Aklımızı ve ruhumuzu donduran bir 28 ŞUBAT soğuğunda, Anadolu'nun mütevazi, samimi ve dindar insanlarına eşsiz acılar ve zulümler yaşatan ve bağımsızlığımızı prangalamak isteyen postmodern darbeyi, UNUTMAYACAĞIZ! UNUTTURMAYACAĞIZ!
Türkiye’nin yakın tarihinde siyasal ve sosyo-ekonomik bakımdan en acımasız sonuçlar doğuran 28 Şubat postmodern darbesinin üzerinden 20 yıl geçti. 28 Şubat, asıl operasyon merkezi dışarıda olan odakların, hainlik ve alçaklıkta sınır tanımayan ahlaksız, acımasız, duygusuz yerli iş birlikçileri aracılığıyla millet iradesine yaptıkları iğrenç bir darbe idi.
Çünkü millete kurulan tuzak, yapılan komplo ve kuşatma doğrudan maddi-manevi varlığımızı, ilim ve irfanımızı, ahlâk ve maneviyatımızı, yaşama tarzımızı hedef almıştı.
Devleti ve milletiyle ülkemiz, tüm hatlardan uçuruma itilmişti. Halk iradesiyle iktidar olamayanlar, 1960, 1971 ve 1980 darbelerinde olduğu gibi, kirli planlarını uygulamak için yönetimi silah zoruyla gasp etme yolunu denemiş, emellerine ulaşmada bir ölçüde başarılı da olmuştu.
Atatürkçülük, ilericilik, çağdaşlık yalanı ve perdesi arkasından sürdürdükleri planlarıyla bir şekilde halkını susturdukları, siyasetçisini sindirdikleri ülkeyi yağmalamışlardı.
28 Şubat süreciyle, milletin özgür iradesinin iş başına getirdiği 54. Hükümet, irtica gibi kaba, sıradan, gülünç bir gerekçe ve militarist baskıyla görevden uzaklaştırılmıştı.
Denk bütçe, havuz sistemi, değişen pozisyonlara göre emekçi ve emeklilere yüzde 100’lerden yüzde 300’lere varan zam, yatırım programları gibi konularda hızlı atılımlar yapılıyorken önü kesilen Türkiye, hızla siyasi, ekonomik kriz ortamına sokulmuş, kısa zamanda bankaların içi boşaltılmış, çalışanların maaşını bile ödeyemeyecek duruma gelmesi gibi sebeplerle IMF’den borç ve kredi istemek durumunda bırakılmıştır.
Kimi yüksek rütbeli paşalar, batırılan ya da hortumlanan bankaların, holdinglerin yönetim kurullarında yüklü maaşlarla istihdam edilmiş, yerli sermaye hızla yurt dışına çıkmaya başlamış; ekonomi, para, faiz, döviz, enflasyon ve zam sarmalında savrulmuş, reel anlamda yüzde 100’leri aşan devalüasyonla ülke zenginliği bir gecede yarıya inmişti.
Gecelik yüzde 7.500’lere varan faiz oranları, hızla artan ve toplanan tüm vergi gelirler ödense bile karşılanamayan borç stokları, bunaltan zamlar, üretimde ve piyasalarda durgunluk, iflaslar, esnaf yürüyüşleri, Türkiye’nin peş peşe ortalama yüzde 10 seviyelerinde küçülmesi, tamtakır bırakılan hazine...
Bütün bu olanlar ‘Çağdaş Türkiye’ göz boyamasıyla yapılan 28 Şubat askeri vesayet rejiminin sonuçlarından sadece birkaçı.
Siyasi, sosyal, kültürel alanda yapılan tahribat daha derin ve yıkıcı olmuştu. Hükümet düşürülmüş, siyasi partiler kapatılmış, dönemin Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan başta olmak üzere, birçok siyasetçinin siyaset yapması yasaklanmış, hakim ve savcılar hizaya sokulmuş, andıçlarla gazeteciler, yazarlar fişlenmiş, gazetelerin haber ve manşetleri darbe karargahında üretilmişti.
Batı Çalışma Grubu’ adıyla oluşturulan militer gayriresmi odak ile gerçek bir toplum mühendisliği yapılmış, oluşturulan algılarla toplum yönetilmek ve yönlendirilmek istenmişti. İnsanlar hedef gösterilmiş, faili meçhuller artmış, kılık ve kıyafete yönelik yasaklarla genç kızların eğitim umudu turnikelere sıkıştırılmış, namaz ve oruç gibi doğrudan İslami hayatın asıl ritüellerine izin verilmemiş, bu gerekçelerle insanlar işlerinden, okullarından sorgusuz sualsiz atılmış, kazanılmış hakları gasp edilmiş, Kur’an kursları kapatılmış, yaş sınırlamasıyla hafızlık çalışmaları fiilen imkânsız hale getirilmiş, daha da önemlisi, kesintisiz sekiz yıllık zorunlu eğitime ve korkunç haksızlıklara yol açacak katsayı uygulamasına geçilerek, imam hatipler ve meslek liseleri neredeyse bütünüyle kapanacak duruma getirilmişti.
Milletin, servetinden de önce umudu, hayali, amacı çalınmıştır. Ve bu çağdaş Türkiye tablosunun bin yıl süreceği söylenmişti. Yaşanan bunca kabus ve kaos, yapanlar için sevinç ve mutluluk kaynağı olabilmiştir. Onun için, söz konusu süreçte zulüm yapanları, bedel ödetenleri, insanların umutlarını çalanları, haklarını gasp edenleri hiçbir zaman unutmayacak ve unutturmayacağız!!!
İnanç ve özgürlüğü temel karakter edinmiş Türk milletinin sabır ve kararlılıkla gösterdiği direnç sonrasında, bin yıl sürmesi planlanan kuşatmanın, daha on yıl bile geçmeden paramparça oldu ve planları, yapanların başına geçirildi.
Milletimizin ve ülkemizin gelişmesini ve kalkınmasını geciktiren, her alanda mağduriyetlere ve travmalara neden olan 28 Şubat sürecinde rol alanları kınıyor, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenleri, masum insanlara zulmedenleri lanetliyor; her konuda evrensel standartlara ulaşmış bir ülke ve gelecek diliyorum!