Baharın gelişiyle telaşlardan telaş beğeniriz kendimize...Bir temizlik telaşı başlar önce, balkon sefasını seven insanlar olarak balkona çıkarırız evde ne var ne yoksa...Battaniyelerden tutun halılara, paspaslara, saksılara kadar balkondan nasibini alır eşyalar birer birer...Balkon keyfi yapar bizim eşyalarımız yoksa tozlu değillerdir...Hem biz kirli eşyalarımızı balkona çıkarıp elaleme gösterip, gelen geçen insanların başına silkeler miyiz.. Çok ayıp, biz eşyalarımızı hava alsınlar içleri rahatlasın, bakınsınlar diye, balkondan alt kat komşumuzun evine güneş girip rahatsızlık vermesin güzel gözlerine diye sallıyoruz...
Ardından giysilerimizin telaşına düşeriz, bizim asıl maceramızda orada başlar...Bu giysiler her mevsim biraz daha ufalıyorlar...Biz zaten sezon sonu indirimlerde kilo vereceğimizi tahmin edip iki beden küçük yeni giysiler edinmiştik...Yoksa biz bütün kış kilolarımıza çok dikkat ettik...Gözümüz gibi bakıp yeni kilolar bile edindik...Hem ak akçe kara gün içinse bizim bu fazla kilolarımızda bizi soğuk havalarda sıcak tutsa ne çıkar..Samanı bile saklayınca zamanı geliyor da şu kilolardan kurtulmanın zamanı hep bir şeyler yerken geçiyor...Biz ki en severek aldığımız elbiselerden, ayakkabılardan bile çarçabuk vazgeçebiliyorken nasıl oluyor vazgeçemiyoruz kilolarımızdan...
Bir zamanlar bu şehrin kokusu dediğimde beni dikkate alsaydınız şimdi hüsrana uğramış olmazdınız...Bu şehirde açlık ve susuzluktan ölmeniz mümkün değil. Her köşe başında dökülen lokmalar mı yoksa parklarda hayır için dağıtılan pilavlar, ayranlar mı...Bu kadarla kalsa iyi lokmanın yanında ikram edilen peynirler, pudra şekerleri pilavların ardından dağıtılan irmik helvaları..
Ne zaman dışarı çıksanız rüzgarla içinize dolan lokma kokusu alır götürür sizi, tıpkı ıhlamur kokusu gibi...Siz akşam üzeri yürüyüşe çıkın bu şehirde her sokaktan ayrı ayrı ruhunuza işler yemek kokuları...Pencerelerden balkonlardan süzülür ruhunuzun derinliklerinde acımasızca açlık hissi uyandırır bu şehir ve kokuları... Biz zaten baharat kokularına Mesir Macunu İle alışmıştık... Karabiberin cazibesi, tarçının albenisi duman duman tütüp önümüze gelen yemekler ve tatlılarla kendimizden geçmemize ve kilolarımızı umursamamamıza sebep olmamışlar mıydı...Ah bu şehrin baş döndüren kokuları...
Bir sevda masalı gibidir bu şehir, sokakları denize çıkmasa da...Alır yüreğimizi kekik kokulu dağlardan üzüm kokulu bağlara...O kekik kokusuna karışmış sofralarda tadına doyamazsınız zeytin yağımızın içimizi yumuşatan hoş aromasıyla...Siz Sultan Yaylası'nda hiç kiraz çiçeklerini kokladınız mı...Kiraz kokulu parfümleriniz vardır mutlaka...
Diyet yapacaksanız gidin bu şehirden çok uzaklara...Bu şehirde diyet yapmak çok zor...Yürümek sokak sokak, yürümek kokusunu içine çeke çeke çok keyifli ama....
Kalın sağlıcakla...