Geçtiğimiz günlerde Bülent Arınç’ın konuşmacı olarak katılacağı, Turgut Özal Üniversitesindeki konferansın, rektörlük tarafından “son anda” iptal edilmesinin ardından Arınç’ın “kamuoyunun dikkatine” başlıklı twitter paylaşımı, beni bu yazıyı yazmaya sevketti. Bu nedenle bu yazıyı okumadan önce, Bülent Arınç’ın kamuoyu açıklamasını bu linkten https://twitter.com/bulent_arinc okumanızı tavsiye ederim.
Bülent Arınç’ın, rektörlüğün bu son dakika iptalinden çok rahatsız olduğu, adeta “küplere” bindiği twitter paylaşımının sonuna eklediği Yunus Emre’ye ait, Yerden göğe küp dizseler – Birbirine bent etseler – Aradan birin çekseler – Seyreyle sen gümbürtüyü- mısralarından oluşan dörtlükten ve ifadelerin sertliğinden anlaşılıyor.
Şimdi Bülent Arınç’ın “kamuoyu dikkatine” sunduğu dört sayfalık açıklamasını birlikte irdeleyelim. Bülent Arınç’ın şikâyetçi olduğu (tırnak içinde ve koyu yazdığım) hususları Manisa’ya uyarlayalım. Açıklamasındaki siyasilere yönelttiği suçlamalara ve sorulara Manisa’da kendisinin de muhatap olduğunu, yine kendi cümleleriyle anlatalım, yani bir ayna tutalım, çuvaldızı eline almadan, iğneyi önce kendisine batıralım…
Bülent Arınç’ın kamuoyu açıklamasının temelini oluşturan“Üniversitelerin asıl unsuru ve gerçek sahibi olan öğrencilerinin iradelerini yok saymak” suçlaması, beni Ak Parti’nin 2003 yılındaki ilk il kongresine götürdü.
İsimleri konuşmayacağım. Bilen bilir.Tek başına iktidar olmuş, başında Bülent Arınç gibi Ak Parti’nin kurucusu, bir “abisi” olan partinin bu ilk kongresinin tam bir bayram havasında geçmesi bekleniyordu. Manisa’yı ve teşkilatı kucaklayan, Manisa’nın, Ak Parti’nin asıl unsuru ve gerçek sahibi olan Manisalıların ve teşkilatın iradelerinin tecelli edeceği birkongre olacaktı. Ancak öyle olmadı. İki adaylı olarak, demokratik bir şekilde süre gelen kongre süreci, “son anda” Bülent Arınç’ın katıldığı meşhur öğretmenevi toplantısıyla akamete uğradı. İlçe başkanlarına, belirtilen isim başkanlığında tek adaylı bir kongre olacağı keskin ve net bir tavırla söylendi. Herşeye rağmen kongre iki adayla yapıldı, AK Parti kurucularının oy kullandığı o kongrede, teşkilat, iradesini ortaya koydu, ancak bu irade yok sayılarak, seçilenler bir süre sonra görevden alındı.
İşte Ak Parti kurucularının iradelerinin yok sayıldığı o gün bugündür. AK Parti Manisa teşkilatında sular hiç durulmadı, taşlar yerine hiç oturmadı. Bir söz vardır. Taş yerinde ağırdır, diye. Evet, AK Parti’de taşlar yerine oturmadığı için, tek başına iktidar olan bir partinin temsilcilerinin gerek siyasette gerekse Manisa’nın geleceğinde hâlâ yeterince ağırlığı olamıyor.
Bülent Arınç’ın “vefasızlık” ve “yol arkadaşlarından ayrılmak” olarak kendi liderine yaptığı sitemi, maalesef Manisa’da ki AK Partililerde “Manisa’nın abisine” yapıyor. Ak Parti Manisa teşkilatında, Manisalılar ve gerçek Ak Partililer maalesef ihmal edilmiştir. Manisalı olmaktan kastım, Manisa’da doğup büyüyenler değil, Manisa’da ve Manisa için yaşayanlardır. Manisa’da kazanan ama asıl şehirleri için yaşayanların, hemşehricilik yapanların, bu şehre verebilecekleri bir şey yoktur. Manisalı, Manisa’ya hizmet edendir. Gerçek Ak Partililere gelince; onlar sadece angaryalarda hatırlanmışlar, paraları alınmış, emekleri alınmış ama fikirleri ve gönülleri alınmamıştır. Görülüyor ki,yol arkadaşlarına vefasızlıktan ve asli unsurların, gerçek sahiplerin iradelerinin yok sayılmasından Manisa’da şikâyetçi.
Bülent Arınç Turgut Özal Üniversitesi rektör ve idarecilerinden , “talimat almadan”, “ ne cevap verelim, diye başka mercilere sormadan” kendi iradeleri ile sorulara cevap vermelerini talep ederken, Manisa’dakiler de partinin abisine danışmadan, herhangi bir konuda iradelerini açıklayamıyor.
