Bugün apaçık Büyük Türkiye Destanı yazılıyor.
- Nerede?
- Suriye’de, Irak’ta, Filistin’de, Arakan’da, Balkanlarda, Avrupa’da, Rusya’da, Amerika’da, Afrika’da!
- Nasıl?
- Aynen Çanakkale’deki gibi.
- Amaç?
- KUDÜS'Ü ÖZGÜRLEŞTİRMEK!
- Neden?
Amacın neden Kudüs'ü özgürleştirmek olduğunu hemen baştan söyliyeyim:
- Rabbin şehrini, Kudüs'ü, kutsal mabedimizi, ilk kıblemizi, ümmetin onurunu, Hazret-i Muhammed Aleyhisselam'ın emanetini, esaretten kurtarmayı hedeflemeyen, mücadelesinin teorisini bunun üzerine bina etmeyen hiç bir hareket asla başarıya ulaşamaz!
- Kudüs'ü elinde tutan, dünyayı elinde tutar. Kudüs'e, kadim kutsal mabedimize ve onun çevresine hizmet eden, tüm insanlığa hizmet eder.
Kudüs'ü özgürleştirmenin yolu, Suriye'den geçecek. Öyle büyük bir satranç oynanıyor ki şu an az ötemizde; mesele sadece Esed ya da ABD veya DEAŞ, PYD meselesi değil, sadece petrol meselesi de değil. 3. Dünya savaşı başladı sınırlarımızda, haberiniz olsun!
Bir yanda; ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa, Çin, Rusya, İran, diğer tarafta;
Türkiye’den kahramanlar, Doğu Türkistan’da gelen Uygur Türkleri, Selahaddin’in torunları Kürtler, Çeçen Mücahidler, Etiyopya, Sudan ve Somali’den Habeşîler, Suriye’nin, Irak’ın, Filistin’in, Yemen’in gençleri, Endonezya, Kamboçya, Vietnam, Sri Lanka, Arakan, Hindistan, Pakistan ve Afganistan'ın yürekli yiğitlerini ÖZGÜR SURİYE ORDUSU altında toplayarak eğitim, lojistik ve mühimmat desteği sağlayan Türkiye.
Yedi düvele karşı Suriye'de...
Bu savaş, ARMEGEDON!
Büyük İsrail ile Yeni Büyük Türkiye'nin savaşı.
Bu savaş, kâfirlerin tek vücut olarak, İslam'ın son kalesini yıkmak için meydana çıktıkları en büyük savaş.
Bu savaşı korkmadan tek başına veren liderimiz Erdoğan'ın arkasındaki gücü, bilen biliyor.
Her türlü elektronik, teknik, psikolojik, asimetrik ve para-psikolojik harbin yaşandığı bir süreçten geçiyoruz. Çoğumuz farkında bile değil. Düşmüşüz dünya, ikbal, rant, ego derdine.
Allah'ın yardımı ile istikbal İslam’ın olacak. Bu lutuftan, bu rahmet ve rıza-i ilahî nimetinden ancak; ufkunu İslamın gür sadasını hâkim kılmak için cehdinin ne olması gerektiğiyle dertlenen hasbîler ve Büyük Türkiye hayalini, her türlü dünya nimetinin üstüne/öncesine koyan adanmışlar nasiplenecek kanaatindeyim.
Müslümanlar olarak; zihinlerimizdeki duvarları yıkıp, özgüvenimizi ete kemiğe bürümeliyiz. Dünyanın süsü ve çekiciliğine aldanarak; ev, araba, makam, para gibi basit geçici hedeflerden arınmalı ve ötelerin ötesindeki sonsuz hayata odaklanmalıyız. Nesil yetiştirmek için dertlenmeli ve yapabileceğimiz kadarıyla cehdimizi muhakkak ortaya koymalıyız.
* * *
AK Parti’nin bunca yıllık iktidarıyla rehavete kapılıp, cihadı, mücadele ruhunu kaybettik. Eski mücahitlerin çoğu imtihanı kaybetti. Çocuklarımız islam tarihinden, Osmanlı'dan, Abdülhamit Han'dan, 28 şubattan habersiz.
Konformist cazibe, sekülerleştirdi bizleri. Modernizmin esaretinde bütün değerlerimizi unutmaya yüz tuttuk.
AK Parti, milli manevi değerlerimizin önünü açarken, bize bunları unutun, siz dünyanın peşinde koşun, biz sizin yerinize her şeyi yaparız demek istemiyor.
Yapmamız gerekenleri yapmayıp, zevk-ü safa sürerken; ter dökerek, mücadele ederek inşa etmemiz gereken, değerlerimizin ihyası ile oluşacak kadim medeniyetimizin dünyaya adalet ve merhametle hizmet etmesi gereken Büyük Türkiye idealini, AK Parti'nin, Recep Tayyip Erdoğan'ın üzerine yıkamayız, verdikleri mücadelede yalnız bırakamayız.
Var mısın Ey Anadolu’nun Necîb milleti?
Var mısın Ey Aziz Ümmet?
Haydi Kudüs’ün özgürlüğüne!
Haydi Yeniden Dirilişe!...
Fi Emanillah