Sevgili Okuyucularım;
Türkiye’de gündem çok hızlı değişiyor. Hepimizin malumu şu anda en sıcak gündem 16 Nisan da yapılacak olan Referandum. Yapılacak olan bu referandum ülkemiz ve geleceğimiz için çok büyük önem arz etmektedir. Bu nedenle de hiçbir mazeret göstermeden aktif olarak referanduma katılarak tercihimizi ortaya koymalıyız. Türkiye Cumhuriyetle birlikte Parlamenter Sisteme geçmekle beraber, 1950’lere kadar Osmanlı’nın devamı gibi görülebilecek bir Tek lider ile yönetilmeye devam etti. Her ne kadar seçimle iş başına gelinse ve tepede bir Cumhurbaşkanı olsa bile, Cumhurbaşkanı Siyasi Partisiyle ilişkisini kesmemiş ve Onu yönlendirmeye devam etmiştir. 1950’ler itibariyle Çok Partili Sisteme geçişle, seçimlere birden fazla parti girmeye hak kazanmış oldu. İlk Demokratik seçimle, iktidara gelen Demokrat Partinin liderliğindeki hükümetle birlikte, yetki ve konumlandığı alanlar birbirinden farklı olan Başbakan ile Ülkenin başında yer alan bir Cumhurbaşkanı profili ortaya çıkmış oldu.
Türk Milleti, hepinizin de bildiği gibi tarih boyunca tek elden yönetilmiş ve liderin istişareler doğrultusunda almış olduğu kararlar ile yoluna devam etmiştir. Cumhuriyet Döneminde oluşan çift başlılıkla ve özellikle de Koalisyon dönemlerin de daha ziyade kendini gösteren bu çift başlı yönetim ile sürekli sorunlar ortaya çıkmış ve bu sorunlar kimi zaman çözülemeyip kaos ortamlarına doğru sürüklenilmiştir. Her 10 yılda bir yapılan darbelerde bunun canlı örnekleridir. Şimdi 16 Nisan da yapılacak Referandum ile bu çift başlılığı ortadan kaldırmış olacağız. Hem de 1980 yılında hepimizin de malumu olduğu gibi 12 Eylül darbecilerinin yapmış olduğu Anayasa’da ilk defa sivil bir dokunuş yapılmış olacaktır. Güçlü ve denetlenebilir Cumhurbaşkanı ile, yine güçlü bir Parlamento kurulmuş olacaktır.
Ülkemizin dört bir yanında yaptığım ziyaretlerde de gördüğüm gibi % 55 - %58 bandında bir ‘EVET’ tercihi çıkacak gibi gözüküyor. Aslında benim beklentim % 60 ların üstünde ne kadar güçlü destek çıkarsa bu yeni sisteme, Sistemi Yönetecek olanların eli o kadar güçlü olmuş olur. Milletin tercihlerine pranga vurulan dönemlerde olsaydık bu sonuçları bile düşünmüyor olurduk. Ama artık Millet hür iradesiyle, yapılan hizmetleri de görüp ona göre tercihini bilinçli bir şekilde kullanacaktır.
Darbe Döneminin Anayasa’sında yapılacak bu değişim sadece sıradan bir vakıa gibi görülmemelidir. Yeni bir döneme adım atmış oluyoruz. Bu perspektiften bakınca Türkiye artık ‘Yeni Türkiye’ ye adım atmış oluyor. Yönetim Sisteminde yapılacak bu değişiklik beraberinde ‘Büyük Türkiye’yi getirecektir. Tabi Yeni Türkiye de beklentilerimizde farklı olacaktır. En başında Bürokratik yapıda ciddi bir değişim ve mantalite değişikliğine gidilmelidir. Sadece seçimle iş başına gelen yöneticiler değil atanan Bürokratlarda halkın hizmetinde kusur etmemeli ve de halka tepeden bakan bir anlayış içinde olmamalılardır. Temennimiz o doğrultuda dır ki, Yeni Türkiye’yi omuzlayacak insanlar ciddi elekten geçirilerek ilgili kurum ve kuruluşlarda görevlendirilmelidir.
İç siyasete dair gündemimiz Referandum ekseninde yürürken dış Dünya da da en önemli gündem komşumuz Suriye. Suriye de maalesef üzülerek izliyoruz, her geçen günde Müslüman kanı akmaya devam ediyor. Türkiye’nin Rusya ile ortak bir hareket çerçevesinde bu bölgede akan kanın durdurulması yönünde adımlar atması beklenirken, ABD’nin müdahalesi işleri biraz karıştırdı. Tabii şu anda orada vurdukları örgüt ve güçler aslına bakılırsa yine Batı ve ABD tarafından kurulmuş örgütlerdir. Kendi kontrollerinden biraz saptıklarında hemen müdahale ile orada hakimiyeti sürdürmeyi planlıyorlar. Görünüşe bakılırsa Suriye meselesi daha çok canımızı acıtacağa benziyor. Burada, daha dirayetli duruş göstermek zorundayız. Uluslararası arena da varlığımızı belirginleştirmek durumundayız. Suriye de atılacak her adım bizi çok yakından ilgilendirmektedir. Komşumuz olmanın ötesinde Müslüman bir ülke olması ve İslam Dünyası açısından da önemli bir merkez olması hasebiyle burada bizden bağımsız yapılacak her adım, bizi önümüzdeki süreçlerde zor duruma sokacaktır. Bunun için yapılacak her türlü müdahaleden haberimiz olması gerekmektedir.
Hem Suriye meselesinin, hem de 16 Nisan Referandumun ülkemiz için en hayırlısı olan sonuçlar ile neticelenmesini temenni ediyorum.
Referanduma bir hafta kala alanda yapılacak çalışmalar ile kararsız olarak nitelediğimiz seçmen kitlesinin ciddi bilgilendirerek güçlü bir ‘Evet’ çıkmasını sağlamalıyız.