Sevgili Okuyucularım,
Birkaç haftadır bize ayrılan bu köşede eğitim üzerine bir şeyler yazmaya gayret ediyorum. Fakat bu konu, o kadar geniş bir konu ki, ciltler dolusu kitap yazsak yeridir. Bütün toplumların şekillenmesinde eğitim ve öğretim temel teşkil etmektedir. İnsanlar aldıkları eğitimle doğru orantılı olarak anılırlar. Ülkemizde 100 yıldır eğitim de sürekli değişiklikler yapılmaktadır. Ancak bir türlüde eğitim sistemimiz noktasında istediğimiz seviyeye gelememekteyiz. Tabi bunda eğitim sisteminin suçu olduğu kadar eğitim sisteminin bir parçası olan insanımızın da çok büyük kabahati var.
İnsanlardan aldıkları eğitim seviyesine göre daha saygın ve daha olgun hareket etmeleri beklenmektedir. Ancak maalesef, bize ne oldu ise eğitim seviyemiz yükseldikçe hoyratça hareket etmemiz, başkalarının hakkını gasp etmemiz ve bizden beklenen olgunlukta davranışları sergileyememekle anılır olduk.
150 yıl geriye gittiğimizde Bir İstanbul beyefendisi, hanımefendisi kavramı vardı. Hatta Anadolu muzun kadim medeniyetimizin oluşmasında gayret gösteren erenlerimiz var idi. Bize ne oldu ki bu tip insanlar artık aramızda bulunmaz oldu. Anadolu’nun saf temiz ve masum insanı İstanbul’a geldiğinde farklı bir insan halini alıyor. Anadolu da ki erenlerimizin hepsi olmasa da birçoğu dünya metaına tapar hale gelmiş. Üstelik de bütün bunları eğitildikten sonra yapar hale geldik. Neredeyse beyefendi tavırlar sergileyen insanlar aptal yerine koyulmaya başlandı. Birçok kurum ve kuruluş da görev alan insanlarımızla yaptığımız sohbetlerde hep şu soru ile karşılaşıyoruz. Doğru bildiğimiz şeyleri yapmaya çalıştığımızda hep dışlanıyoruz. Adeta sistemin oyuncağı haline geldik. Dürüst davranmak, hele de masumane sevgi dolu hareket etmek alay konusu haline gelmeye başladı diye tenkitler alıyoruz. Bu gidiş ve hal iyi ye doğru gidiş değil. Ülkenin kalkınması her zaman takdir ile karşılanır. Ancak aynı doğrultu da insanları eğitemezseniz. Ve milleti manevi ahlaki seviyesi yüksek fertler haline getirmez isek kaçınılmaz olarak beklediğimizin dışında bir nesille karşılaşmış oluruz.
Bugün her konuda geçmiş den örnekler sunarak yaptığımız konuşmalarla sadece kendimizi avutmuş oluyoruz. Bir dönem kadim bir medeniyet ortaya koyan necip milletin evlatları sanki o millete dayanan bir nesil değilmişiz gibi onların bıraktıkları izlerden her geçen gün uzaklaşmaya devam ediyoruz.
Eğitim sistemimiz bizi doğru ve dürüst insanlar olmamızdan öte nasıl bu dünyayı ve insanlığı tahrip ederiz bu yönde bir yaklaşım içerisine bizleri sokmaktadır. Mahallemizden başlamak üzere çevremize baktığımızda bu millet biz olamayız dedirtecek cinsten işlerle meşgulüz.
Salih Memecan bir zamanlar, bizleri Avrupa Birliğine almayan Batı âlemine, bizi anlatan bir karikatür çizmişti. Biz Türkiye yi Avrupa Birliğine alacağız ancak tarih olarak Miladi 2011 değil Hicri 2011 tarihini verdik diyerek halimizi özetlemeye çalışmıştı. Birbirine ve daha önemlisi kendine saygısı olmayan bir toplum haline geldik. Ve eğitim sisteminde bulunma süremiz artıkça yani yüksek tahsiller yaptıkça da bu davranış biçimimiz daha keskin ve daha sert olmaya başladı. Özgürlükten gem vuruyoruz. Daha özgürlük nedir onu bilmiyoruz. Saygılı olmakla ilgili saygımızı yitirmiş durumdayız. Bu halimiz ne zamana kadar böyle gider kestirmek çok zor. Bütün bu toplumsal dönüşümümüzün temelinde dünyevileşmek ve de insani hasletlerimizi yitirmemizden kaynaklanmaktadır. Bu konuda bir derdimiz olmadığı sürece kaygı duymadığımız müddetçe bu böyle gitmeye devam edecektir. Ama birileri buna dur demeli. Bu toplumun dinamiklerinin bu olmadığı hatırlatılmalı ve eğitim sistemi bu doğrultuda tekrar gözden geçirilerek. Yapılan yanlışlıklardan bir an evvel dönülmelidir. Yepyeni bir sistem ile neslimizi raydan çıkan tren olmaktan kurtarmalıyız. Bizim yolumuz Ahilik ve ermiş erenlerin yolu olmalı. Eğer biz bir kadim medeniyetin devamı olduğumuzu ifade ediyorsak o halde o kadim medeniyet nasıl oluştu ise ve insanlar ne gibi hasletler içinde oldular ise yine aynı düşünce ve hasletlerle bir an evvel bürünmek durumundayız. Bizi biz yapan kültürün kodlarıyla kendimizi donatmalı ve neslimizi geleceğimizi bu doğrultuda eğitmeliyiz. Bugünkü Eğitim sistemimizle böyle gidersek bir yere varabilmemiz pek mümkün görünmemektedir. O nedenle eğitim sistemimiz bütünüyle gözden geçirilmeli ve insan odaklı bir sisteme geçilmesi elzemdir.
Ve en önemlisi de eğitim sistemimiz bencil, bireysel düşünen değil de biz olabilme ruhunu verecek bir mantık da olmalıdır.