Türkiye’nin son 15 yılına damgasını vuran AK Parti, herhangi bir sıradan parti olmanın çok ötesinde, daha derin anlamlar ifade ediyor.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın kurduğu ve ruhunu verdiği bu parti, kadim devlet geleneklerimizi oluşturan zincirde en önemli iki büyük devlet olan Selçuklu ve Osmanlı geleneği çerçevesinde, kadim medeniyet değerlerimizin yeniden ihya ve inşası ile geleceğimizi nasıl kuracağımızı belirleyen ve temellerini atan bir kurum.
Mazlum coğrafyalar, adalet arayan masumlar, dünya halkları, AK Parti’nin yönettiği ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderlik ettiği Türkiye’ye, bir “kurtuluş ümidi” olarak bakıyor.
Bütün dünya mazlumlarının ümidi/umudu olmuş kadroların, keyif çatmak, makam ve çıkar peşinde koşmak, birbiriyle didişmek, küçük hesaplar yapmak, her hangi bir rantın derdine düşmek, saltanat sürmek, menfaat devşirmek, malını, parasını artırmak, şana şöhrete kavuşmak gibi lüksleri, aymazlıkları ve vurdumduymazlığı olamaz, olmamalı!
Vahşi küresel emperyalistlerin sömürerek kan ve gözyaşına garkettiği yeryüzüne,
adaleti ve merhameti tesis etmesi gerekenler,
ölümü unutup dünyayı sevdikçe,
haramı helali ayırt etme hassasiyetlerini kaybettikçe,
nefsani arzularının peşinde savruldukça,
zenginleşip, makam-mansıp sahibi olduklarında asıl vazifelerini burun kıvırıp terkederek, paranın, makamın, menfaatin peşinden hırsla ve tekebbürle koştukça,
birbirlerinin kuyusunu kazmaya devam ettikçe ve
Allah'a değil, makam ve erk sahiplerine karşı olan kullukları, dalkavuklukları sınırsızca süregittikçe,
zâlimler,
masumların namusuna, vatanına, şerefine tecavüz ederek sömürmeye ve aşağılık işkenceler ve vahşi yöntemlerle bebekleri katletmeye devam edecekler!...
Kula kul olan, yalakalıkta sınır tanımayan, sadece menfaat ve konfor odaklı yaşayan vizyonsuz bencillerle, yeni bir medeniyet inşâ edemeyiz!
Geçmişinde hiç bir bedel ödememiş, (afedersiniz) siyasi ve bürokratik kademelerin çeşitli basamaklarını bir şekilde yolunu bulup ele geçiren, oportünist (fırsatçı), hedonist (hazcı), arivist (amaca giden yolda her şey mübahcı), devletin ve milletin emaneti olan ‘imkanları’, gözüdönmüşce kendine sağmanın telaşında olan naylon kadrolarla geleceğe yürüyemeyiz, adalet ve merhamet medeniyetini inşa edemeyiz!
Muhteris, kibirli, para, kadın ve makam delisi, cahil, fasık, risk almayan, korkak, vizyonsuz ve çapsız tiplerle, Büyük Türkiye adına geleceğe dair hiç bir yere gidemeyiz!
Siyasetin ve bürokrasinin her kademesinde, gerçekten samimice halka hizmeti düstur edinen, özveriyle, fedakarlıklarla bulunduğu makamın hakkını vermek için çırpınan, her türlü engelleme ve itibarsızlaştırma operasyonlarına karşı dimdik Hakkın tarafında duran, yemeyen, yedirmeyen vatanperverler de var yakinen bildiğim, onları tenzih ediyorum. Sayılarının daha da artması için dua ediyorum.
Kamu idarecilerini, her kademedeki parti teşkilat mensuplarını ve adaylarını, halkın gözüyle tanıyıp bilmek istiyorsanız, kimlerle oturup kalktıklarına, kimlerle iş tuttuklarına ve dostlarına bakın. Laflarına bakmayın, ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.
Bir de, basına yalakalık kokan dava terminolojili iki demeç verip ya da bir vakfa, cemiyete iki bağış yaparak, kaz gelecek yerden tavuğu esirgemeyen iyilik maskeli sahtekarlara da, “iyi” diye destek vererek, ön ayak olanlar, kol-kanat gerip şefaatçi olanlar var. Bunlara da çok aldırış etmeyin, hatta kaale bile almayın.
Allah cc, fasık, cahil ve zalim kimselere yardım etmez. Allah’ın yardım etmediği birinden de, makam işgal ettiği kuruma da, hizmetle mükellef olduğu millete de hiç bir hayır gelmez.
Aslında siyasi partiler, STK lar ve kamu kurumları, teşkilatlara, kurumlara yönetici seçerlerken veya milletvekillerini, belediye başkanlarını belirlerlerken keşke performans karnesi düzenleseler. Şehirde yaşayan farklı çevrelere bir sorsalar, bakalım alt kademede çalışanlar, üyeler, hizmet alanlar, millet ne diyor, muhalefet ne diyor, taban ne diyor? Dürüst mü, donanımlı mı, akıllı mı, cesur mu, aksiyoner dava adamı mı? Para, makam ve kadın düşkünlüğü var mı, kibirli mi, tevazu sahibi mi, halkla iletişimi ne durumda, nasıl? Her bir soru ile ilgili konu başlıkları belirleyerek, en az üç farklı kaynaktan görüş alıp ona göre bir puanlama yapmalı.
Gerçi, geçmişte “temayyüller yapıldı da ne oldu sanki, temayülde tabanın ve halkın istediği 1. sırada çıkanlar listeye bile konulmadı” dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız da!..
Geçtiğimiz aylarda Manisa’da gazetecilik yapan ve www.manisadasonnokta.com internet sitesinin sahibi olan Sayın Nazmi Aydın, cok güzel bir kaç bölüm halinde yazmıştı AK Parti’nin içindeki AKePe’lileri, okumuşsunuzdur. (http://manisadasonnokta.com/36-Makale-ak-partinin-icindeki-akpliler)
Onların Erdoğancı geçindiklerine bakmayın. Eğer bu kapıdan kendilerine ekmek çıkmayacağını görsünler, köpek dişlerini göstererek tehdit ve şantajla her yolu denemekte asla tereddüt etmezler. Milleti nefret ettirenler işte bunlar. Bunlar, ivedi ayıklanmalı, ivedi..
Eğer bu iktidarı devam ettirmek, yapılacak hizmetlerle birlikte ülkenin refahını artırmaya ve tüm dünya mazlumlarının umudu, çaresi olmaya devam edilmek isteniyorsa, (ki elbette isteniyor), o zaman halkın nezdinde kredisi tükenmiş adamlarla vitrine çıkmayacaksınız! Çıkarsanız kaybederiz. Halkın istemediği bir şeyi artık yapmayın!
Tamam, bu millet bu CHP’ye oy vermez, Akşener’e de vermez, HDP’ye de. Ama eğer listelerde halkın nefret ettiği isimleri öne çıkarırsanız, 7 Haziran tekrar yaşanabilir. Buna lüksümüz yok!
AK Parti, inanç ve değerleri ile gelecek projeleri ile altyapısı dolu, bilgili, dürüst, halkın sevdiği ve itimat ettiği, samimi bulduğu kadrolar ile halkın önüne çıkmalı.
Aday belirleme hususunda hep garabetler yaşandı geçmişte. Tabanın görüşlerini dikkate almayan dar kadrolara emanet edilmemeli bu iş ve son günlere de bırakılmamalı.