“Maharet yönetici olmak değil, yönetebilmektir.” Kurulduğu günden bu yana kaç tane il başkanı değiştiğini artık ben takip edemedim. Kurucu yönetim kurulu üyelerinden devam eden kaç kişi kaldı, bilmiyorum. Manisa’ya hizmet edecek bürokratlar, nasıl geliyor, neden çabuk gidiyor bilmiyorum. Sık sık görevden alınan bürokratlar nedeniyle, Manisa hakettiği hizmeti alamıyor. Sık değişen parti yönetimleri ve bürokratlar Manisa’nın iyi yönetilmediğini gösteriyor. Ama buna rağmen Manisa’da alınan beş milletvekilliği, Manisalının Tayyip Erdoğan sevgisinden kaynaklanmaktadır. İşte bu yüzden Manisa beşten büyüktür.
Evet, maharet, yönetici olmakta değil, yönetebilmektedir.
Ben bugüne kadar hep inandığım yolda yürüdüm. Söylenmedim, sadece inandığım şeyleri söyledim.
Bülent Arınç’ın bu güne kadar Manisa AK Parti teşkilatı ve bürokrasisinde tek söz sahibi olduğu bilinen bir gerçektir. Onun bilgisi, isteği dışında hiçbir şey olamaz. Bu nedenle kamuoyuna yaptığı açıklamada yer alan, siyasi ve idarecilere yaptığı eleştirileri ve suçlamalarla, Manisa’da kendisi de karşı karşıya. Buradaki temel sorumluluk elbette Manisa’nın tek abisi olarak ifade edilen Bülent Arınç’ındır. Abilik sadece büyüklük veya makam ile olmaz. Abi, ailesini kucaklar, birleştirir, ayrıştırmaz.
Yukarıda yaptığım tespitleri değerlendirerek, neticeyi, yine Bülent Arınç’ın açıklamasındaki kendi eleştiri cümlesi ile ifade edersek, Manisa AK Parti teşkilatına müdahale edenler, Manisa’nın ve teşkilatın “asli unsuru ve asıl sahibi olan Manisalıların ve gerçek Ak Partililerin iradesi yok sayılmaya devam ettiği sürece,“baskıcı yaftasından” kurtulamayacaktır.
Görüldüğü üzere Bülent Arınç’ın kamuoyu açıklamasındaki siyasi ve idarecilere yönelttiği suçlamalara bir açıdan Manisa özelinde kendisi de muhatap. Bu durumu Arınç’ın kendi söylem ve cümleleriyle anlatmaya çalıştım, böyle yaparak Arınç’a bir ayna tutuyorum.
Ben fikirlerimi 2003’ te öğretmenevinde, bugün de bu yazıda dile getirdim. “BENİ ELEŞTİRİRSEN YOK OLURSUN” diyenler hakkında sırf eleştirmek için değil, inandığım doğruları savunmak için konuştum. Ortaya değil, muhatabına söyledim. “Baskıcılar, ses kesiciler, sus deyiciler, bizim mahallenin çocukları ise onlara kızıp mahalle değiştirecek değilim. Kaldı ki o çocukların sesleri de artık karşı mahalleden geliyor.” Lakin bizim mahallede çocuk ruhlu çok. Sözün kime söylendiği bilinmezse ya alınan çok olur ya da söz tesir etmez, ortada kalır.
Şimdi ben de sözümü açık söyleyeceğim..
Asıl mesele Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan bu kutlu seferin lideridir. Milletin uyanmasına, kendi özüne dönmesine yol açmıştır. Artık millet yönünü belirlemiş ve rotasını çizmiştir. Bu milletin kaderini sadece Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsına bağlı sananlar, büyük bir yanılgı içindedirler. Bu millet her halde yoluna devam edecektir. Ama Recep Tayyip Erdoğan’ı bu yolda yalnız sananlar da bir o kadar aynı yanılgı içindedirler.
Recep Tayyip Erdoğan AK Parti hareketinin doğal ve tek lideridir. Daha düne kadar bu hareket içinde yer alarak, makam ve mevki sahibi olanlar, bir takım odaklardan aldıkları güçle, artık bugün saf değiştiriyor. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsına saldırarak, özgürlük için mücadele bahanesi ile güçlenen ve birleşen Büyük Türkiye’yi durdurmaya çalışıyorlar. Buna kalkışanlara karşı,elbet biz de aynı azim, inanç ve kararlılıkla icabını yaparız.
Kendini gör, Rıdvan tutuyor sana bir ayna.
Sonra sırrını çöz aynanın, bak dünyaya.
Millet kenetlenmiş Bosna’dan Basra’ya.
Lider seçmiş Erdoğan’ı, getirmiş başına.
Yalnız zannedip ilişen olursa,
Seyreyle sen o zaman gümbürtüyü.
İnanın…
Yorum Yazın :Misafir
