Geçtiğimiz gün, hayatı boyunca Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ/PDY) ile mücadele içerisinde olan ve hala FETÖ ile mücadele eden Ensar Vakfı Manisa Şube Başkanı Arif Çeler hocama nezaket ziyaretinde bulunmak üzere Ensar Vakfı Manisa Şubesi'nin Merkezine gitmiştim.
Selam verip içeri girdiğimde Vakfın Şube Başkanı Arif Çeler hocamın yanında iki misafirinin olduğunu gördüm. Misafirlerinden her ikisinin de adab-ı muaşeret kurallarını bilen, güngörmüş mürekkep yalamış, bilgi ile donanımlı olduklarını anladım.
Misafirlerinden birisi bir zamanlar İmam Hatip Lisesinde öğretmenlik yapmış emekli öğretmen Mevlüt Oflaz hocamız, bir diğeri ise Manisa Ticaret Lisesi, Tütüncüoğlu Ortaokulu ve İmam Hatip Lisesi’nde öğretmenlik yapmış emekli öğretmenlerimizden Metin Çil isimli hocamızdı.
Metin hocamız, geçmişe dönük yaşadıklarından anlatıyordu. Anlattıkları benim için o kadar çok önemliydi ki dikkatlice dinledim.
Hocam lütfen yanlışım varsa düzeltin. Sizler gün görmüş, mürekkep yalamış birisiniz. Belki de devlet büyükleriyle de bir araya gelmişsinizdir. Şayet devlet büyükleriyle bir araya geldiyseniz yaşadığınız mutlaka bir anınız olmuştur. Bunlardan en çok önemsediğiniz bir anınızı anlatır mısınız? dedim.
Metin hocam “tabi ki neden olmasın” dedi ve başlattı anlatmaya…
1970 yılında askerden geldikten sonra öğretmenlik kurasına katılmak üzere Ankara’ya gitmiştim. Türkiye’nin değişik illerinden gelen İmam Hatip Yaptırma ve Yaşatma Derneklerinin başkanları ile Din Görevlileri Lokalinde bir araya geldim. İçlerinden birisi ile tanışıklığımız vardı. Ankara’ya geliş sebeplerini sorduğumda, Başbakan Süleyman Demirel’den randevu aldıklarını ve kendileri ile görüşmek üzere Ankara’ya geldiklerini söyledi. Sen niçin geldin diye sorduğunda ise bende öğretmenlik için kura çekmeye geldim dedim. Biz yarın Başbakan Süleyman Demirel ile görüşeceğiz sende bizimle gel dedi ve ertesi günü Demirel ile görüşmek üzere Başbakanlığa gittik.
Demirel odasından çıktı bizi salonda karşıladı. Hoş geldiniz dahi demeden neye geldiniz dedi. Heyet içerisinde bulunan konuşmacı da dedi ki;
Sayın Başbakanım; İmam Hatiplerin Orta Okullarının kapanacağına yönelik gazetelerde haberleri okuyoruz. Bu bizim için pek hoş değil. İmam Hatiplerin Orta Okullarının kapanmaması için sizlerden istirhamda bulunmaya geldik.
Bunun üzerine Başbakan Demirel ise şöyle konuştu;
“Siz ne diyorsunuz böyle. Bu okulları açan benim. Benim adım Nurlu Süleyman. Benim anam hafız, babam hoca. Doğduğum köyümün adı bile İslam Köy. Açtığım okulları nasıl kapatırım. Sakın ha öyle bir şey kesinlikle düşünmeyin siz keyfinize bakın.”dedi.
Bunun üzerine bazıları Demirel’e “Allah senden razı olsun. Allah senden razı olsun. Biz biliyorduk zaten böyle söyleyeceğinizi.”dediler.
Bu görüşmemiz bittikten sonra heyet dışarı çıkmaya başladı ben ise biraz geride kaldım. Bu sırada Demirel çekmecesinden çıkardığı meclis sigarasını heyet içerisinde bulunanlardan bazılarına verdi.
Başbakanlıktan ayrıldığımızda heyete dönüp “Siz ne yapıyorsunuz ya dedim. Onlarda ne yapacağız işte sende duydun söz verdi kapatmayacağım diye. dediler.
Onlara dedim ki; yazın buraya bir hafta sonra görürsünüz kapanacak mı kapanmayacak mı? Ben diyorum ki bu okullar kapanacak. Aynen dediğim gibi oldu. Yani İmam Hatiplerin Orta Okulları bir hafta sonra kapatıldı.
14 Ekim 1973 tarihinde yapılan seçimlerin ardından Başbakanlığı Bülent Ecevit’in, Başbakan Yardımcılığı ve Devlet Bakanlığını Necmettin Erbakan’ın yaptığı hükümette, Erbakan’ın isteği üzerine İmam Hatiplerin Orta Okulları tekrar açıldı.
Evet, sevgili okuyucularım;
Metin hocamızın anlattığı bu anısını önemsediğim için bende sizlerle paylaşmak istedim.
Selam ve dua ile…