabancı bir konumda yetişiyorlar. Yine bugün TV kanallarında oynatılan ve gençlerimizi yozlaştırmak, değerlerimizden uzaklaştırmak için olağanüstü gayret sarfedilen dizi filmlere bir çeki-düzen vermeliyiz. Aksi takdirde Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamızın tabiriyle dövecek diz bulamayacağız. Kültürel yok oluşa hep beraber “DUR” demek için herkes elini taşın altına koymalıdır. STK’lar, devlet ve bürokrasi, iş dünyası elinden gelen gayreti sarfetmek zorundadır. Özellikle milli ve manevi değerleri ön plana çıkartan STK’lara çok iş düşmektedir. Eğer bu Kültür Emperyalizminin karşısında dik duramaz isek yarınlarımıza umut ile bakabilmemiz çok zor görünüyor.